| Konu: | Çarşı ve Mahalle Bekçileri Kanunu Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 94 |
| Tarih: | 03.06.2020 |
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; çarşı ve mahalle bekçileri kanun teklifinin 5'inci maddesi üzerine söz aldım, selamlarımı sunuyorum.
Bu kanun kapsamına alınan bekçilerin halka yardım görevi bu madde kapsamında sayılmaktadır. Halkın emniyetini ve sağlığını korumaya yönelik olduğu için bunlara bir itirazımızın olmadığını ifade etmek mümkündür. Ne var ki düzenlemede yer alan "yardıma ihtiyaç duyduğu değerlendirilen" ibaresi belirsiz olmakla kalmıyor bekçinin keyfî yargısına ve kararına bırakılıyor. Bu ciddi sorunlar doğurabilecek potansiyele sahip ifadenin değiştirilmesi şarttır. "Yardım talep eden veya yardıma ihtiyaç olduğu hâlde talep edemeyecek durumda olan" şeklinde bir ifade olabilirdi.
Diğer taraftan, teklifin tamamına bakacak olursak kanun yapma tekniği açısından sorunlu olduğu, hatta Anayasaya aykırılığı söz konusudur. "Kanunun uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar İçişleri Bakanlığınca çıkarılacak yönetmeliklerle belirlenir." ifadesini de çok sakıncalı bulmaktayız. Asıl düzenleme yetkisini İçişleri Bakanlığına yani yürütmeye bırakma isteği yasama organı olan Türkiye Büyük Millet Meclisini arkadan dolaşarak ekarte etme anlamına gelir ki kabul edilmesi mümkün değildir. Jandarma Teşkilat, Görev ve Yetkileri Kanunu ile Polis Vazife ve Sâlahiyet Kanunu'na müdahale etmeye yönelik hamleleri de makul bir davranış olarak göremeyiz. Halkın huzur ve güvenliği için yapılacak düzenlemeler artık teknolojik gelişmelere çağdaş ve toplumsal anlayışlara uygun olarak yapılması gerekir. Bakın, bu konuda Cumhurbaşkanı da benzer bir görüş belirtmiştir. 2 Ocak 2020'de Ankara'da Şehir ve Güvenlik Sempozyumu'nda yaptığı açıklamada "Artık şehirlerimizin güvenliğini surlarla koruyamayacağımız, içerideki düzeni de sadece kolluk gücüyle sağlayamayacağımız bir duruma gelmiş bulunuyoruz. Bu yeni duruma karşı yeni yöntemler geliştirmemiz gerekiyor. Her ülke ve toplum, kendi ihtiyaçlarına uygun çözümleri kendi üretmelidir.'' demiştir.
Bu açıklamaya uygun olarak demek istediğim şudur: Gelin, bu kanun teklifini geri çekin, Sayın Cumhurbaşkanının söylediklerine uygun olarak çözüm getirelim. En iyi çözümü bulmak için Genel Başkanımız Sayın Akşener'in teklif ettiği memleket masasında toplanalım. Bu kanun teklifiyle birlikte ihtiyaç duyulan diğer bütün konular konuşulsun, çözüm bulunsun.
Değerli milletvekilleri, bu ülke hepimizin. Bu devlet, atalarımızın canlarıyla, kanlarıyla verdiği destani bir Kurtuluş Savaşı sonrası kurulmuş çok kıymetli bir devlettir. Bu kurtuluş destanının ruhunu zedeleyecek ve âdeta o kuruluş felsefesine karşıymış gibi yapılan hamleler, düzenlemeler ve hazırlıklar hiç kimseye fayda sağlamaz. Bu vesileyle hatırlatmak isterim ki kanunlardan önce, toplumun huzura ve sükûnete ihtiyacı vardır hem de çok acilen vardır. Artık herkes bu gerginlikten, bu hakaret dilinden, bu ötekileştiren, kamplaştıran, kindarlaştıran üsluptan yoruldu. Bütün milletimizin Cumhurbaşkanlığına güvenmek ve inanmak isteği var. Bu isteğe duyarsız kalınmamalıdır. Partili Cumhurbaşkanlığı sistemi için ısrarlardan vazgeçmek, tıkanan sistemi iyileştirip çalışır duruma getirmek gerekir. Bu sistem başarılı bir deneme olamamıştır, halk desteği çok azalmıştır. Güçlendirilmiş parlamenter sistem, büyük çoğunluk tarafından arzu edilmektedir.
Bir de şunu söylemek istiyorum, Sayın Cumhurbaşkanı 83 milyonun Cumhurbaşkanıdır, benim de Cumhurbaşkanımdır. Ben, Anayasa'ya göre ettiği yemine sadık kalmasını istiyorum. Cumhurbaşkanının yemin metninde yer alan "üzerime aldığım görevi tarafsızlıkla yerine getirmek için" ibaresi Sayın Cumhurbaşkanının parti Genel Başkanı gibi davranmasına engel teşkil etmektedir. Ben böyle okuyorum, böyle anlıyorum, böyle uygulanmasının hem Anayasa'nın getirdiği bir mecburiyet olduğu hem de Türk milletinin birliği ve geleceği için şart olduğunu düşünüyor, Genel Kurula saygılar sunuyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)