| Konu: | Çarşı ve Mahalle Bekçileri Kanunu Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 97 |
| Tarih: | 10.06.2020 |
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, Divan, değerli milletvekilleri; 14'üncü madde üzerinde söz almış bulunuyorum.
14'üncü madde yönetmeliklere yollama yapıyor. Aslında, başlangıçtaki konuşmamda bu yasa önerisinin 3 ayağının olduğunu; birinin kendi maddeleri, diğerinin gönderme maddeler, 3'üncü ayağının ise yönetmelikler olduğunu belirtmiştim ve yönetmeliklerin neden sorunlu olduğunu da açıklamıştım. Çünkü bu kadar kritik bir yasada, kolluk yardımcılarına bu denli yoğun yetkiler tanıyan bir yasanın uygulanmasının çoğul bir biçimde yönetmeliklere bırakılmasının tehlikelerine ve Anayasa'ya uygun olup olmadığı sorununa dikkat çekmiştim. Bu açıdan bunu yeniden vurguluyorum. Tabii ki bu yasa ciddi olarak Anayasa'ya aykırı maddeleri nedeniyle değerlendirilecektir. Bu vurguyu yaptıktan sonra Anayasa'ya, anayasa hukukuna, anayasa uzmanlarına çok yollama yapıldı. Belki de burada ilkin anayasacılar konuşmalıydı fakat diğerlerinin konuşmaları da kuşkusuz çok değerli, dokunulmazlıkların kaldırılması üzerine.
Burada hemen belirtmemiz gereken ilk husus şudur: Anayasa'nın kalıcı maddeleri ile geçici maddelerini birbirine karıştırmayalım. Geçici madde geçicidir, kalıcı maddeyse kalıcıdır. Geçici maddenin süresi belirli koşulların gerçekleşmesine bağlıdır ama kalıcı maddeler her zaman uygulanan maddelerdir. Nitekim, geçen perşembe günü burada tanık olduğumuz 3 vekilin milletvekilliklerinin düşürülmesine dair irade de Anayasa'nın kalıcı maddelerinin uygulanmasına bağlıdır; o çerçevede buraya getirildi ve o açıdan ben kısa bir değerlendirme yapacağım. Evet, çok konuşuldu geçici madde-kalıcı madde ilişkisi. Madde 83 çerçevesinde seçimle yeniden dokunulmazlığın kazanılacağı konusunda hiçbir kuşku yok ama esasen burada okunmakla kullanılan madde hükmü, "Milletvekilliğinin, kesin hüküm giyme..." durumu, işte madde 84/2.
Sayın vekiller, kuşkusuz bu Meclisin sadece dörtte 1'i hukukçudur ama hukukçu olmaya gerek yok bu maddeyi yorumlamak, anlamak için. Kesin hüküm, 1982'de yazılmış olan bu metne göre, o zamanın yüksek mahkemelerinden -en son başvurulan merci olarak- alınabilecek sonucu ifade etmekteydi. Fakat 2010 Anayasa değişikliğiyle yürürlüğe giren ve 2012'de uygulanmaya başlayan Anayasa Mahkemesi önündeki bireysel başvurudan itibaren buradaki kesin hüküm artık Anayasa Mahkemesinin de karar vermesi sonunda oluşan hüküm, hatta ondan sonra Avrupa Mahkemesi... Nitekim geçen yılın başında Türkiye Büyük Millet Meclisinin Sayın Başkanı, 3 anayasa hukuku uzmanından görüş istedi ve bu 3 anayasa hukuku uzmanının bildirdiği ayrı ayrı görüşe göre -gerek Engin Alan'ın dosyasını değerlendirdiler gerek Enis Berberoğlu'nun dosyasını- Anayasa'nın 36, 40, 83, 84, 148'inci maddeleri çerçevesinde henüz devam etmekte olan bir yargı süreci olduğunu beyan ettiler ve dolayısıyla sürecin beklenmesi gerektiği görüşünü ortaya koydular. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı da bu görüşlere uygun olarak 4 Hazirana kadar bekletti ve bu bekletme Anayasa'ya uygundu. 4 Haziranda burada bunun okunması ise Anayasa'ya açıkça aykırılık teşkil etmektedir. Bunu ben bir partiye mensup vekil olarak söylemiyorum; bu vekiller, söz konusu vekiller A partisine veya bir başka partiye mensup olsalardı da benim görüşüm değişmeyecekti; dosyadaki görüşler zaten orada belirtiliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyursunlar.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) - Biz milletvekilliğinin düşürülmesine taraftar bulabiliriz, hiçbir vekilin olmaması gerekiyor, düşünülmez ama bununla yapılan işlemin anayasal olup olmadığı konusunda görüşümüz açıkça ortaya konulmalı, yoksa bir şeye taraftar olmak veya karşı olmak biçiminde olmamalıdır. Türkiye Büyük Millet Meclisi kesin hüküm olarak Yargıtay kararını kullandı ama Türkiye Büyük Millet Meclisi şu anda devam etmekte olan, önünde dosyanın devam ettiği Anayasa Mahkemesini kullanmadı. Yani bir yandan "Yargı süreci kesinleşmiştir." diyor, öbür yandan Anayasa madde 148'e göre devam etmekte olan yargı sürecini kullanmadı. Şimdi, bu konularda açık olmalıyız, burada partiler ötesi konuşabilmeliyiz çünkü bu hükümler, partiler ötesi hükümlerdir.
RECEP ÖZEL (Isparta) - Hocam, bu konuda tartışırız sizinle.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) - Dün ben bir öneride bulundum komisyon kurulması konusunda, aslında bu bir yapıcı muhalefet örneğiydi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Hocam.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) - Anayasa madde 104 çerçevesinde gündemde olan uygulamanın Anayasa'ya uygun olup olmadığı konusunda bir komisyon yoluyla anayasal görevimizi yerine getirelim; bu, aslında, sizlerin savunduğu Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin sürdürülebilirliği açısından da çok önemliydi, esasen benim gibiler vermemeliydi ama sizlerin "evet" oyu vermesi gerekirdi tutarlılık açısından çünkü gerçekten bir kişinin Türkiye'yi hem yürütme olarak hem düzenleyici işlem sahibi olarak yönetip yönetemeyeceği noktasında düğümleniyor. Dolayısıyla buna yapıcı muhalefet örneğini sergiledik ama kabul görmedi tıpkı dokunulmazlıkta olduğu gibi veyahut da şimdi Ayasofya düşünülüyor, orada da yargı araçsallaştırılıyor.
Benim görüşüme göre Topkapı Sarayı da müze olarak korunmalı, Ayasofya da müze olarak korunmalı, hatta Sultanahmet de müze olmalı çünkü bunlar artık bizim kendi şeyimiz değil, kendimize özgü değil, insanlığın ortak mirasıdır bunlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) - Toparlıyorum...
RECEP ÖZEL (Isparta) - Hocam, beş dakikaya beş dakika oldu.
YUSUF BAŞER (Yozgat) - Anayasa hukukçusunun kurallara uyması lazım yani, haktan hukuktan bahsediliyor.
BAŞKAN - Buyursunlar.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Anayasa'mız 63'üncü maddesinde bunu öngörüyor ve esasen laik Türkiye Cumhuriyeti'nin evrensel değerleri benimsemesi açısından da bunlar dünya ölçeğinde mirastır.
Yargıyı kullanmayalım. Yargıyı kullanmayalım.
YUSUF BAŞER (Yozgat) - Kullanmıyoruz zaten.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) - Pekâlâ Cumhurbaşkanı kendi işlemiyle yapabilir ama siz bugünden "Danıştay karar verecek." diye her gün konuşmaya başladığınız zaman Danıştay bağımsız olarak karar veremez. O nedenle, Anayasa'mız yasama, yürütme ve yargı... Biz kuralı burada Anayasa'ya uygun olarak koyalım, yürütme onları uygulasın, yargıya da dokunmayalım, bağımsız olarak karar versin.
RECEP ÖZEL (Isparta) - Yargı bağımsız, bağımsız.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) - Biz şuna inanalım: Hepimiz Anayasa madde 81'e göre Anayasa'nın üstünlüğüne, hukukun üstünlüğüne ortak ant içmiş bulunuyoruz.
Hepinize saygılarımı sunarım. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar)