GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2013 YILI MERKEZÎ YÖNETİM BÜTÇESİ VE 2011 YILI MERKEZÎ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI
Yasama Yılı:3
Birleşim:43
Tarih:17.12.2012

AK PARTİ GRUBU ADINA CENGİZ YAVİLİOĞLU (Erzurum) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Benim anlatacağım husus, özelleştirmeler. Tabii, özelleştirmeler söz konusu olunca da her bir taraftan, her bir iklimden ayrı ayrı hem kabuller hem eleştiriler oluyor. Ama dünyadaki biçimiyle özelleştirmelerin ortak gerekçeleri var. Bunlardan bir tanesi, özelleştirilecek şirketlerin zayıf finansal performansları, aşırı istihdamlarının olması, oldukça merkezîleşmiş ve politize olmuş organizasyonlar olması, sübvansiyonlara ve tek yanlı transferlere bağımlılıkların yüksek olması. Türkiye'de de benzer durum söz konusu. Şöyle ki: Türkiye'de 1986-2012 yılları arasında özelleştirme programındaki şirketlerden elde edilen toplam kâr 4,5 milyar dolar civarında. Fakat yine, bu kapsamdaki şirketlerin zararları, finansman ihtiyaçları 14 milyar doların üzerinde. Bu şirketler, elde etmiş oldukları kârlardan 3 kat daha fazla -yaklaşık olarak- zarar etmişler veya finansmana ihtiyaç duymuşlar. Ekonomik sonuçları itibarıyla bu şirketlerin 1986-2010 yılları arasında sadece 65 şirket aracılığıyla yapılan yatırım tutarı 12,4 milyar dolar civarında. Yani bu şekliyle, bu yönüyle, yatırım performansı yönüyle performans oldukça yüksek. Yine, bu şirketlerden 45 tanesinin 31 adedinde üretim kapasitesinde artış söz konusu olmuş. Bu şirketlerin yüzde 80'inde net kâr elde edildiği görülmüş. Yine, bu şirketler aracılığıyla Türkiye'ye 1986-2011 yılları arasında yaklaşık 10,7 milyar dolarlık bir kaynak girişi olmuş.

Peki, bu şirketlerden elde edilen gelir ne kadar? Yaklaşık -yan gelirlerle birlikte- 52 milyar dolarlık bir gelir. Bunun yüzde 79'u bizim dönemimizde elde edilmiş ve bu gelirlerin yaklaşık yüzde 63,8'i hazineye, yine bu gelirlerin yüzde 19,8'i şirketlerin ihtiyaçları için aktarılmış.

Ben şirketlerle ilgili iş kaybı tazminatı ödemesinden bahsedecektim ama bundan çok fazla bahsetmek de istemiyorum. Çünkü sosyal amaçlı yapılan çalışmalardan çok fazla bahsedilmiyor. Hâlbuki iş kaybı tazminatı, 4/C kapsamında alınan kişilerin -31 bin kişi, yaklaşık bunların 7 bini bizim dönem öncesinde işten çıkarılanlar- ilave emeklilik ikramiyesi oldukça yüksek. Sosyal destek projeleri var, bunlar aracılığıyla yaklaşık 30 bin civarında insana iş imkânı sağlandı. Nakle tabi personele yine diğer kapsamlardan farklı olarak yaklaşık 28 bin kişiye ilave kaynak verildi.

Bunları bir kenara koyuyorum ama Sayın Oyan'ın burada söylemiş olduğu bir husus biraz ağır oldu. O da bizim dönemimizde yapılan özelleştirmelerle ilgili olarak birtakım yolsuzlukların olduğuna, bize yakın olan insanlara peşkeş çekildiğine dair bir konuşmaydı. Buna üzüldüm doğrusu. Bu bir şeyi de bana hatırlattı. O da 10 Haziran 1997 yılında Genelkurmay Başkanlığının vermiş olduğu brifingde özelleştirmelerle ilgili bir başlık vardı. O başlıkta da aynen şöyle diyordu: "Özelleştirme kapsamında yapılan ihalelerde irticai kesim yanlısı şirketlere öncelik verildiği ve bu şirketlerin, başta enerji olmak üzere, stratejik önemi haiz sektörlerdeki ihalelere ilgi duyduğu ve birleşerek güç oluşturmaya yönelik çalıştıkları hususu açık kaynaklarda yer almıştır." Bu brifingde hem ekonomistlere hem yargı mensuplarına hem medya mensuplarına önemli bir gerekçe oluşturarak önemli bir şey söylenmişti. Ben baktım, bu döneme ilişkin neler yapmış Refahyol Hükûmeti? Yaklaşık 15 tane şirket ve işletme özelleştirilmiş. Şöyle göze çarpar, bildiğim, tanıdığım -bu camia içerisindeyim- irticacı denilecek hiçbir şirket yok ama İş Bankası var. Başka ne var? Çağlar var, Dinç Bilgin var. Verilen şirketler; Etibank var, Soda Sanayii var, limanlar var fakat bunlar içerisinde irticacı diyebileceğimiz herhangi birisi yok. Ama, bu söylem, bu görüş, bu düşünce maalesef darbe gerekçesi oldu. Kısıtlayıcı, sınırlandırıcı, düzenleyici ve bir şekliyle de yok edici bir anlayış. Bu anlayış oldukça tehlikelidir değerli arkadaşlar. Her kim söylerse söylesin, özelleştirmeler bir devlet politikasıdır, bir hükûmet politikası değildir. 80 sonrasında hükûmet olan her bir parti bu programı, bu projeyi yürütmüştür.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından  kapatıldı)

CENGİZ YAVİLİOĞLU (Devamla) - Hatta daha da ilgincini söyleyeyim: Bazı şirketler, bazı işletmeler bazı dönemlerde kapatılmıştır. Bu, bizim dönemimizde değildir. Eğer sahiplenilecekse geçmişle birlikte sahiplenilmelidir, eleştirilecekse hem geçmiş hem bugün birlikte eleştirilmelidir.

Bütçenin hayırlı uğurlu olmasını diliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Yavilioğlu.