| Konu: | Rekabetin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 100 |
| Tarih: | 16.06.2020 |
SUZAN ŞAHİN (Hatay) - Sayın Başkan, değerli üyeler; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Türkiye, dünyanın en fazla narenciye ihraç eden 3'üncü ülkesidir ancak ne yazık ki üreticisinden ihracatçısına kadar herkes, doğru ve etkin politikalar yürütülmemesi nedeniyle çeşitli sorunlarla karşı karşıya kalmaktadır.
Türkiye'de tarımın ithalata bağımlı hâle getirilmesinden ve dövize bağlı sürekli zamlanan ilaç, gübre, mazot fiyatlarıyla kırılan üretici, özellikle narenciyede bir taban fiyatı olmamasıyla hayallerini, beklentilerini, borçlarını belirsiz bir geleceğe ertelemektedir çünkü birçok üründe uygulanan taban fiyat narenciyede yoktur. Zaten borç ekip haciz biçen üreticiler borçlarını ödeyemiyor, kısacası önünü göremiyor.
Sayın üyeler, Hatay Türkiye'nin turunçgiller üretiminin yüzde 21'ini Erzin, Dörtyol, Samandağ, Payas, Arsuz ve Defne ilçeleriyle sağlamaktadır. Son iki yıldır yağan şiddetli dolu nedeniyle Erzin'de 40 bin dönümlük, Dörtyol'da 10 bin dönümlük alandaki narenciye zarar gördü. Narenciyenin yüzde 100 hasar gördüğü alan ise 20 bin dönüm.
Son haftalarda ise Afrika'dan gelen çöl sıcaklarıyla hava sıcaklığının mayıs ayı ortalamasının çok üzerine çıkması sonrası, aralarında Hatay'ın da bulunduğu 46 ilimizde narenciye başta olmak üzere birçok ürün zarar görmüştür. Zarar gören narenciye üreticisi yüzde 60 ile 90 arasında rekolte kaybı yaşamıştır. Tek geçim kaynağı narenciye olan Erzin'de genç ağaçların neredeyse tamamı, Dörtyol'da ise ağaçların yarısı çöl sıcaklarıyla çok büyük hasara uğramıştır. İlk belirlemeye göre erkenci narenciye gruplarından ortalama yüzde 80, geççilerde yüzde 50 hasar meydana gelmiştir. Borç batağında olan ve başka hiçbir geçim kaynağı olmayan Erzin çiftçisi, en az bir yıl üretim yapamayacak durumdadır. Turizm yok, sanayi yok; tek geçim kaynağı narenciye olan Erzinli ne yiyip ne içecek?
Girdi maliyetlerinin her geçen gün arttığı bir dönemde doğal afetler yerli tarımı iflasa sürüklemektedir. Kışın sel ve don, yazın da aşırı sıcak etkisiyle telef olan ürünler çiftçiyi perişan etti. Bu insanlar nasıl geçinecek, borçlarını nasıl ödeyecekler? Bu soruna Hükûmet eliyle acil çözüm üretilmesi gerekmektedir. Ayrıca tarım sigortası sıcak havadan kaynaklı zararı afet olarak kabul etmediğinden çiftçi mağdur durumda kalmıştır.
AKP Hükûmeti üreticiye faizle kredi dayatarak borcunu artırmak yerine pandemi döneminde zor şartlarda tarlasını, bahçesini eken çiftçiye acil olarak gübre, su ve ilaç desteği sağlamalıdır. Bütün ülkeler coronavirüs nedeniyle tarımsal üretimde aksama olmaması için çiftçilerine destek olacak paketler açıklarken ne yazık ki Türkiye çiftçisi salgın öncesinde olduğu gibi sonrasında da mağdur edilmiştir.
Doğal afetler ve salgın döneminde yardım alamayan çiftçilerimiz, ürün ve gelir kaybını telafi edebilecek tarım sigortasından da yararlanamıyor. Çiftçi Kayıt Sistemi'ne kayıtlı olup olmadığına bakılması, primlerin yüksekliği, çiftçilerimizin ürünlerini sigortalatmasının önünde en önemli engelleri oluşturmaktadır.
TARSİM 2019 yılı verilerine göre, ekim alanlarının sadece yüzde 13'ü sigortalı görünmektedir, yüzde 87'lik alana sahip çiftçi sigorta yaptıramamış. Kanunda çiftçilerin kooperatif üyesi olma zorunluluğu, en az yüzde 40 ve üzeri zarar görenleri kapsaması, hazine arazileri ve miras arazileri birçok çiftçiyi kapsam dışında bırakarak eşitsiz bir durum yaratmaktadır. Bu nedenle, çiftçilerin doğal afetlerden dolayı yaşadığı zararların tamamının karşılanması ve tarımsal sigortanın kapsamının genişletilmesi gerekmektedir. Bu yılı da kapsayacak düzenlemeler yapılmalıdır.
Değerli üyeler, ülkemizde, yıllar boyu, yerli yersiz kalemlere hoyratça harcama yapılırken üretimin belkemiği olan tarıma Anayasa'mızın emrettiği devlet desteği dahi verilmiyor. Tarıma destek olmak amacıyla 2006 yılında çıkarılan kanunla, devlet gayrisafi millî hasılanın en az yüzde 1'ini tarıma vermek zorundadır. Ancak AKP hükûmetleri, maalesef, 2007'den bu yana çiftçiye hiçbir zaman yüzde 1 destek vermedi. AKP'nin bugüne kadar ödemediği ve devleti çiftçiye borçlandırdığı tutarı ise 170 milyar lira. Bu borç ödense çiftçinin piyasalara olan 130 milyar lira borcu kapanacak, geri kalanı çiftçinin cebine kalacak, tarımı geliştirmeye harcayacak. Ama nerede! Kim bilir, çiftçinin hakkı olan paralar hangi yandaşa peşkeş çekildi. (CHP sıralarından alkışlar)
Kendi yerli çiftçisine üvey evlat muamelesi yapan AKP Hükûmetine tekrar soruyorum: Hükûmet çiftçiye olan borcunu ne zaman ödeyecek?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Toparlayın.
SUZAN ŞAHİN (Devamla) - Sayın üyeler, narenciye üreticilerinin zararlarının tamamı afet kapsamında karşılanmalı, üretimin önü açılmalıdır. Çiftçinin talepleri açık ve nettir. Tarımsal ürünlerin, canlı cansız üretim araçları ve tesisleri dâhil tüm tarımsal varlığın toplam parasal değerinin belirlendiği miktar yüzde 40'tan en az yüzde 10'a düşürülmelidir. Tarım sigortalarının kapsamına aşırı sıcak, etkili su kaybına bağlı meyve dökümü durumu eklenmeli, Çiftçi Kayıt Sistemine kayıtlı olma şartı kaldırılmalıdır. Sigorta şartları her çiftçinin ulaşabileceği hâle getirilmelidir. Çiftçinin borçları faizsiz en az iki yıl ertelenmeli, çiftçi ilk yıl zararı kapatmak için kendine, ikinci yıl geliriyle kredi borçlarını ödemek üzere çalışmalı, yerli üretimin önü açılmalıdır. İhracat pazarlarının korunması için gerekli tedbirler derhâl alınmalı, çiftçinin ithal ürünlerle rekabet edebileceği şartlar sağlanmalıdır.
AKP Hükûmetini sözde değil, özde millî politikalar üretmeye, yerli tarım ve çiftçiye sahip çıkmaya davet ediyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SUZAN ŞAHİN (Devamla) - Selamlıyorum.
Ulu Önder Atatürk'ün "Köylü milletin efendisidir." sözün hatırlatıyor, yüzünüzü yerli üretime dönün diyoruz.
Teşekkür ediyorum.(CHP sıralarından alkışlar)