| Konu: | Çarşı ve Mahalle Bekçileri Kanunu Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 97 |
| Tarih: | 10.06.2020 |
NECDET İPEKYÜZ (Batman) - Sayın Başkan, değerli vekiller; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Saraydan gelen bir talimatla Meclisin millet iradesine geçen hafta bir darbe yapıldı ve maalesef, geçen hafta tanıklık ettiğimiz sadece bir siyasi darbe değildi ve ilk darbe de değildi. Yaşanan neydi? Daha önce yaşanan olayların tekrarıydı. Ve buradan Leyla Güven, Musa Farisoğulları ve Enis Berberoğlu'nu da saygıyla selamlıyorum.
Bazen hafızalarımızı tazelememiz lazım, unutmamamız lazım. Yapılan uygulamalar bizi nereden nereye getiriyor? Son yirmi altı yılda 27 vekilin dokunulmazlığı ve vekilliği düşürülmüş. Bunlar ayakkabı kutularında para mı çalmışlar, bunlar yolsuzluk mu yapmışlar, hırsızlık mı yapmışlar, ne yapmışlar?
İSMAİL KAYA (Osmaniye) - PKK terör örgütüne destek olmuşlar.
NECDET İPEKYÜZ (Devamla) - Türkiye'nin gerçeğini gündeme getirirken bu gerçekle karşı karşıya kalmışlar ve isimleri hâlâ unutulmuyor. Siz, rahmetle anacağımız "Orhan Doğan" dediğinizde her yerde saygıyla dile getiriliyor, "Leyla Zana" dediğinizde insanlar saygıyla dile getiriyor. Buna benzer birçok isim sayılıyor ve nereden nereye geldik? Dokunulmazlıklar kaldırılıyor, vekillikler düşürülüyor.
Arkadaşlar, son yıllarda, baktığımızda, insanlar özgürlük isteklerini ve fikirlerini dile getirdiğinde ya kayyum atanıyor ya engeller çıkartılıyor. İnsanlar depremden, yardımdan söz ettiğinde, ekonomideki krizden söz ettiğinde, pandemideki bir sıkıntıdan söz ettiğinde direkt yaftalanıp bir suç şekline dönüştürülüyor.
Bir başka örnek vereyim: Sağ olun, zaten sizler artık Türkiye'de literatüre yeni kavramlar getiriyorsunuz. Kayyuma kayyum atayan bir yönetime dönüştünüz. Siirt, Iğdır, Diyarbakır ve Mardin valilerini görevden alıyorsunuz, iki aylık sürelerle kayyum atamıştınız, şimdi, kayyumun yerine kayyum atıyorsunuz. Hukuksuz bir uygulamayı tümüyle keyfiyete dönüştürüyorsunuz. Ve bakın, burada bir isim söyleyeceğim: Sayın Ahmet Türk. Parti kapattınız, Genel Başkandı, vekilliği düştü. Ne yaptınız? Dokunulmazlığını düşürdünüz, kaldırdınız, vekilliği düştü. Ne oldu? Birçok tartışma oldu. Ahmet Türk hep Ahmet Türk'tü, Mardin'e Belediye Başkanı oldu. Ne oldu? Kayyum atadınız; tekrar aday oldu, tekrar seçildi, tekrar kayyum atadınız ve aynı kayyumu şimdi alıp çekiyorsunuz, yeni bir kayyum getiriyorsunuz. Arkadaşlar, bunlara "darbe" denir, "seçilmiş insanların getirdiği iradenin gasbedilmesi" denir, "özgürlüklerin kısıtlanması" denir ve geldiğimiz aşamada, şimdi, bu bekçi yasasıyla beraber aslında belki de şunu konuşmak lazım: Türkiye'de boyuna, içeride kolluk güçlerinin artırılması, cezaevlerinin artırılması, insanlar muhalefet ederken, sivil toplum örgütleri muhalefet ederken sivil toplumla ilgili yasaları değiştirmeye çalışmak, insanları basın açıklamasında mağdur etmek, insanları sokakta mağdur etmek... Cezaevlerinde düşünce ve ifade suçlularına -hiçbir şey yapmadan- pandemi sürecinde bile yapılan işkence gözle görülür bir hâlde ayyuka çıkmışken sizler hiçbir zaman demokrasiden söz edemezsiniz ve giderek iç güvenliği özgürlükleri kısıtlamak adına, düşünceyi kısıtlamak adına bir tehlikeye dönüştürürsünüz. Niçin? Çünkü gidiyorsunuz. Niçin? Çünkü artık bir hükmünüz kalmadı. Niçin? Çünkü siz ancak bir korkuyla bu süreci devam ettirebilirsiniz.
Bekçilerle ilgili yapılan düzenlemede artık fotoğraflar ve dile getirilen, bu kısıtlı imkânlara rağmen medyada çıkan fotoğraflar herkesi tehlikeye düşürmekte ve kaygılandırmakta.
Son iki günde Türkiye İnsan Hakları Vakfı ve İnsan Hakları Derneği, 1 Ocak 2020 ile 1 Haziran 2020 arasındaki beş aylık süreçte işkence, kötü muamele ve fiziki şiddet sebebiyle başvurmuş binden fazla insanın başvurularını bizlerle paylaştı ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı ile İHD'ye başvuranlar zaten sınırlı sayıda insanlar ve bunların yaklaşık yüzde 30'u -ne zaman, biliyor musunuz- Covid-19 nedeniyle itirazları üzerine kötü muameleye tabi tutulmuşlar.
Siz bekçilerle ilgili düzenlemeyi böyle devam ettirirseniz, içeride sürekli polis devletine dönüştürürseniz, siz insanların güvenliğini değil, kendi güvenliğinizi sağlamış oluyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun efendim.
NECDET İPEKYÜZ (Devamla) - Arkadaşlar, buradan bir şey anımsatayım. Bugün Türkiye Büyük Millet Meclisinin koridorunda bazı kimseler özel korumalarla geziyorsa bu Meclisin ayıbıdır. İnsanları bu Meclise girerken bile, dikkat edin, yemekhane koridorlarında, dışarıda bile bu hâle getirmişsiniz. Bu Mecliste insanlar eğer bizlerin huzurunda kendilerine güvenemeyip korumalarla geziyorsa vay milletin hâline.
İlk bekçilerle ilgili düzenlemeyi düşündüğünüzde "Memlekette hırsızlık artmıştı." diyordunuz, sonra peşinden getirdiniz, şimdi 5 katına kadar çıkacak sayıda bir sürece dönüştürdünüz. Türkiye'de, siz Hükûmete geldiğinizde, dışarıdaki silahlı güçlerin sayısı ile içerideki silahlı güçlerin sayısı arasında ters bir orantı gelişti. Sürekli içerideki güvenliği gündemde tutup -şu anda sayısı 600 bine varan bir kolluk gücü içeride var- herkese bir korku imparatorluğu yaratmaya çalışıyorsunuz.
Bu düzen sürmez, güvenlik güçlerinin öncelikli görevi bir toplumda güveni sağlamaktır. Siz güveni sağlayamazsanız, güvenlik güçleriyle hiçbir zaman dünyada da başka yerde de güvenlik sağlanamamıştır.
Saygılarımı sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)