| Konu: | Rekabetin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 98 |
| Tarih: | 11.06.2020 |
FERİDUN BAHŞİ (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 215 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 2'nci maddesi üzerinde söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, rekabetin korunmasını sağlamak amacıyla oluşturulan Rekabet Kurumu bağımsız bir kurumdur ancak yapılan bu düzenleme Kurumun bağımsızlığını tehdit eder niteliktedir. Kurumun yönetim organı olan Rekabet Kurulu, bir partinin de Genel Başkanı olan Cumhurbaşkanı tarafından atanmaktadır. Sayın Cumhurbaşkanının bugüne kadarki icraatlarından ne kadar ehil kişiler atadığını gördük. Yapılan atamalarla Türkiye'nin hâli de ortada.
Değerli milletvekilleri, devletin sosyal, siyasal ve ekonomik yapısını dünya rekabet şartlarına uydurmak şarttır. Uluslararası rekabet gücünü hedeflemeyen bir politikayla başarılı olmak da mümkün değildir. Küresel rekabetin artan dünyasında millî yapılar daha önemli hâle gelmiştir. Bu bakımdan dünya milletler liginde konumumuzu ele almak, dünyayla kıyaslamak gerekir. "Geliştik, kalkındık" nutukları Hükûmetin en çok kullandığı sözler ancak Türkiye, insani gelişmişlik sıralamasında 59'uncu sırada. "Müteşebbisi dünyaya açtık, her yerde varız." sözleri için baktığımızda ise Küresel Rekabet Endeksi'nde 61'inci sırada. Her yıl oyuncak gibi oynanan eğitim sisteminin kalite sıralamasında 99'uncu sırada; Katar, Malezya, Endonezya, İran ve Pakistan gibi ülkelerin gerisinde kaldık.
Şimdi bir de Hükûmetin o en çok sevdiği "demokrasi ve millî irade" nutuklarının karşılığına bakalım. Demokrasi Endeksi'nde Gambiya, Pakistan ve Nijerya'dan sonra 110'uncu sırada. Yolsuzluk Algısı Endeksi'nde 91'inci sıradayız yani devlet malı deniz, yemeyen domuz.
Değerli milletvekilleri, hemen her konuşmamızda adalet, hukuk, yargı bağımsızlığından söz ediyoruz. Tek adam rejiminin getirdiği baskıcı sistem hâkimlerin bağımsızca hareket etmesini engellemekte, karar verirken "Acaba saray ne der?" korkusu yaşatmaktadır. Daha önce de defalarca ifade ettiğimiz gibi, Hukukun Üstünlüğü Endeksi'nde yerimiz, 126 ülke arasında 109'uncu sırada. Basın Özgürlüğü Endeksi ise tam bir facia, 157'nci sıradayız. Daha iki gün önce ülkemizin 2 güzide araştırma gazetecisi Müyesser Yıldız ve İsmail Dükel saçma iddialarla gözaltına alındı. Her 2 gazeteciyi de yakından tanır ve severim. Her 2'si de sadece gazetecilik yapan gazetecilerdir; kimsenin yandaşı değillerdir, kalemlerini kimseye satmazlar. Üstelik Müyesser Yıldız FETÖ kumpaslarıyla da tutuklanmış bir cesur yürek, mücadele sembolüdür. Tutuklu gazeteciler sayısı bakımından nüfus oranına göre dünya 1'incisiyiz.
Değerli milletvekilleri, Covid-19 dünya ekonomisiyle birlikte Türk ekonomisine de büyük zarar verdi. Özellikle tarım sektörü büyük sıkıntılarla karşı karşıya kaldı. Önemli bir tarım ülkesi olan ülkemizde çiftçiler, girdi maliyetleri nedeniyle ürettiğinin karşılığını alamamaktan yakınmaktadır. Tarım sektörü istihdamda da günden güne azalmaktadır; TÜİK ve SGK verileri de bunları açıkça göstermektedir. Buna göre, Türkiye'de çiftçi sayısı son on iki yılda yüzde 48 azalmıştır. Tarım alanları ise yüzde 12,5 düşmüştür. Sebze bahçeleri alanı ise aynı dönemde yaklaşık yüzde 15 küçülmüştür. Son on sekiz yılda tarım sektöründe istihdam edilen kişi sayısıysa yüzde 44 azalmıştır. SGK verileri kayıtlı çiftçi sayısının her yıl giderek azaldığını ortaya koymaktadır. 2008'de 1 milyon 127 bin olan çiftçi sayısı, 2019'da 600 bine düşmüştür.
Değerli milletvekilleri, Sayın Genel Başkanımız Meral Akşener yaptığı yurt gezilerinde toplumun tüm kesimleriyle sıkıntılarını konuşmuş, dinlemiş ve grup toplantılarımızda dile getirmiştir. Edirne'nin Keşan ilçesinde buğday ve ayçiçeği eken çiftçi kuraklık nedeniyle buğday üretiminde ürün kaybı yaşayacağını söylemiş ve Trakya çiftçisini kötü günler beklediğini ifade etmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyursunlar efendim.
FERİDUN BAHŞİ (Devamla) - Antalya'daki seracılığın veya narenciye üreticisinin durumu da yine içler acısıdır. Özellikle mayıs ayı içerisinde yaşanan çöl sıcakları sebebiyle ortaya çıkan ürün kaybının da tahammül sınırlarını çok aştığı ortadadır. Bu feryatlara iktidar mutlaka çözüm bulmalı, kulaklarını tıkamamalıdır.
Bu sorunların bir an önce çözüme kavuşturulması ve tarımda Türkiye'nin hak ettiği yere gelebilmesi temennisiyle Gazi Meclisi ve yüce Türk milletini saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)