| Konu: | Bazı Kanunlarda ve 399 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 101 |
| Tarih: | 17.06.2020 |
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Görüşmekte olduğumuz teklifin 2'nci maddesi üzerine İYİ PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum. Öncelikle, 14 Haziran tarihinde Bingöl'de meydana gelen depremde canını kaybeden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, yaralananlara şifalar dilerim.
Bilindiği üzere, bu yıl 22 Ocakta Manisa, Akhisar ve Kırkağaç'ta, 24 Ocakta Elâzığ ve Malatya'da, 23 Şubatta Van Başkale'de deprem yaşandı. Deprem sonrası yaklaşık 31.500 konut/iş yeri tümüyle yıkıldı veya orta derecede hasar gördü. Meri kanunlara göre DASK yaptırmayanlar devletin sunduğu kredilerden faydalanamıyorlar, depremde zarar gören binaları için tazminat alamıyorlar. Yaşanan her depremden sonra 7269 sayılı Yasa'ya deprem bölgeleri eklenerek vatandaşın zararı telafi edilmektedir. Aslında meseleyi kökten çözüme kavuşturmak için devamlılık gerektiren uygulamalar yapılmalıdır. Mesele, zorunlu deprem sigortasının yaygınlığının istenen düzeye çıkarılamamış olmasıdır. İstisnasız tüm binalar sigorta kapsamına alınmalıdır. Zorunlu deprem sigortasının yaygınlaşması için neler yapılabilir? Buna odaklanmamız lazım.
Değerli milletvekilleri, devletin anayasal görevlerinden biri de sağlıklı, güvenli kentler oluşturmaktır. Bunun için, yapılan yapıların sağlam olması zorunludur. Öncelikle, depreme dayanıklı binalar yapmalıyız, sonra da tüm konutları depreme karşı sigortalandırmalıyız. Bu felsefeyi zedeleyen, hükûmetin, iki uygulaması bulunmaktadır: Birincisi, yıllar boyunca oy uğruna, rant uğruna defalarca imar affı çıkarılmış olmasıdır; bu, tıpkı vergi aflarına benzemektedir. Vergi aflarıyla, vergisini ödeyen cezalandırılmakta, vergisini ödemeyen ise ödüllendirilmektedir. Bunun son örneğinde 9 milyon 210 bin yapı için af çıkarıldı. Bunlar, bir nevi, devlet eliyle garantili mezarlardır, maalesef böyledir. Siz bu affı çıkardınız da ne oldu? Bu 9 milyon yapı sağlamlık mı kazandı? Bu imar barışıyla izin verilen yapıların bırakın deprem beklemesini kendi kendine ayakta durması bile mümkün değildir, bunun örnekleri vardır. En son, İstanbul Kartal'da, 6 Şubat 2019 tarihinde yaşanan bir olayla bina olduğu yerde çöktü; 21 vatandaşımız hayatını kaybetti, 14 vatandaşımız yaralandı. İmar affından kesinlikle vazgeçilmelidir.
İkincisi, vatandaş-devlet ilişkisi köle-sahip ilişkisinden çıkarılmalıdır. Vatandaş deprem durumundaki hakları neyse bunları bilmeli, bunlardan yararlanmalı ve bunlardan yararlanması için ağlaması sızlaması gerekmemelidir; bu tazminat, ulufe dağıtılır gibi dağıtılmamalıdır. Valilik, maliye kanalınca vatandaşlardan ödeme gücüne göre primler almalıdır; 5 lira verenden 5 lira, 10 lira verenden 10 lira, bin lira verenden bin lira; bunların eksiklerini devlet karşılamalıdır. Allah korusun, afet durumunda alacağı tazminat neyse onu alır ve sorun çözülür. Hükûmet vatandaşını kendine köle yapmaya uğraşmamalıdır.
Konuyu bilenlerin uyarılarına kulak tıkayan yönetim anlayışı artık terk edilmelidir. Biz biliyoruz ki son depremden sonra iki büyük fay hattı tetiklenmek üzeredir ve burada bir kırılma meydana gelecektir. Devlet böyle ıvır zıvır işlerle uğraşmak yerine buradaki vatandaşların problemlerine eğilmelidir, binalar güçlendirilmelidir ve deprem yönetmeliği için ne gerekiyorsa o yapılmalıdır.
Deprem Türkiye'nin bir gerçeğidir. Deprem öldürmez, denetimi yapılmamış, imar affıyla oturma izni verilmiş çürük binalar öldürür. Bilim adamlarının söylediği uyarılar dikkate alınmalıdır. İnşaat yapmayı seviyorsunuz, sağa sola, olur olmaz, rantabl olmayan yatırımlar yapıyorsunuz, milletin parasını çarçur ediyorsunuz. Deprem geliyor, depremin nerede olacağı belli, hiç olmazsa buralara gerekli tedbirler alınsın ki vatandaşın parası çarçur olmasın, vatandaşın hayatını, sağlığını koruyacak yatırımlara geçilsin.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)