GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Kanunlarda ve 399 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:101
Tarih:17.06.2020

İYİ PARTİ GRUBU ADINA İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa) - Sayın Başkan, Parlamentomuzun kıymetli mensupları; Erzurum Milletvekili Sayın İbrahim Aydemir ve Manisa Milletvekili Sayın Uğur Aydemir ile 63 milletvekilinin birlikte hazırladıkları 217 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin birinci bölümüyle ilgili, partimizin görüşlerini dile getirmek üzere huzurlarınızda bulunuyoruz.

Öncelikle, yine rutin olarak -çünkü gelişi rutin olduğu için sözlerimize de değerlendirmemize de buradan başlamamız gerekir- torba kanun sürecinden kısaca bahsetmek istiyoruz. Bu kanunların, bildiğimiz gibi, bir bütünlüğü yok; 1'inci maddesi, 3'üncü maddesi, 7'nci maddesi ve 13'üncü maddesi çok farklı alanlardan. Dolayısıyla, maalesef partili Cumhurbaşkanlığı sistemi kendi yasama sürecini oluşturmadan bitecek gibi duruyor. Bu teklif Komisyona geldiğinde 18 maddeydi, toplam maddelerin yarısı kadar da Komisyonda eklenerek 27 madde olarak çıktı yani yarısının Komisyonda eklenmesi de artık nasıl bir yasama sürecinde olduğumuzun gerçekten iyi bir göstergesi.

Çok değerli milletvekili arkadaşlarım, temel olarak şuna dikkatimizi çekmek istiyorum: Strateji olmayınca buna bağlı plan ve programlar da yok. Tabii hiç mi yok? Var, elbette ki var ama bunlar bu plan ve programlar olsun diye var. Mesela, partili Cumhurbaşkanlığı sisteminin uygulamaya geçmesinden itibaren sadece Hazine ve Maliye Bakanlığı -Sayın Albayrak- ortalama bir buçuk ayda bir istikrar programı ve paketi yayınlamış, ilan etmiş ama bu paketler herhâlde naylon çıktı, çabuk patlıyor, gerçekten hepsi de patladı. Bir program yok ki hedefleriyle beraber, sonuçlarıyla beraber değerlendirilsin. Bu, gerçekten, kamunun enerjisinin ciddi zayiatı, esas enerji zayiatı burada, yoksa buralarda kanunlar yapılıyor, geçiyor. Mesela, bu paketteki 3'üncü madde gibi... Bu pakette bizim lehinde olduğumuz maddeler var ve lehinde olduğumuz maddelerin lehinde oy kullandık her dönemde olduğu gibi. Milletimiz için uygun bulduğumuz maddelerin lehinde olduk. Bu pakette de lehinde olduğumuz maddeler var ama mesela, bu strateji ve buna bağlı bir plan olmadığı için 3'üncü madde, yurt dışındaki vatandaşlarımız için yapılan düzenleme, sosyal güvenlik için yapılan düzenleme; daha bir yıl olmadı bu konuda bir düzenleme oldu ama istikrarlı bir yasama süreci olmadığı için, sağlıklı olmadığı için ve Parlamentoda yasama süreci işlevsel olmadığı için yine geldi, muhtemelen bir müddet sonra yine gelir. Aynen Maden Kanunu gibi üç ayda, beş ayda aynı konuları tekrar tekrar ele alıyoruz.

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlar, Parlamentomuzun kıymetli mensupları; bu 27 maddelik torba kanunun bazı maddelerinin lehinde, bazı maddelerinin aleyhinde oy verdik. Burada özellikle aleyhinde oy verdiğimiz maddeler üzerinde değerlendirmeler yapmak istiyoruz, bunlardan bir tanesi de 1'inci madde, Vakıfbankın Kamu İhale Kanunu'nun dışına çıkarılması. Geçenlerde Toprak Mahsulleri Ofisi Kamu İhale Kanunu'nun dışına çıkarıldı. Dedik ki: Nedir çıkarılma sebebi Toprak Mahsulleri Ofisinin? Bakan Yardımcısının beyanatı "Bazı acil durumlarda ihale dosyası oluştururken fiyatların yükseldiği."ydi ama biz şunu anlamadık: Buğdayda, mercimekte, nohutta nasıl bir aciliyet kesbediyor? Ama burada da Kamu İhale Kanunu'nun 190 defa değiştirildiği bir süreç içerisinde yaşıyoruz.

Çok değerli arkadaşlar, bakın, Kamu İhale Kanunu'nun 3'üncü maddesi temel olarak istisnaları düzenliyor. 2002'den itibaren yaptığımız düzenlemelerde alfabe sırası bitmiş yani plakanın bittiği gibi. Şimdi, yeni bir dizin yarattık ama bugün, özellikle partili Cumhurbaşkanlığı sisteminden sonra yürütme denetimin dışına çıkmakta ve kuralların dışına çıkma, taşma konusunda ısrarla düzenleme yapmaktadır, aynı Varlık Fonu gibi. Ne kamu denetimine tabi ne özel hukuka tabi ne kamu hukukuna tabi, dünyada eşi benzeri görülmedik bir süreç.

Burada, 3'üncü maddede yurt dışındaki vatandaşlarımız için bir düzenleme yapılıyor. Bu düzenlemenin yurt dışındaki vatandaşlarımızın mağdur olmamasını gerektirecek bir vaziyet içerisinde yapılması gerektiğini ve bu düzenlemelerin, bu maddeyle ilgili geçen yapılan düzenleme ve değerlendirmelerin bir yıl olmadan tekrar gündeme alınmasında, tekrar ele alınmasında ciddi bir mağduriyeti ortaya çıkarması ihtimalini dile getirdik. Ama bu konularda, özellikle sosyal güvenlik konusunda, yurt dışındaki vatandaşlarımızın lehine olan süreçlerin hep yanında olduk.

4'üncü madde borçlanmayla alakalı, borç yetkisi istiyor; borçlanmadaki yüzde 3'lük oranın yüzde 5'e çıkarılmasıyla alakalı.

Saygıdeğer milletvekilleri, tabii ki kamu borcu veya kamu için borçlanma bir gelir yöntemidir, bunda şeksiz ve şüphesiz itiraz edecek bir şey yok. Ayrı bir şey söylemek lazım; pandemi dönemlerinde borç normal ve yoğunlukla kullanılması gereken bir gelir kaynağı olarak da kabul edilir, burada da bir sıkıntı yok. Ancak son dönemlerde Maliye-Hazine ilişkileri, Hazine-Merkez Bankası ilişkileri, Maliye-Hazine-Merkez Bankası ve bankaların ilişkileri, artık, Parlamento mensupları olarak bizler, akademik dünya ve ilgililer tarafından takip edilemeyecek duruma geldi. Örtülü götürülüyor; ilişkiler, uygulamalar örtülü götürülüyor. Özellikle veriler çok geç açıklanıyor, geçen yıla ait henüz açıklanmayan birçok konuda veri var. Hâlbuki, Türkiye'nin istatistik geleneği, kurumları ve veri geleneği çok güçlüydü. Türkiye, istatistik konusunda ve veri konusunda çok başarılı bir ülkeydi, ciddi bir birikimi vardı ama bugün, bir veri anarşizmi var, bizzat da yürütme ve kamu tarafından kurgulanan bir veri anarşizmi var. Artık, bu veri anarşizmi üzücü olmayı geçti, komiklik çizgisini takındı, istihdamdaki gibi; yani nüfus artıyor, çalışma çağındaki nüfus artıyor, iş gücü artıyor ama işsizlik azalıyor gibi; yani bir yolda hızla yürüyorsunuz ama siz yürüdükçe yol uzuyormuş gibi; bunlar, bir devletin -hangi devlet olursa olsun- prestijini birinci derecede sarsan gelişmelerdir. Dünya -ciddi ülkeler- ülkelerin prestijini ve itibarını bunun üzerinden ölçer. Eğer Türkiye İstatistik Kurumunun veya verilerin güvenilirliğini uluslararası kuruluşlar ve akademik dünya tartışıyorsa bu, Türkiye'nin güvenilirliği tartışılıyor demektir ve bugün tartışılıyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, toparlayın Sayın Tatlıoğlu.

İSMAİL TATLIOĞLU (Devamla) - O nedenle, buradan hareketle, borçlanma konusunda, Maliye-Hazine ilişkileri ve sosyal güvenlik konusunda verilerin sağlıklı ve hızla yerini bulması gerekiyor.

Şunu da ifade etmek istiyorum: Evet, biz de pandemi döneminde borçlanmanın kullanılmasından yanayız ama bu, bir bütüncül program içerisinde kullanılmalı. Ne kadar kullanılacağı, nasıl bir geri ödeme yapılacağı, bunlar kamuoyuna çok iyi ilan edilmeli; aksi takdirde, başka sorunlar olur.

Bakın, bir konuyu da pandemiden bağımsız olarak söyleyeyim. Partili Cumhurbaşkanlığından itibaren kamu borç yükü millî gelir bazında yüzde 5 artmış. Bu, pandemiden bağımsız bir gelişme. Bizim dış finansmanımızda sorun var, iç finansman konusunda ciddi bir sorun büyüklüğü var.

Hepinizi saygıyla selamlarım. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)