| Konu: | Çarşı ve Mahalle Bekçileri Kanunu Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 94 |
| Tarih: | 03.06.2020 |
İYİ PARTİ GRUBU ADINA MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 174 sıra sayılı Çarşı ve Mahalle Bekçileri Kanunu Teklifi'nin birinci bölümü üzerinde İYİ PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum. Heyetinizi saygıyla selamlarım.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Efendim, uğultu nedeniyle ses duyamıyoruz Başkan, bizim ses duymamızı sağlar mısınız?
MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Devamla) - Değerli arkadaşlar, Covid-19 salgını sürecinde, ülkemizde, bugüne kadar -resmi rakamlara göre- hayatını kaybeden 4.585 vatandaşımıza Allah'tan rahmet, ailelerine ve yakınlarına başsağlığı diliyorum, yatarak tedavi gören tüm hastalarımıza da acil şifalar diliyorum. Pandemi nedeniyle canları pahasına gece gündüz görev yapan sağlık camiamıza üstün gayretleri nedeniyle başarılar diliyorum.
Sayın Sağlık Bakanı "Sağlık çalışanlarımızı hep beraber alkışlayalım." dedi. Memnuniyetle alkışlıyoruz. Bu alkışları taçlandırmak için, görevleri esnasında bu illete yakalanıp vefat eden sağlık çalışanlarımızın, askerimiz, polisimiz gibi görev şehidi sayılmalarını içeren İYİ PARTİ kanun teklifimize desteklerinizi bekliyoruz.
Değerli arkadaşlar, şayet bizim kanun teklifine destek vermek istemiyorsanız siz kanun teklifinizi getirin, biz canla başla destek verelim.
Yine, sağlık çalışanları ve emniyet mensupları için 3600 ek gösterge sözünüzü yerine getirmenizi talep ediyoruz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 22 Ocak 2020 tarihinde esas komisyon olarak İçişleri Komisyonuna havale edilen Çarşı ve Mahalle Bekçileri Kanunu Teklifi, 28-29 Ocak tarihlerinde Komisyonda görüşülmeye başlandı. Yine tam bir AK PARTİ klasiği yaşadık. Konusunda uzmanların ve hiçbir sivil toplum kuruluşunun görüşü alınmadan, katılımları da olmadan, AK PARTİ'nin "Bu teklifi ben düzenledim, noktasına dokundurmam, geçiririm." mantığını bırakmasını, eksik ve yetersizlikleri giderme konularındaki görüş ve önerilerimize değer vermesini milletimiz adına beklemekteyiz.
24 Nisan 1914'te çıkarılan Çarşı ve Mahalle Bekçileri Kanunu, 14 Temmuz 1966'da 772 sayılı Yasa'yla yeniden düzenlendi.
Hükûmetin getirdiği Çarşı ve Mahalle Bekçileri Kanunu teklifinin gerekçesinde "14/7/1966 tarihli ve 772 sayılı Çarşı ve Mahalle Bekçileri Kanunu değişen mevzuat çerçevesinde güncelliğini yitirmiş, günün hukuki ve sosyal şartlarını takipten çok uzak kalmış ve ihtiyaçları karşılamaz hâle gelmiştir." denilmekte. Oysa "Güncelliğini yitirdi." denilen 772 sayılı Kanun'da, bekçilerin özlük işlerine ilişkin ayrı bir bölüm ve ayrıntılı düzenlemeler mevcuttu. Getirilen kanun teklifi, bekçileri genel kolluk teşkilatları bünyesine dâhil ederken, bekçilerin özlük hakları konusunda 772 sayılı Kanun'un gerisinde kalmaktadır.
Değerli arkadaşlar, hukuk normları içselleştirilmiş yönetimler, suçu, hukuk devleti ve caydırıcı yasalarla önleyebilmenin şartlarını oluşturur. Huzur ve barışın silahlı güçle değil, adalete olan güveni artırmakla kalıcı olacağını bilir. Peki, böyle olması gerekirken siz ne yapıyorsunuz? Yeni bir kolluk kuvveti yaratıyorsunuz yani silahlı gücü artırıyorsunuz. Bir ülkede güvenlik silahla değil, Hazreti Ömer gibi adaletli yönetimle tesis edilebilir.
Değerli milletvekilleri, İYİ PARTİ olarak bazı maddelerde önemli gördüğümüz eksiklikleri ve yanlışları önerilerimizle birlikte sizlerle paylaşmak istiyorum.
Teklif metninin 1'inci maddesinde geçen "çarşı" ibaresinin hukuki kapsamının belli olmaması, kanunun uygulanabilmesinin önünü kapatmaktadır. 24 Nisan 1914 ve 14 Temmuz 1966'da "çarşı" tarifi bugünkünden farklıydı, "AVM" kavramı yoktu, bu nedenledir ki "çarşı" ibaresi tanımının hukuki çerçevesi çizildikten sonra teklif metnine eklenmesi gerekmekteydi.
3'üncü maddeyle, İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğünce yapılacak yazılı sınav sorularının Emniyet Genel Müdürlüğündeki sınav komisyonunca değerlendirilmesinde, geçmişte olduğu gibi aksaklıkların ve haksızlıkların meydana gelmemesi için optik okuyucuyla yapılması zarureti vardır. Ayrıca, sözlü yani mülakat sınavında haksızlığın ve hukuksuzluğun önüne geçilebilmesi, itirazların değerlendirilmesi aşamasında hakkaniyetin gözetilerek yerine getirilmesi ve kamu vicdanında yara açılmaması için video kamera kaydı bulundurulması zorunluluğunun mutlaka yerine getirilmesi gerekir.
4'üncü maddede mahalle bekçilerinin görev ve yetkilerinin yanı sıra, göreve başlama ve atanma usulleri de düzenlenmiştir. Ancak bahse konu hüküm uhdesinde mahalle bekçilerinin görevlerini zorunlu yer değiştirme suretiyle ifa etmesini düzenleyen bir husus yer almamaktadır. Bu, ciddi bir eksikliktir. Kamu görevi ifa edeceği belirtilen mahalle bekçilerinin kendi memleketlerinde ya da ikamet ettikleri bölgede görev yapmaya başlamaları veya görev yaptıkları bölgede çok uzun süre çalışmaları idare hukukunun temel prensiplerinden olan idarenin tarafsızlık ilkesine de aykırıdır. Evet, bu hâliyle yasalaşacak bir düzenleme mahalle bekçilerinin görev yaptıkları bölgede önceden bulunan şahsi ilişkileri veya uzun süre görev yapmaları sayesinde edinecekleri şahsi ilişkileri hukuka aykırı olarak kullanmalarına sebebiyet verebilecektir. Yine, bu durum mahalle bekçilerinin siyasilerle hukuka aykırı bir iletişim kanalı oluşturmalarına ve tarafsız duruşlarını kaybetmelerine neden olabilir. Kısaca, mahalle bekçilerinin de polislerimiz gibi zorunlu yer değiştirme usulüyle görev yapmaları bir zarurettir.
6'ncı maddenin (ç) bendiyle bekçilere kamu düzenini bozacak mahiyetteki gösteri, yürüyüş ve karışıklıkların önlenmesi amacıyla genel kolluk kuvvetleri gelinceye kadar önleyici tedbirleri alma yetkisi verilmektedir. Buradaki "önleyici tedbirler" çok muğlak ve geniş kapsamlı bir ifadedir. Bunun açık, yalın ve net olarak belirtilmesi gerekmektedir. Bu hâliyle uygulamada büyük sorunlar yaşanacaktır. Yine, bu maddenin (g) bendinde de muğlak ifadeler bulunmaktadır. Halkın sükûn ve istirahatini bozan ve başkalarını rahatsız eden hâllerden kasıt nedir, bunların açıkça belirtilmesi gerekir. Bugün insanlar düşündüklerini söylemeye korkarken özel hayatlarına da müdahalenin ucu açık hâle getiriliyor. Şimdi, sormak lazım: Bu bekçiler mahalle bekçisi mi, ahlak bekçisi mi, rejim bekçisi mi? Daha şimdiden İran'daki ahlak polisi gibi davranılan hadiseleri basından okuyoruz. Kanundaki muğlaklık nedeniyle bekçilerin gece parkta dolaşanlara, yürüyüş yapanlara, işinden geç saatte çıkanlara, gece eve gitmeye çalışan kadın vatandaşlarımıza namus bekçisi gibi davranmayacağının garantisi var mıdır? Kaldırılması öngörülen 1966 tarihli Kanun'un 3'üncü maddesinin (B) fıkrasının 1'inci bendinin (e) ve (f) alt bentlerinde belirtildiği üzere açık olması kanunun daha sağlıklı uygulanması bakımından büyük önem arz eder.
Ayrıca teklifimizin 7'nci maddesi Anayasa'mızın 17'nci maddesine aykırıdır. Hâlihazırda durdurma ve kimlik sorma yetkisi genel kolluk kuvvetlerinde iken tekrardan bu yetkinin genel kolluk kuvvetlerine yardımcı kolluk olarak istihdam edilen bekçilere verilmesi sakıncalı ve gereksizdir. Uygulamada basına düşen çirkin olayların yaşandığını görmekteyiz. 7'nci maddenin teklif metninden çıkarılmaması hâlinde ne yapmanız gerektiğini söyleyeyim size: (2)'nci fıkranın birinci cümlesinde yer alan "makul bir sebep" ibaresini "somut suç şüphesi" gibi daha net bir ifadeyle değiştirmeniz gerekmektedir. (3)'üncü fıkrasının üçüncü cümlesinde geçen "sair surette" ibaresi de çıkartılmalıdır. (4)'üncü fıkrasında yer alan "makul süre" ibaresinin de daha net ifade edilmesinin uygulama kısmında keyfîliği ortadan kaldıracağı bir gerçektir. Son olarak AK PARTİ'nin teklifinde (6)'ncı fıkranın birinci cümlesinde "El ile dıştan kontrol dâhil gerekli tedbirleri alabilir." deniliyor. "El ile dıştan kontrol." ibaresinin teklif metninden çıkarılması gerekiyor değerli arkadaşlar. Bu millet içinde otobüse, dolmuşa, taksiye binmeyen mütedeyyin kadınlar var; otobüse binip erkeğin kalktığı yere oturmayan kadınlar var. Polislerimizin bile uygulamadığı böyle bir şeyi bekçilerimize uygulasınlar diye nasıl dayatırsınız. Siz, eşinizin, akrabanızın ya da tanıdığınız bir kadının erkek bekçi tarafından elle aranmasına, dokunulmasına müsaade eder misiniz? Bu, kabul edilemez bir fiildir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlar mısınız sözlerinizi, buyurun.
MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Devamla) - Vatandaşlarımıza Anayasa'yla verilen bu dokunulmazlığı ihlal etmeden arama yapmanın bir yolu var, onu da söyleyeyim size arkadaşlar. Kanunda "Üst araması dedektörle yapılır." deseydiniz, bekçilerimize üst arama dedektörü vererek bu infial yaratacak uygulamanın da önüne geçerdiniz. Mesele bu kadar basit ama söylediklerimizi dinleyen var mı?
9'uncu maddede bahse konu genel kolluk kuvvetlerine yardımcı olmak üzere atanan bekçilerin, genel kolluk kuvvetleri kadar silah kullanma yetkisine sahip olmasının sakıncalı olacağı öngörülmekte olup silah kullanma yetkisi ancak somut olayla orantılı olacak şekilde ve zaruri görülen hâllerde verilmelidir.
12'nci maddede çalışma saatleri 40 saat olarak belirtilmektedir. Hemen akabinde yine "Emniyet ve asayiş gerektiği durumlarda haftada bir gün istirahat verilmesi kaydıyla bu süre artırılabilir." denilmekte. 40 saatlik çalışma süresini 6 güne böldüğümüzde 6,6 saat çalışması gerekir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sözlerinizi tamamlayın.
MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Devamla) - Oysa 2'nci fıkrasında "Günlük çalışma saatleri esas olarak güneşin batışı saatinden doğuşu saatine kadar olan zaman dilimini kapsayacak şeklinde düzenlenir." deniyor, bunu da ortalama 11 saat olarak değerlendirirsek bir gün istirahat verdiğimizde 6 gün 66 saat çalışma hükmü getirilmiş oluyor. Aslında, bekçi kardeşlerimiz bu yasaya göre istenildiği zaman 66 saat çalıştırılabilecek. Dolayısıyla, bunun adaletsiz bir çalışma getireceğini düşünüyorum. Bunun daha gerçekçi bir şekilde düzenlenmesi, Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) sözleşmelerine göre hareket edilmesi gerekir.
Yine 12'nci maddenin (3)'üncü fıkrasında bekçilere kamu düzeni ve güvenliğiyle ilgili yetki veriliyor. Kamu düzeni ve güvenliği yetkisi hâlihazırda emniyet güçlerimizdeyken bu yetkinin bekçilere de verilmesinin sakıncalı olduğunu belirtmek istiyorum.
Yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)