GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Çarşı ve Mahalle Bekçileri Kanunu Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:94
Tarih:03.06.2020

ABDULLAH KOÇ (Ağrı) - Sayın Başkan, sayın vekiller; AKP Hükûmeti militarizmi ve paramiliter bir yapıyı an itibarıyla yasallaştırmak istiyor yani başka bir anlatımla polis devletini kurmak istiyor, hukuk devletinin askıya alındığı bir yapıyı yasallaştırmak istiyor.

Bakın, Türkiye İnsan Hakları Vakfının coronavirüs sürecinde sokağa çıkma yasağında tespit ettiği ihlallerden ben size birkaç tane saymak istiyorum. 78'i polis ve bekçi şiddeti olmak üzere, toplam 81 tane şiddet olayıyla karşı karşıya kaldık biz. Bakın, Ağrı'nın Patnos ilçesinde jandarma komutanlığınca 20 kişi gözaltına alındı ve kötü muameleye maruz kaldılar, üstüne üslük bir de her birine 3.150 lira para cezası kesildi. Mardin Nusaybin'de 8 yaşındaki çocuk darp edildi ve biz bunu neredeyse canlı yayında izledik. Adana'da Ali El Hemdan göğsünden vurularak yaşamını yitirdi. Kayyum protestosunu gerçekleştiren Ankara il örgütümüze müdahale yapıldı ve Eş Başkanımız Vezir Coşkun Parlak'ın kafası yarıldı, milletvekillerimiz darbedildi. Tekirdağ Çorlu'da evleri önünde oturan aile üyeleri çok sayıda polis tarafından darbedildi. İstanbul Eyüp Esentepe'de ekmek almak için sokağa çıkan kişiler bekçiler tarafından darbedildi. İstanbul Sultangazi'de sokağa çıkan 2 kişi izin belgeleri olmadığı gerekçesiyle bekçi ve polisler tarafından darbedildi. İstanbul Zeytinburnu'nda bir grup polis çocukları darbederek ters kelepçeyle gözaltına aldı. Ankara Etimesgut'ta çöp dökmeye çıkan bir genci bekçiler taarruz ederek, darbederek gözaltına aldı. Edirne Keşan'da polis, evlerinin önünde duran Roman yurttaşlara şiddet uyguladı ve biber gazı sıktığı an neredeyse gene canlı yayında bütün Türkiye izledi. 31 Mayıs 2020 tarihinde Diyarbakır Emniyet Müdürlüğünde işkence vakaları meydana geldi ve kıyafetleri olmadan kişi yerlerde sürüklendi.

Değerli milletvekilleri, bakın, Türkiye bir silah deposuna çevrildi. Bu şiddet olayları normal değil. Toplum şiddet sarmalına sürüklenmiş durumdadır. İktidar, polis, bekçi ve şiddet uygulayan diğer görevlilerde çok ciddi bir şekilde sendrom oluşmuş durumdadır. Bir sendromla biz karşı karşıyayız. Bu iktidarın psikolojisi normal değil. Normal bir psikolojiyle biz karşı karşıya değiliz çünkü halkına şiddet uygulayan, ayrımcılık uygulayan ve aynı zamanda halka kötü muamele eden bir siyasal iktidarla biz karşı karşıyayız. Bakın, ne yazık bu iktidar aynı zamanda ırkçı uygulamalarıyla Kürt halkına ciddi şekilde zulmetmektedir, Kürt halkına düşmanlık etmektedir. Bu da bütün bu vakalarla ortaya çıkan ciddi bir gerçektir.

Değerli milletvekilleri, bu iktidarın yönetim şekli sorunludur. Bakın, ırkçılık had safhaya ulaşmıştır. Irkçılık bu iktidarın uygulamalarıyla sokağa kadar inmiş durumdadır. Şiddet üretmektedir bu iktidarın politikaları. Çok ciddi bir şekilde halkta ayrım gözetilmeksizin şiddet uygulanmaktadır. Hukuku uygulamak yerine memuru kollamakta ve hukuku çiğneyerek hukuk ilkesinden çok ciddi bir şekilde uzaklaştırılmaktadır. Sendrom hâli bu iktidarda hâkimdir. Ciddi bir şekilde benzer nitelikteki olağan Vietnam sendromuna benzer bir sendrom maalesef şu anda Türkiye'nin semalarında dolaşmaktadır. Bakın, burada yapılması gereken şey şudur: Toplumsal tepki göstermek şarttır. Etkili kitlesel barış hareketi uygulamak ve bunu ayyuka çıkarmak zorundayız. Çatışmanın, baskının, şiddetin toplumsal bir meşruiyeti artık kalmamıştır. Toplumun nezdinde hiçbir meşruiyeti kalmamıştır. Bu iktidarın bu şiddet uygulamalarının meşruiyeti de kalmamıştır. Bakın, yok sayarak, toplumları yok sayarak, şiddet uygulayarak bu toplum bu hâle getirilerek bu iktidar bir yere varmak istiyorsa asla varamayacaktır. Bakın, yapılması gereken nokta şudur: Bu şiddete karşı olan uygulamayı, şiddete karşı olan bu tepkiyi ve mücadeleyi siyasallaştırmak ve siyasal dili oluşturmak zorundayız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.

ABDULLAH KOÇ (Devamla) - Ne yazık ki bu iktidar dün itibarıyla, an itibarıyla Türkiye'yi barışa götürebilecek, Türkiye'yi sokak çatışmalarından kurtarabilecek ve şiddet sarmalından kurtarabilecek bir yapıdan uzaklaşmış durumdadır ne yazık ki Türkiye toplumunun ortasına dinamit yerleştirilmektedir. Biz, burada bütün iktidara ve bütün halkımıza sesleniyoruz: Bakın, ne olursa olsun sokakta demokratik hakkımızı kullanmak zorundayız, kitleselleşerek kitle hâlinde bu iktidarın bu uygulamalarına karşı durmak durumundayız. Neden mi diyorsunuz çünkü eğer böyle devam ederse tehlike kapıdadır, hiç kimse kendini güvende hissetmeyecektir, bizim iktidara uyarımız budur.

MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) - Tehdit mi ediyorsun sen?

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Tehdit mi ediyorsun, ne yapıyorsun? Ne demek o?

ABDULLAH KOÇ (Devamla) - İktidar bu uygulamalarından vazgeçmek zorundadır.

MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) - İsyan çağrısı mı yapıyorsun sen?

ABDULLAH KOÇ (Devamla) - Vazgeçmezse toplumu bir arada tutamazsınız, gelin iktidardaki bu mevcut olan uygulamalarınızdan vazgeçin, toplumun barıştan başka çıkar yolu yoktur.

Teşekkür ediyorum.