| Konu: | Çarşı ve Mahalle Bekçileri Kanunu Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 97 |
| Tarih: | 10.06.2020 |
İBRAHİM HALİL ORAL (Ankara) - Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; Çarşı ve Mahalle Bekçileri Kanunu Teklifi'nin 13'üncü maddesi üzerine söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime, Türk dünyasının dünyaca ünlü yazarı, büyük Kırgız romancı Cengiz Aytmatov'u anarak başlamak istiyorum. Mekânı cennet olsun, Allah rahmet eylesin.
Kıymetli milletvekilleri, Komisyon ve Genel Kurul sürecinde hem kamuoyundan gelen hem de Genel Kurulda dile getirdiğimiz çekincelerin tamamı iktidar tarafından göz ardı edildi. İçişleri Bakanlığının daha yasalaşmamış bir teklifi yasalaşmış gibi sosyal medya hesaplarından paylaşarak bekçi-polis yetki karşılaştırması yapması dahi toplumdaki tepkinin görüldüğünün bir itirafıdır. İçişleri Bakanlığı "Aslında, o iş öyle değil." demeye çalışmıştır. Bütün bunlar, gelecekte yaşanacak en ufak olayları bile toplumsal travma hâline getirmenin önünü açmıştır. AK PARTİ yine ortak aklı değil, "Ben yaptım, oldu." mantığını tercih etmiştir. Ne diyelim, Türk milleti ariftir, ferasetlidir, milletimiz neyin ne olduğunu açıkça görmektedir ve cevabını da inşallah en kısa sürede sandıkta verecektir.
Saygıdeğer milletvekilleri, çiftçilerimizden her gün telefonlar alıyoruz, çiftçilerimiz her gün feryat ediyor. Mazot, elektrik, gübre gibi artan girdi maliyetleri sebebiyle bugün çiftçilikle geçinen birçok ailemiz geçimini temin edemez bir hâlde iflasın eşiğine gelmiş durumdadır. Çiftçilerimiz bu kadar zor ekonomik şartlar altında iken geçtiğimiz 15 Mayıs ve 24 Mayıs tarihleri arasında Ege, İç Anadolu ve Akdeniz Bölgelerimizde sıcaklık değerlerini mevsim normallerinin çok üstüne çıkartan çöl sıcakları yaşanmıştır. Ancak "TARSİM sigortası kapsamına sıcaklık ve fırtınanın yol açtığı zararlar girmemektedir." denilmiştir. TARSİM sigorta mevzuatında değişiklik yapılarak aşırı sıcakların ve rüzgârların neden olduğu zararların da sigortalanacağı teminat altına alınmalıdır ve almalıdır. Zaten tarım sektörü zordadır. Bu gibi çözülebilir sorunları da çiftçimize yük olarak bindirmemek gerekir. Genel manada tarım sektörü borçlar sebebiyle mağdurdur. Bunu, bu kürsüden defalarca dile getirdik. Çiftçilerin Ziraat Bankasına ve Tarım Kredi Kooperatiflerine olan borçları faizsiz bir yıl ertelenmeli, kredi limitleri de en az yüzde 25 artırılarak nakit girdisi sağlanmalıdır. Tarım olmazsa Türkiye'nin geleceği olmaz, bunu da çok iyi idrak etmek zorundayız değerli arkadaşlarım. Bu noktada coronavirüs süreci öncesinde şeker pancarı üreticisini rahatlatacak bir karar vererek avans ödemelerini gerçekleştiren Türkiye Şeker Fabrikaları Anonim Şirketine de teşekkürü bir borç biliyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri, son olarak Doğu Türkistan'daki soydaşlarımızla alakalı bir öneride bulunmak istiyorum.
Geçtiğimiz hafta Amerika Birleşik Devletleri'nde Senato ve Temsilciler Meclisinin onayıyla Doğu Türkistan'daki Müslüman Uygur Türklerinin yaşadıkları zulümleri ortaya koyan, oradaki insan hakları ihlallerini işaret eden ve bu sebeple Çin'e yönelik yaptırımlar içeren bir karar alındı. Ben Türkiye Büyük Millet Meclisinin bir üyesi olarak ve büyük Türk milletinin bir ferdi olarak bundan şahsen utandım. Dini, dili, tarihi bizimle bir olan Uygurlar için böyle bir kararı ve yasayı çıkarması gereken bizler iken siyasi de olsa Amerika Birleşik Devletleri çıkarmıştır. Bu hususu ayrıntılı olarak gündeme taşıyacağım ancak şu çağrıda bulunmak istiyorum: Gelin, bütün parti grupları olarak ortak bir akılla bu meseleyi gündeme alalım ve Çin'i kınayan, Çin'e insan hakları noktasında tepki koyan ve yaptırımlar içeren bir karar alalım. 21'inci yüzyılda toplama kampları kurup canımız olan Uygur Türklerine buralarda zulmeden rejime "Dur!" diyelim.
Bu düşüncelerle teşekkür ediyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)