| Konu: | 2013 YILI MERKEZÎ YÖNETİM BÜTÇESİ VE 2011 YILI MERKEZÎ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 43 |
| Tarih: | 17.12.2012 |
CHP GRUBU ADINA MEVLÜT DUDU (Hatay) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Maliye Bakanlığı bütçesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
AKP döneminde uygulanan vergi politikasının iki önemli yönelişi olmuştur. Bunlardan birincisi: AKP döneminde toplumun vergi yükünün giderek artırılmasıdır. Ödenen vergilerin gayrisafi yurt içi hasılaya oranının artışı, giderek dikkat çekici bir hâle gelmektedir. Diğer bir ifadeyle, toplumun gelir, servet ve harcamalarından ödediği verginin artış hızı, gayrisafi yurt içi hasıla artış hızının üzerindedir. 2002'de yüzde 17 olan vergi yükü, 2012'de yüzde 21,5 düzeyindedir. 2013'te de yüzde 22'yi aşacağı öngörülmektedir.
İkinci önemli yöneliş, vergi gelirleri içindeki dolaylı vergi gelirlerinin payının artırılmasıdır. Daha açık bir ifadeyle, gelir ve kazanç üzerinden alınan vergiler yerine ithalde ve dâhilde alınan KDV, ÖTV, BSMV ve diğer dolaylı vergilere ağırlık verilmektedir. Toplam vergi gelirleri içindeki dolaylı vergilerin payı 2002'de yüzde 65 iken 2012'de yüzde 68,42 olmuş, 2013'te de yüzde 70,41 olacağı öngörülmektedir. Hükûmet, ekonominin kırılganlığının artması karşısında ciddi bir atalet içerisindedir. Kamu mali dengesi lehine gelişmeleri sağlayan ithalden alınan KDV, vergi gelirleri içinde en önemli kalemlerden birini teşkil etmektedir.
Bir yandan, ithalatla rekabet edemeyen yerli üreticiler iflasa sürüklenirken Hükûmet sağladığı vergi performansı nedeniyle âdeta ithalatı teşvik etmektedir. Bu kapsamda, gerek vergi yükündeki artış ve gerekse dolaylı vergilerin toplam vergiler içindeki payındaki artış eğilimi, vergilerin bir iktisat politikası aracı olarak kullanılmasından ziyade, gelir-hasılat boyutuna odaklanan, başka bir deyişle, kaynak tahsisinde etkinlik gözetilmediği gibi, gelir dağılımını da dikkate almayan bir niteliğe sahip olduğunu göstermektedir.
Kayıt dışı ekonomiyle mücadele politikasıyla tutarlı alt politika setlerinin bulunmadığı yine görülmektedir. Hükûmetlerin ayırt edici özelliği, bu tip süreçlerden bağımsız olarak siyasi kararlılık gerektiren konularda açığa çıkar. Maalesef, Hükûmet siyasi kararlılığını kayıt dışı mücadelede görev alacak maliye denetim bürokrasisinin motivasyonunun kırılması veya zayıflatılmasında göstermiştir.
Vergi kapasitesinin önemli hacme ulaştığı kayıt dışı ekonomiyle mücadelede AKP, samimi değildir. AKP, kayıt dışı ekonomiyle mücadele yerine maliye bürokrasisiyle mücadele hâlindedir.
Hükûmet, vergi esnekliği yüksek dolaylı vergilere dayalı bir politikayı benimsediğini son zamlarla birlikte göstermiştir. Ödeme gücü ilkesine dayalı gelir ve kurumlar vergileri yerine KDV ve ÖTV'ye doğru kayma, alt ve orta gelir düzeyindeki hane halkları üzerinde vergi baskısının artmasına yol açmaktadır.
Bu dönemde programlanan kamu gelirleri politikasıyla, ödeme gücü ilkesinden giderek uzaklaşılacağı görülmektedir.
Vergi politikasındaki bu genel sıkıntılara ek olarak uygulamaya ilişkin çok ciddi başka sorunlar da vardır. Gelir İdaresi, serbest meslek erbabı ve küçük esnaf üzerinde bir baskı politikası uygulamaktadır. İdare, zaten çok büyük ekonomik sıkıntı içinde olan bu kesimler üzerinde zoraki matrah artırımı vesair tehdit unsurlarıyla sürekli bir baskı oluşturmaktadır ki bu, büyük bir yanlıştır ve en önemlisi, siyasi iktidarınızın Gelir İdaresini tetikçi gibi kullanmasıdır. Çeşitli baskı ve tehdit araçları ile yatırımcılar ve iş dünyası üzerinde oluşturulan korku artık dayanılmaz boyutlara ulaşmıştır. İktidarınızın devamını sağlamak, iş dünyasının iktidarınıza desteğini devam ettirmeye çalışmak, uygulamakta olduğunuz bu politika, çağdaş ve demokratik bir hukuk devletinde olmaması gereken bir durum yaratmıştır. Öyle ki özellikle yerli sermaye, artık, yatırım yapmaktan korkar hâle gelmiştir, artık, bu ülkede yatırım yapabilmenin tek şartı, iktidara yandaş olmaktan geçmektedir. Nitekim, Sayın Başbakan bu durumu iş dünyasına yönelik olarak sarf etmiş olduğu "Bitaraf olan, bertaraf olur." vecizesiyle açık seçik ortaya koymuştur. Öyle ki bu korkutma ve yıldırma politikası, sadece yerli sermayeyi değil, artık, yabancı sermayeyi de etkilemeye başlamıştır.
Değerli milletvekilleri, yabancı sermaye ürkek bir ceylana benzer. Su içmeye geldiği derede onu bir kez ürkütürseniz, bir daha oraya getirmeniz çok zordur. Uyguladığınız yüksek faiz politikasıyla yabancı sıcak parayı çekerek zar zor ayakta tutmaya çalıştığınız ekonomi de işte o zaman çöker.
Değerli milletvekilleri, işte bu nedenle biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak Gelir İdaresi Başkanlığının, siyasi kaygılardan uzak, özerk bir kuruma dönüştürülmesi gerektiğini savunuyoruz. Ancak bu sayede Türkiye yerli ve yabancı sermaye açısından özgürce ve güvenle yatırım yapılabilen bir ülke hâline gelecektir. Ancak bu sayede üretim artacak, istihdam olanakları gelişebilecektir. Ancak bu sayede Cumhuriyet Halk Partisinin hedeflediği yıllık en az yüzde 7 büyüme hızı yakalanabilir. Ancak bu sayede ülkenin dört bir yanında?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEVLÜT DUDU (Devamla) - ?İzmir'den Van'a, İstanbul'dan Hatay'a kadar işsizlik sarmalında kıvranan, açlıktan inim inim inleyen bu ülkenin gençleri, kadınları, yaşlısı, emeklisi rahat bir nefes alabilecektir.
Hepinize saygılar selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Dudu.