| Konu: | Rekabetin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 100 |
| Tarih: | 16.06.2020 |
TUMA ÇELİK (Mardin) - Sayın Divan, değerli milletvekilleri; biliyorsunuz, bu ülkede darbeci uygulamalarınızı ortaya koymak için dün bir demokrasi yürüyüşü başlattık. Sizin izlediğiniz televizyon kanalları pek göstermedi ama bütün dünya aslında darbeci yönetiminizin yüzünü bir kez daha gösterdi. Kenan Evren'in yaptığı ilk şey Parlamentoyu kapatmak ve seçilmişlerin idaresini elinden almaktı. Sizler de tam olarak bunu yapıyorsunuz, belediyelerimize kayyum atıyorsunuz. Sayın Leyla Güven'in, Musa Farisoğulları'nın, Enis Berberoğlu'nun milletvekilliğini düşürerek seçilmişlerin iradesini ellerinden alıyorsunuz. Bu irade gasbına karşı anayasal bir hak olan yürüyüş yapma hakkını engellemek için elinizden gelen her şeyi yapıyor, bütün kentlerin giriş çıkışlarını kapatıyorsunuz aynen 12 Eylülde yapıldığı gibi ama şunu unutmayın: Ne kadar hukuksuz da davransanız, birçok yerde önümüze engeller de koysanız biz yürüyüşümüzü yapmaya devam edeceğiz, yürüyüşümüzü engelleyemeyeceksiniz. Bizler yaptığınız bu antidemokratik, baskıcı, darbeci rejime "Dur." demek için hep birlikte yürüyoruz.
Değerli milletvekilleri, Türkiye'deki Hristiyan toplumları cumhuriyet tarihi boyunca hak gasplarıyla karşı karşıya kaldılar. Yine her dönemde, bu halklar, bu hak gasplarıyla, nefret söylemiyle birlikte karşılaştı. Biz Süryaniler de yüz yıllardır devam eden bu hak gasplarına, bu nefret söylemine muhatap oluyoruz. Düşünün, bu ülke yüz yıldır Süryanilerin hiçbir problemine el atmamıştır, hiçbir sorununa çözüm getirmeye çaba sarf etmemiştir. Bu ülkenin en eski halklarından biri olan Süryanilerin adı dile getirilmemiştir ve bu yaklaşım yüzünden de insanlarımız birçok noktada sorun yaşıyorlar.
Değerli arkadaşlar, altı ay önce Şırnak'ın Beytüşşebap ilçesinde "Mehri" dediğimiz Kovankaya köyünde bir aile kayboldu ve aradan altı ay geçmesine rağmen bu aileden hiçbir bilgi alınamadı. Kayboluşlarından üç ay sonra ailenin annesinin bedeni cansız bir şekilde oğlu tarafından bir dere kenarında bulundu, babadan ise hâlâ bir ses yok, hâlâ bir bilgi yok. Kaçırıldılar mı, öldürüldüler mi, kaybettirildiler mi hiç kimse bilmiyor. Devlet, hiçbir şekilde bu konuda bilgi aktarmıyor. Kim kaçırdı, kim kaybettirdi, kim öldürdü hiçbir bilgi yok; arama tarama çalışmaları hiçbir şekilde yapılmıyor. İşte, dün başlattığımız yürüyüşün bir sebebi de bu ailenin bulunmasıdır yani Türkiye'de yaşanan bütün sorunlara bir çözüm bulma umudunun büyütülmesidir.
Değerli milletvekilleri; bizler yaşadığımız tarihi iyi biliyoruz. Şu anda yürütülen politikaların aslında otuz kırk yıl önce yürütülen politikalardan pek farklı olmadığını da biliyoruz. Nasıl ki bu bahsettiğimiz ailenin kaybedilmiş olması gibi; yok olduğunun, bulunamadığının bilinmesi gibi bundan yirmi altı yıl önce Şırnak'ın diğer bir ilçesi olan İdil'de seçilmiş Belediye Başkanı Şükrü Tutuş katledildi; faili meçhul bir cinayete kurban gitti. İşte, bu başlattığımız yürüyüşler, bu faili meçhullerin sonlandırılması, faillerin bulunması içindir de.
Son olarak şunu söylemek istiyorum: Ben dün Edirne'de başlayan yürüyüşe katıldım çünkü biliyorum ki bu ülkede eşit yurttaşlığa, adalete, demokrasiye en çok muhtaç olanlardan biri de bizim gibi bugüne kadar hiçbir şekilde dikkate alınmayan, yok sayılan, inkâr edilen, faili meçhullere kurban edilen ve kaybettirilen insanlardır. Bu demokratik yürüyüşümüzü diğer aydınlarla, demokratlarla, ilericilerle birlikte, hep birlikte devam ettireceğiz.
Teşekkür ediyorum.