| Konu: | Yeni Koronavirüs (Covid-19) Salgınının Ekonomik ve Sosyal Hayata Etkilerinin Azaltılması Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 86 |
| Tarih: | 15.04.2020 |
TUMA ÇELİK (Mardin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; arkadaşlar, devletlerin büyüklüğü o devletin halkına sunduğu imkânlarla ölçülür. Bakın, Kanada, Almanya, Fransa ve daha birçok devletin salgınla birlikte halkına, vatandaşlarına sunduğu imkânları hepimiz gördük. Biz, bütün bu ülkelerin bizi kıskandığını söyleyen iktidarın halkına sunduğu imkânlara da bir bakalım. Ne sunuyor? IBAN numaralarıyla yardım topluyor, her gün, bizler de dâhil hepimize, herkese mesajlar geliyor "'Biz bize yeteriz' kampanyasına bağışlarınızı bekleriz." diyor. Büyük devlet sözle olmaz. Büyük devlet, dediğim gibi, halkına sunduğu imkânlarla olur ve ortada.
Sayın Başkan, değerli üyeler; daha önce sıkça dile getirdik, tekrar ediyoruz. İnfaz düzenlemesinde de çokça kez dile getirdik. Aynı şeyi yaptınız, aynı şeyi yapmaya devam ediyorsunuz. Salgından bile fırsat çıkarmaya çalışıyorsunuz; tam olarak, bu salgını fırsata çevirmeye çalışıyorsunuz. Parası olanlar evlerine çekildi, evlerinde kalmasına yardımcı oluyorsunuz; işçilerin, emekçilerin çalışmasını istiyorsunuz, onları çalışmaya zorluyorsunuz. Sizler de "ekonomi paketi" adı altında sermayedarları, kendi yandaş şirketlerinizi kurtarmaya çalışıyorsunuz. Yapılmak istenen değişiklik tam da budur. İşte, bunu anlatmaya çalışıyoruz. Salgının olumsuz etkilerinin telafisi için, finansal açıdan zor duruma düşecek büyük kuruluşların ayakta kalması için onlara farklı seçenekler sunacağınızı belirtiyorsunuz. Büyük kuruluş kim? Kriterleri belli değil, neyi esas alacağınız belli değil; kime, neyi sunacağınız yine belirsiz. İstediğiniz yere çekebilmek için yaptığınız bir değişiklik aslında bu ama biz kimler olduğunu biliyoruz; Cengizi, Limakı, Kalyonu kurtaracaksınız aslında. Haydarpaşa Garı'nı İstanbul Büyükşehir Belediyesinden alıp kime verdiyseniz onu kurtaracaksınız. Hâlen Mardin'deki fabrikalarında işçilerini hiçbir tedbir almadan çalıştıran yandaş holdinglerinizi kurtaracaksınız. Bunları da Varlık Fonu eliyle yapmak istiyorsunuz.
Varlık Fonu zaten memleketin en tartışmalı kurumlarından bir tanesi, yandaşlarınız için kullanmaktan başka bir işe yaramadığı şimdi açıkça ortaya çıkıyor. Her türlü ayrıcalığa sahip, istisnalara sahip, Kamu İhale Kanunu'ndan muaf, Devlet Memurları Kanunu'ndan muaf bu fonun hangi kamusal yarar için kurulduğu belli değil. Bir gün uyandık, bir fonla karşılaştık, en kârlı kurumlar bu fona devredildi. Fonu kuran: Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanı. Yöneten: Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanı. Vekili: Berat Albayrak, Maliye Bakanı, Cumhurbaşkanının damadı, denetleyen kim? Hiç kimse, Cumhurbaşkanı denetleyebilir. Bakın, 15/11/2018 tarihinde bir soru önergesi sunduk biz, dedik ki: "Türkiye'de hukuksuzluğun geldiği noktayı göstermesi açısından tek başına yeterlidir bu örnek." Dünya örneklerine baktığımızda, varlık fonlarının kurulmasının iki temel nedeni ön plana çıkmaktadır: Birincisi, bütçe fazlalığı; ikincisi ise enerji zenginliğidir. Türkiye'de her iki durum da söz konusu değildir. Anlayacağınız, dünyada benzeri yok bu fonun ama aslında Cumhurbaşkanı kendisine özel bir hazine kurdu, geçmiş başına yönetiyor; zaten diğer hazinenin başında da damadı var. Ülkenin tüm yurttaşlarının emeğiyle ortaya çıkmış olan kamusal değerlerini, tüm toplum yararına değil, sadece belirli yandaş şirketlerin batmaktan kurtarılması için kullanmak istiyorsunuz. Bu da açık bir vicdansızlıktır. İşçiler iş yerlerinde her türlü tehdide rağmen çalışmak zorunda kalıyor çünkü evde kalmalarını sağlayacak koşulları yaratmadınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyursunlar.
TUMA ÇELİK (Devamla) - Teşekkür ederim.
Ben gerçekten merak ediyorum bir aile 1.177 lirayla nasıl geçinecek? Ki bu para iki günlük yemek paranız. Yardımlara izin vermiyorsunuz. Bağışlar nereye gidiyor belli değil. Diğer taraftan, insanlar iş yerlerinde salgına yakalanıyor. Ya açlıktan ölecekler ya da salgından, insanlara başka seçenek bırakmadınız. Daha maske dağıtamıyorsunuz, insanlara kalkıp "İşe gidin." diyorsunuz çünkü yandaşlarınızı kurtarmanın derdindesiniz.
Böylece bir şeyi öğrenmiş olduk: Her şeyi fırsata çevirmeye çalışıyorsunuz, bu konuda mahirsiniz. Sınır tanımazsınız, Allah'tan korkmazsınız, bari biraz insaflı olun, insanlar can derdindeyken yandaşlarınızı korumaktan vazgeçin.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından alkışlar)