| Konu: | Rekabetin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 98 |
| Tarih: | 11.06.2020 |
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, Divan, değerli milletvekilleri; 3'üncü madde üzerinde çok konuşuldu, duruldu; gerçekten bu yasa önerisinin ana maddelerinden biri. Komisyonda da bu madde üzerinde çok durduk.
Avrupa Birliği gerekçede oldukça geniş bir yer aldı. O nedenle, Kopenhag Kriterleri ve Avrupa Birliği yer aldığı için, hatırlatma niteliğinde, 4 sütun söz konusu: Hukuk devleti, demokrasi, insan hakları ve piyasa ekonomisi. Buradaki sorunumuz, ölçü olarak, acaba bunların asgari standartlarını yansıtıyor mu? 4'üncü sütunda, bizim bu yasa önerisi... Piyasa ekonomisiyle ilgili olarak 2 ana direk söz konusu, kurumsal anlamda. Birincisi Rekabet Kurulu, ikincisi ise Kamu İhale Kurumu. Bu iki kurumun bağımsız idari otorite olarak yapılanması gerekiyor, piyasa ekonomisinden söz edebilmek için ama ne Rekabet Kurulu ne de Kamu İhale Kurumu bu bağımsız idari otorite yani özerk ve uzman birimler statüsünde değil çünkü bunların atanması, işleyişi, görev ve yetkileri için Avrupa Birliği hukukunda asgari ortak ilkeler var, bunları karşılamıyor.
Burada söz konusu olan düzenleme, denetleme ve yaptırım zincirinde, esasen düzenleme aşamasında, şu anda yaptığımız gibi yasama organı var. 2'nci aşama olan denetim ve piyasanın düzenlenmesini ise bizzat Rekabet Kurulu yapıyor fakat 3'üncü aşama olan yaptırım aşaması Kuruldan çok, bağımsız idari otoriteden çok -öyle olduğunu varsayalım- yargıya ait. İşte burada 3'üncü maddede öyle bir sorunla karşı karşıya bulunuyoruz ki aslında 3'üncü maddenin yeni yazım biçimiyle yansıttığı sorun, yargısal denetimle de aşılması güç bir sorun çünkü burada aslında 2'nci karar yetkisi veriliyor; o da yapısal karar yetkisi, davranışsal karardan sonra yapısal karar yetkisi. Davranışsal karar yetkisi anlaşılabilir, giderilmesi ve kaçınılması gereken hususlara ilişkin karar fakat davranışsal karar yetkisinden yapısal karara geçiş konusu son derece muğlak ve bunun için öngörülen kavramlar, 4, 6 ve 7'nci maddeler, gönderme yapılan maddelerde kullanılan ölçütler aslında sadece bir idari kurulun değil bir yargı otoritesinin bile, bir yargı mercisinin bile üstesinden gelmesi zor olan kavramlar.
Bu açıdan -tabii ki maddeyi yeniden okuyacak değilim ama- şöyle bir zorlaştırma söz konusu: Karar 2 aşamalı hâle getirildiği gibi 4, 6 ve 7'nci maddelerin ihlali kümülatif ihlal koşuluna bağlı olduğu hâlde şu anda, yürürlükteki metinde, şimdi "veya" biçiminde, bu maddelerden herhangi biri ihlal edilirse bu durumda yapısal yaptırımla karşılaşabilecek.
Şimdi, bu çerçevede, ilgili maddelerde yer alan kavramlara baktığımız zaman "Bunları, hukuk düzeni açısından nasıl değerlendiririz?" sorusunu sormamız gerekiyor çünkü gerçekten bu kavramlar son derece karmaşık, muğlak ve belirsiz kavramlar.
"Acaba, Anayasa'ya göre bunların durumu nedir?" dediğimiz zaman, Anayasa'da karşımıza çıkan başlıca maddeler, 35'inci madde -çok değinildi- mülkiyet güvencesi olan madde; 48'inci madde -değinildi- piyasa ekonomisi, çalışma özgürlüğü; bir de 167'nci madde.
Şimdi, bu maddelerde yer alan ölçütler ile bu kanunun ilgili maddelerinde yer alan ölçütler örtüşmüyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyursunlar Sayın Kaboğlu.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) - Çok farklı kavramlar söz konusu ama bu 3 maddede kullanılan ölçütler ile kanunda kullanılan ölçütler örtüşmediği gibi, Anayasa madde 13'e de açıkça aykırı çünkü madde 13'te sadece sınırlanabilir özgürlükler ve ölçülü olmalı, mutlaka yargı kararıyla olmalı.
Oysa, şimdi, siz mülkiyet hakkından yoksun kılıyorsunuz ve böyle bir, idareye bağımlı bir birim yoluyla bunu yapıyorsunuz. Bu şekilde bir yazım, yargı organına bile verilmesi zor bir yetki olduğu hâlde... 35'inci madde "Kamu yararı, toplum yararı." diyor, 48'inci madde "Millî ekonominin gerekleri, sosyal amaçlar, güvenlik ve kararlılık." diyor ve devam ediyor 167'de benzer kavramlarla ama burada bu düzenlemeye baktığımız zaman, 3'üncü maddeye yapılan ekleme...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) - Sayın Başkan toparlayayım.
BAŞKAN - Buyurun.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) - Büyük bir boşluk var. Büyük boşluk olmasının nedeni -Komisyonda da tartıştık- İç Tüzük 38 gereklerinin yerine getirilmemesinden kaynaklanıyor. Anayasa yok bu teklifte, Avrupa Birliği var ama Avrupa Birliğinin Kopenhag Kriterleri adını verdiğimiz kriterlerle tamamen yabancılaşmış bir durum söz konusu. "Bu nadiren uygulanabilecek bir yaptırım." dendi ama böyle bir kavram yok, böyle bir güvence yok. Tabii, Rekabet Kurulu üyelerini tenzih ediyorum ama burada söz konusu olan, Avrupa Birliğinin hiçbir devletinde rastlamadığımız devlet yetkilerinin, yürütme yetkilerinin 1 kişide toplanması. Bu, sadece bize özgüdür ve Tanzimat öncesi döneme ilişkindir. Bunu düzeltmediğimiz sürece, zannediyorum bu konuları buralarda çok daha konuşacağız.
Teşekkür ederim hepinize. (CHP sıralarından alkışlar)