| Konu: | Çarşı ve Mahalle Bekçileri Kanunu Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 94 |
| Tarih: | 03.06.2020 |
ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul) - Merhabalar.
Evet, bekçi yasasını tartışıyoruz. Gerçekten çok ihtiyacımız vardı. Bu kadar problemin olduğu bir dönemde en çok tartışmamız gereken herhâlde güvenlik açısından da bekçilerdi ki bunu getirdiniz diye düşünmek istiyorum, başka türlü de bir şey bulamıyorum. Ama "Kimin güvenliği?" diye sormak lazım? Herhâlde buradaki güvenlikten kastınız halkın güvenliği değil; yoksulların, emekçilerin, kadınların güvenliği değil çünkü bekçilerin aslında bugüne kadar gösterdiği pratiğin kendinin, halka karşı halkın güvenliğini sağlamadığı, kadınların güvenliğini sağlamadığı, emekçilerin, yoksulların güvenliğini sağlamadığı ya da hayvanların güvenliğini sağlamadığı çok açık. Belli ki bu güvenlik sorunu aslında iktidarın güvenlik sorunu ve kendi güvenliğini, kendi bekasını garanti altına almak için önümüze tekrar bu paketi getirdi. Neden korkuyorsunuz da getiriyorsunuz, gerçekten düşünmek gerekiyor. Çünkü yaptıklarınızın sonucunun farkındasınız. Gerçekten, on sekiz yıllık iktidarınız, hele de pandemi döneminin yarattığı sonuçlar ve bu politikalarınızın kendi halkta bir hoşnutsuzluk yaratıyor. Evet, bunun siz de farkındasınız, biz de farkındayız. Bugüne kadar sizi desteklemiş olanlar da: "Bu kadarı da olmaz, artık bu ülke bu hâliyle gitmiyor"u söylüyor ve siz bütün bunları gördüğünüz için de "Acaba bu halkı nasıl susturabilirim, hangi araçlarla susturabilirim?" diye yeni yol ve yöntemler geliştirmeye çalışıyorsunuz. Bekçi yasası da aslında böyle bir yasanın kendisi. Bunu yaparken aynı zamanda Emniyet müdürlüğü için ihaleler açıyorsunuz ve bu ihalelerde gaz spreyleri, plastik mermiler gibi toplumsal olaylarda kullanılan, halka şiddet için kullandığınız araçları da bu arada satın almayı ihmal etmiyorsunuz. Çünkü şunu biliyorsunuz: Bu halk artık gerçekten diyor ki: "Özgürlük istiyorum, adalet istiyorum, eşitlik istiyorum; yoksul olmak istemiyorum, aç kalmak istemiyorum, her şeyin yükünün benim sırtıma yüklenmesini istemiyorum." Bunun da farkındasınız, bunun elbette ki demokratik eylemlerle, demokratik hak arama bilinciyle sokaklarda da gösterileceğini, meydanlarda da gösterileceğini biliyorsunuz ve buna karşı da tedbir almak için işte bekçileri getiriyorsunuz; polisiniz yetmiyor, diğer emniyet güçleriniz yetmiyor. Aynı zamanda diyorsunuz ki: "Daha fazla gaz lazım, daha fazla mermi lazım; daha fazla benim iktidarımı koruyacak mekanizmalara, kurumsal yapılara ihtiyacım var." Bu nedenle de silahlı bir gücü kendi iktidarınız için düzenlemeye başladınız, bekçinin adı budur. Hani, geçmişte böyle güzel, sevimli falan hatırlanırmış ama öyle değil, sizin aslında halka baskı uygulamak için getirdiğiniz bir kurumsal yeni yapı. Birçok mekanizma gibi, aslında sadece o da değil.
Şimdi, ne yetkiler veriliyor? Bakın, en tehlikeli yetki silah kullanma yetkisi. Bu ülkede silah kullanma yetkisi güya eğitim almış olan emniyet güçlerine verildiğinde nasıl sonuçlar ürettiğini hep beraber biliyoruz; kaç insanın emniyet güçlerinin silah kullanmasıyla öldürüldüğünü, kaç insanın sakat bırakıldığını hep beraber biliyoruz ve şimdi siz diyorsunuz ki: "Ben doğru düzgün insan hakları, demokrasi, hukuk eğitiminden geçmemiş, kısa süreli bir göstermelik eğitimle sahaya süreceğim kişilerle bunları sağlayacağım." Bu, aslında çok daha fazla ölümün önünü açmak demek. Bugüne kadar bekçilerin yaptıklarını zaman olmadığı için sıralayamıyorum burada ama bundan önceki örneklerin kendi bile bekçilerin bundan sonra ne yapacağını çok açık bir şekilde gösteriyor.
Bir diğer şey ne? Aslında, bekçiler sizin adınıza ahlak bekçiliği de yapacaklar. Sizin düşünce sisteminize, sizin bakışınıza göre bir toplum dayatmaya çalışıyorsunuz, bir yaşama biçimi dayatmaya çalışıyorsunuz; buradan da buraya müdahale etmek istiyorsunuz. Ne yapacaksınız? Bekçiler aracılığıyla kadınların hayatlarına, yaşam biçimlerine, giyimlerine kuşamlarına müdahale etmeyi düşünüyorsunuz. LGBT+'lara cinsel yönelimlerinden dolayı baskı uygulamayı, onlara şiddet uygulamayı düşünüyorsunuz. Yani kendi zihniyetinizi sokaklara, meydanlara bekçiler aracılığıyla aslında yaymayı düşünüyorsunuz. Diğer bir yapmak istediğiniz şey, sizin ajanlarınızı yaratmak, toplum içerisinde size muhalif olanları, sizin politikalarınızı beğenmeyenleri, buna karşı demokratik hakkını kullanacak olanları önceden bekçiler aracılığıyla tespit edip gözaltına almak, tutuklamak, işten atmak yani bugüne kadar uyguladığınız baskı yöntemlerini daha da fazla artırarak bunları bu şekilde susturmaya çalışıyorsunuz. Yani bekçi yasası aslında bir susturma yasasından öte değildir.
Şimdi, eğitim aldığını söylediğiniz polis bile bugünlerde, özellikle son dönemlerde neler yapıyor bir bakın; rastgele onlarca evi basıp köpekle işkence yapıyor. Yani kendisinin işkence yapmasını geçtik, artık polisler köpekleri kullanarak işkence yapıyor. O da yetmiyor, işkence görüntülerini sosyal medyada paylaşıyorsunuz artık. Bu kadar da normalleştirdiniz, işkencenin kendini bile normalleştirdiniz. Sorun daha fazla güvenlik anlayışıyla çözülemez, sorun silahlı güçlerle çözülemez.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.
ZÜLEYHA GÜLÜM (Devamla) - Sorunun çözümü daha fazla demokraside, bu ülkede barışın toplumsallaşmasında, bu ülkeye barışın gelmesinde, insan haklarının gelmesinde; özgürlüklerin, demokrasinin, eşitliğin, adaletin gelmesindedir. Gözünüzü lütfen bu tarafa doğru çevirin ve gerçek çözümü buralarda arayın, daha fazla baskıda aramayın.
Son olarak sağlık emekçilerinden bahsetmek istiyorum. Sağlık emekçileri gerçekten bu dönemde en zor koşullarda hayatları pahasına çalışan emekçiler ama haklarını veriyor musunuz? Hayır. Yine, sağlık emekçileri için sürekli bir baskı ortamı, sürekli haklarının çalındığı bir süreç yaşıyoruz. Sağlık emekçileri bu dönemde neler söylüyor, biliyor musunuz? 3600 ek gösterge talepleri var. Beş yıla bir yıl yıpranma payı talepleri var. Temel ücretin en düşüğü yoksulluk sınırının üstünde olacak şekilde temel ücretin yükseltilmesi talepleri var. Ek ödemelerde adalet sağlansın isteniyor, eşitlik sağlansın isteniyor. Yine, ek ödemelerin emekliliğe yansıması isteniyor. Kadrolu, güvenceli olarak atamalarının yapılması isteniyor. Son olarak da...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ZÜLEYHA GÜLÜM (Devamla) - Bitiriyorum.
BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi, selamlamayı.
ZÜLEYHA GÜLÜM (Devamla) - Yeni hastaneler açıyorsunuz. Yeni hastaneler açıyorsunuz ama bu hastanelerde çalışacak sağlık emekçisi alımı yapmıyorsunuz. Milyonlarca insan KHK'lerle işten atıldı, bunları geri almıyorsunuz. "Güvenlik soruşturması" adı altında insanların iş taleplerini reddettiniz, bunları almıyorsunuz; var olan, zaten çok yoğun koşullarda çalışan sağlık emekçilerini "geçici görevlendirme" adı altında yeni hastanelerde görevlendiriyorsunuz. Bundan vazgeçin, yeni sağlık emekçilerini göreve alın, sağlık çalışanlarının çalışma koşullarını düzeltin.
Teşekkürler. (HDP sıralarından alkışlar)