| Konu: | Çarşı ve Mahalle Bekçileri Kanunu Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 94 |
| Tarih: | 03.06.2020 |
AYDIN ADNAN SEZGİN (Aydın) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Çarşı ve Mahalle Bekçileri Kanun Teklifi'ne ilişkin görüşmelerimiz, edebiyatımızın önemli bir karakteri Bekçi Murtaza'nın yaratıcısı Orhan Kemal'in vefat yıl dönüm günü başladı. Orhan Kemal'i ve ölüm yıl dönümü bugün olan mahpushane ağabeyi büyük şairimiz Nazım Hikmet'i saygıyla anıyorum, ruhları şad olsun.
Sayın milletvekilleri, Çarşı ve Mahalle Bekçileri Kanunu Teklifi'ni tartışıyoruz ve çok yaygın, çok derin endişeler ifade ediliyor. Oysa, sonuçta bir yardımcı kolluk gücü düzenlemesidir bu. Toplumda endişe değil, tam tersine güven ve rahatlama yaratmalıydı ama öyle olmuyor. Bekçilere genel kolluk kuvvetleriyle eş düzeyde silah kullanma yetkisi verilmesi korkutuyor. İktidarın özel bir milis gücü oluşturmasından söz ediliyor, bu kadronun iktidar tarafından uygulanan baskıların, özellikle mahalle baskısının bir aracı haline getirilmesinden söz ediliyor, faşizm tehdidi telaffuz ediliyor, faşizmin tarihsel geçmişi yoklanıyor. Oysa, 1966'da, arkasında yüzde 54 oy olan Adalet Partisi Hükümeti o dönemdeki bekçi kanun tasarısını gündeme getirdiğinde, tartışmalar hiç bu minvalde seyretmemiş. Bugün Çarşı ve Mahalle Bekçileri Kanunu Teklifi vesilesiyle bu denli endişe, korku samimi olarak dile getiriliyorsa, bunun müsebbibi AK PARTİ iktidarının ve Sayın Erdoğan'da tecessüm eden tek adam rejiminin hoyrat söylemi, hoyrat icraatı; koruyucu, kucaklayıcı olmak yerine korkutucu ve kutuplaştırıcı olan tutumu, güven verememesi. Demokrasi ve hukukun üstünlüğü anlayışından uzaklaşan normsuzluğun ve iktidar tarafından tahrik edilen huzursuzluğun hâkim olduğu bir ülkede bu kaygıların dile getirilmesi tabiidir.
Maalesef, Türkiye'de artan kolluk gücü şiddetinin de hemen her gün yeni örneklerini müşahede ediyoruz. Bunun esas sorumlusu emniyet mensuplarımız, polisimiz değil, bu tutumlara neden olan yönetim anlayışıdır, yönetim hoyratlığıdır, hoyratlığın fazilet gibi takdim edilmesidir. İktidarı eleştiren herkes "terörist" ve "hain" olarak damgalanırsa, iktidara bağlı kolluk güçleri de masumları terörist ve hain addedip kendilerini onlarla mücadeleye adayacaktır elbette. Devlet açıkça ve belirgin şekilde parti devleti hâline getirildikçe sahada yanlışlar ve ihlaller katlanarak artacaktır. Eleştirilerimizi emniyet mensuplarımızı yıpratmak amacıyla değil, onlara güven ve inancın yeniden inşasını sağlamak için dile getiriyoruz. Onları cumhuriyetin, demokrasinin kolluk kuvvetleri olarak görmek istiyoruz.
ABD bugünlerde polis şiddetinin tetiklediği büyük bir toplumsal sarsıntı yaşıyor -sıkça değinildi- bir örnek oluşturuyor, kötü bir örnek, ırkçılığa bulanmış bir örnek. Bugüne kadar ABD toplumunu kutuplaştırıcı bir tutum izleyen Trump, bu olaylar üzerinden, gözü dönmüş bir şekilde seçim kampanyası yönetiyor, ABD'yi yakmaya hazır. Trump'ın karşısındakiler de artık ona düpedüz "bölücü" diyorlar. Elbette kimse bu olayların ABD'yi bölmesini beklemiyor. Trump'ın bölücülüğü toplumsal uzlaşı ruhuna, toplumsal uyum hedefine karşı bölücülüktür. Topluma karşı, millete karşı ağır suçtur. Türkiye'de de iktidar bu gelişmelerden gerekli dersleri çıkartıp bugüne kadar izlediği tutumu gözden geçirmeli, zihniyetini farklı şekilde biçimlendirmeye gitmelidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Sezgin.
AYDIN ADNAN SEZGİN (Devamla) - Ne var ki AK PARTİ sözcülerinin anlaşılmaz bir iç huzur, dış huzur denklemi kurmaları, bekçiler için öngörülen altı saatlik insan hakları eğitimini muhteşem bir tedbir gibi takdim etmeleri ümidimizi çok kırıyor. Biz, yine, toplumun sağlığı ve huzuru açısından normalleşmeye ihtiyacımız olduğunu tekrarlıyoruz, Meclisimizin de güvenlik politikaları ve düzenlemeleri dâhil her alanda bu normalleşmeye aktif katkı sağlamasını diliyoruz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)