GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Rekabetin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:98
Tarih:11.06.2020

SEMRA GÜZEL (Diyarbakır) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, görüşülen kanun teklifinin 9'uncu maddesi üzerine söz almış bulunmaktayım. Bu kanun teklifiyle Rekabet Kurumu, durumunu kötüye kullanan bir şirketi soruşturmadan geçirdikten sonra bu firmaya idari para cezası kesebilecek. Kurum üyelerinin tamamının Cumhurbaşkanı tarafından atandığı ve daha da önemlisi, görevlerinden her an ayrılabilecekleri bir rekabet otoritesinde böylesi bir yetkinin tanınması mali alanı düzenleme çabasıdır ve kabul edilebilecek bir yanı yoktur.

Sizin kendi otoriteniz etrafında biat kültürüyle şekillenen her politikanın sonucunda bu halk zulüm görmeye, daha da yoksullaşmaya başladı. Biz bunu en net olarak pandemi sürecinde gördük. Pandemi süreci başladığından beri ısrarla hiçbir kaygıya yer vermeyecek şekilde sürecin şeffaf, bilimsel veriler ışığında ve adaletli bir şekilde yürütülmesi gerektiğini dile getirdik. Başta Dünya Sağlık Örgütü olmak üzere dünyadaki ve Türkiye'deki pek çok sağlık örgütü virüsün henüz kesin bir tedavisinin bulunmadığını ve bundan sonraki süreçlerde de corona virüsü hayatımızın bir parçası olarak görmemiz gerektiğini ve buna göre tedbir alınması gerektiğini ifade etti. Fakat Sağlık Bakanlığı salgın sürecini şeffaf yürütmedi. Her akşam yeni bir vaka sayısı ve hayatını kaybedenlerin sayısını paylaşmak şeffaflık değildir. Bakanlık, Covid-19 ölümlerini Dünya Sağlık Örgütünün belirlediği kodlara göre raporlamamaktadır. U07.2 koduna uygun kaç hasta var bilmiyoruz, testlerin ne kadarının mükerrer test olduğunu bilmiyoruz.

Değerli milletvekilleri, bunları neden anlatıyoruz? Bu sürecin başarısızlığının nüveleri 1 Hazirandan sonra çok daha fazla ortaya çıktı. Türkiye'de "normalleşme" adı altında başlatılan süreç sonrası vaka sayılarında çok ciddi bir artış olduğu görülmektedir. İkinci bir dalga bütün dünyada havaların soğumasıyla beklenirken, Türkiye'de birinci dalganın pikini bölgede sözde normalleşmeden sonra gördük. Bugün başta bölge illeri olmak üzere birçok vaka artışı normalin çok çok üstünde. Cizre'de 60'ın üzerinde sokak karantinaya alınmış durumda, ilçe hastanelerine gelen hastalar yer olmaması dolayısıyla çevre illerdeki hastanelere yönlendiriliyor. Urfa'da daha iki gün önce 2 mezra, 2 mahalle ve 5 bina karantinaya alındı. Maskeye erişimi olmayan yurttaşlar virüse karşı korumasız bir şekilde dolaşıyor ve maskeler şu anda parayla satılıyor. Diyarbakır Halk Sağlığı Müdürlüğünün açıklamasına göre; kentte 24.495 kişi karantinaya alındı. Bir hafta önce kentte 900 olan vaka sayısı şu anda 1.500 dolaylarında. 1 Hazirana kadar Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesinde corona hastalarının bulunduğu 1 klinik varken şu anda 5 klinikte hasta yatmakta. Kentteki yatak kapasitesi dolu, hastalar evde izole edilmekte. Kaç gündür Diyarbakır Tabip Odası bas bas bağırıyor: "Diyarbakır'da birinci dalga pik yapmış durumda." diye, fakat yeterli tedbir alınmıyor ve virüs çok hızlı bir şekilde yayılıyor ama iktidar, bu süreçte bu gerçekliği hatırlatan Van, Mardin, Şanlıurfa Tabip Odası yöneticileri hakkında soruşturma başlatıyor; gerekçesi ise halk arasında korku ve panik yaratmak. Ortada bir korku ve panik durumu varsa bu da Hükûmetin salgını durduramama korkusudur. İktidar, hiçbir sağlık örgütünü bu sürece dâhil etmemekle, sadece merkezî politikalarla bu süreci yöneteceğini düşündü ama iktidar görmek istemese de vaka artışı hızında merkezî politikaların çok büyük bir etkisi var.

Değerli milletvekilleri, Diyarbakır'da kendisine de kayyum atanan kayyum, halka sahte dezenfektan dağıtmaktan, süslü arabalar üzerinde şarkı, türkü çalmaktan başka bir şey yapmadı. Bugün, bastırdığınız, sindirmeye çalıştığınız bölge illerinde vaka artış hızı almış başını gidiyor. Sürecin şeffaf yürütülmemesi, baskı ve tedbirlerin devam etmemesi, kayyumların halka ne maddi ne manevi hiçbir destek sunmaması, salgın tedbirlerinin yeterli alınmaması bu süreci tetiklemiştir. Sağlık örgütleri ve yerel yönetimlerle birebir temas hâlinde olmak, onları bu sürecin parçası hâline getirmek salgın sürecinde en önemli adımlardan biridir. Kahramanlık rolü oynamaktan bir an önce vazgeçilmeli ve normalleşme adımlarında artan coronavirüse dair çok daha ciddi tedbirler alınmalıdır. (HDP sıralarından alkışlar)