| Konu: | Bazı Kanunlarda ve 399 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 101 |
| Tarih: | 17.06.2020 |
YASİN ÖZTÜRK (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AK PARTİ'si, ekonomiyi batırıp yedek akçeyi de harcadığı için, Covid-19 canavarına teslim ettiği ülkemin vatandaşlarının kendi kendilerini korumasını bekliyor. Vatandaşlar kendi sağlıkları konusunda sorumsuz davranabilirler ancak devleti yöneten kişilerin anayasal görevi gereği tedbir alması ve bu tedbirlere uyulması konusunda zorlayıcı olması gerekmektedir. İnsanların canı söz konusu olduğunda ne tedbirler vatandaşın tercihine bırakılır ne de bir salgın karşısında vatandaş sahipsiz bırakılır.
Covid-19 salgını yetmezmiş gibi, deprem ve sel felaketlerini de bir arada yaşayan güzel ülkemin vatandaşlarını geçmiş olsun dileklerimle selamlıyorum.
AK PARTİ'sinin geleneksel çorba torba yöntemiyle sürekli önümüze getirdiği kanun tekliflerinin bir örneği Bazı Kanunlarda ve 399 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 1'inci maddesi üzerine İYİ PARTİ Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Kanun teklifinin 1'inci maddesi, Vakıflar Bankası Türk Anonim Ortaklığının gayrimenkul yatırım ortaklarının da Kamu İhale Kanunu'nda bankaya sağlanan istisnalardan yararlanmasını düzenliyor. AK PARTİ'si iktidarlarında delik deşik olan Kamu İhale Kanunu'nda sağlanan istisnalardan muaf tutulmayan kamu kurum ve kuruluşu neredeyse kalmamıştır. Şeffaflık, eşitlik ve rekabetin sağlanması amacıyla getirilen kanun, tüm bunların tersini tesis etmeye hizmet eder hâle gelmiştir. Sağlanan bu muafiyetler sayesinde makro ölçekte tam rekabeti bozucu sonuçlar doğurması kaçınılmazdır.
Kamu ihaleleri, birçok yönden hükûmetler için kritik bir öneme sahip faaliyetlerden sayılırlar. Kamu alımları, kamu ve özel kesimlerin ilişkide bulunduğu en önemli alandır. Bu da hem kamu görevlilerinin hem de özel kesimin kamu fonlarını kişisel çıkarlar için kullanmalarına yol açabilir. Dolayısıyla hem ortadaki pastanın büyüklüğü hem de kişisel çıkarların söz konusu olduğu bir çerçeve içine oturan kamu alımları, hükûmetler açısından ciddi bir risk alanı oluştururlar. Kamu alımları, her şeyden önce rekabet ve bunu sağlayacak olan saydamlığı içermelidir. Bunun anlamı, ihaleye katılanların hepsini kapsayacak şekilde açık ve net kurallar konulmasıdır. Zorunlu hâllerde istisna getirilmesi gerekiyorsa istisna kuralları ve uygulamaları da açık olmalıdır. Kamu alımları için rekabeti sağlayacak saydamlık gerekli şart olmakla beraber, yeterli değildir. Bu konuda yapılan çalışmalar kamu alımları için harcanan kaynakların iyi yönetilmesi gerektiğine, dolayısıyla bu işle uğraşan kurumsal yapıların ve kamu görevlilerinin mesleki yeterliliklerinin tam olması gerektiğine işaret etmektedir. Bu açıdan, kamu alımları işi basit bir idari işlem olarak değil kurumun stratejik bir fonksiyonu olarak görülmelidir. Peki, eşitlik, şeffaflık ve rekabeti sağlamaktan tamamen uzak istisna usulünün AK PARTİ'si iktidarında tercih edilmesinin sebebinin ne olması gerekir? Cevabın özeti şudur: Siyasi rant, popülist rant ve bürokratik rant. Siyasi rant, siyasi iktidarı elinde tutan grupların bu iktidar gücünü kullanarak, kendileri de dâhil olmak üzere, kendilerini destekleyen çıkar gruplarına yaptıklarına; popülist rant, daha geniş kitlelere oy karşılığı iktidara gelinmesi ve/veya iktidarda kalınması koşuluyla kaynak aktarılması durumuna işaret eder. Bürokratik rant ise bürokrasinin elinde tuttuğu yetkileri kendi yararına kullanmak suretiyle durumunu koruması ve iyileştirmesi ve bu yolla maddi ve manevi çıkar sağlaması durumunu ifade eder. Bazı durumlarda bu 3 rant grubu çatışır gibi görünse de çoğu kez birbiriyle iş birliğine yatkın durumları tercih ederler. İşte ihale mevzuatı bu rant gruplarından özellikle siyasi ve bürokratik rantın en fazla söz konusu olduğu alan olarak dikkati çekmektedir. Zira siyasetçi için ihale dağıtımı yandaş bir sermaye birikimi ve bu yolla iktidarın temellerinin güçlendirilmesi açısından önemli bir araçtır. Kamu kurum ve kuruluşlarının Kamu İhale Kanunu kapsamı dışına çıkartılmasının bir diğer adı da fotoğrafı eksik ihaledir. İşte, şimdi yapılmaya çalışılan bu düzenlemeyle Vakıfbankın gayrimenkul yatırım ortaklığının yapacağı ihalelerin de adresi belli olacak, ihalede sadece fotoğraf eksik kalacaktır.
Değerli milletvekilleri, söz Vakıfbanktan açılmışken, geçtiğimiz günlerde kamu bankalarının yönetim kurullarına atamalar yapıldı; bunlardan biri de Vakıfbank. Atama yapılan üyelerin neredeyse tamamı birçok kurumdan maaş alıyor; kimsenin ne maaşında ne kariyerinde gözümüz yok; hakkıyla kazanan, liyakatla görevini yapan herkese Allah daha çok versin. Atanan kişilerin ismi üzerinde durmayacağım ancak vatandaş salgın sürecinde işsizlikten kırılırken, kısa çalışma ödeneğinden bile seçilmiş firmalar yararlanırken "Biz bize yeteriz." deyip vatandaşa IBAN verince bu atamalar daha bir anlam kazanıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, toparlayın Sayın Öztürk.
YASİN ÖZTÜRK (Devamla) - İşte bu atamaların adı da "Liyakat, ehliyet, eğitim, deneyim bizim için önemli değil, biz bize yeteriz." ataması. Banka yönetim kuruluna ataması yapılan birincilik kürsüsüne defalarca çıkarak bayrağımızı dalgalandıran millî güreşçimize saygımız sonsuz. Kendisinin ismi göz önünde olduğu için, milletimizi zamanında tüm dünyada en iyi şekilde temsil ettiği için bizlerde hayal kırıklığı oluştu. Lakin buna benzer, ismi ön planda olmayan, sadece etiketi olan "Geçmiş dönemlerde AK PARTİ'sine hizmet etmiş." diye kaç kişi kurumlarımızdan üçer beşer maaş alıyor. Bizim içimizi tam olarak da karartan budur. Bu atamayla birlikte, Atatürk'ün "Ben, sporcunun zeki, çevik, aynı zamanda ahlaklısını severim." sözü ve Kurtdereli Mehmet Pehlivan'ın bir anısı aklıma geldi. Kurtdereli Mehmet Pehlivan'ın yurt dışında kazandığı bir başarı üzerine Atatürk kendisiyle önce tanışıyor, sonra da içine kendi maaşından kesilmek kaydıyla bin liralık bir çeki de koyduğu mektubu kendisine ulaştırıyor. Kurtdereli kısa bir süre sonra bankaya gidip çeki veriyor, bin liralık ödül kendisine ödeniyor ama Kurtdereli bankadan gitmiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
YASİN ÖZTÜRK (Devamla) - Başkanım, önemli, tamamlayayım lütfen.
BAŞKAN - Grup Başkan Vekillerine vermedim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Uzatmıyoruz.
YASİN ÖZTÜRK (Devamla) - Kıssayı ben tamamlayayım.
Niçin beklediğini soruyorlar kendisine, "Çeki vermenizi bekliyorum." diyor. "Parayı aldın, çek bizde kalacak, bu işlerin usulü böyle." diyor banka müdürü. Kurtdereli de "O hâlde alın bu bin lirayı, benim çekimi geri verin." diyor. Şaşıran banka müdürü "Neden?" diye sorunca verdiği cevap "Orada Mustafa Kemal'in resmi ve altında imzası vardır." diyor. Atatürk'ün kendi maaşından keserek uygun gördüğü ödülü, Atatürk'ün el yazısı ve imzası bulunan o çeki ömür boyu saklayabilmek için reddediyor. Umarım, kıssadan hisse almışsınızdır.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)