| Konu: | Bazı Kanunlarda ve 399 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 101 |
| Tarih: | 17.06.2020 |
OYA ERSOY (İstanbul) - Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Bu yasa teklifinin tamamına dair çokça tartışacağız, daha da tartışacağız ancak bu madde, çok önemli bir madde. Bu 5'inci maddeyle, idarenin kamulaştırma işlemlerine karşı yurttaşların hak arama özgürlüğü ağır biçimde sınırlanıyor.
Bakın, idare gidecek, sermayenin çıkarı için halkın bağına bahçesine, tarlasına "Yok, yol geçireceğim, buraya mega proje yapacağım, kent dikeceğim..." vesaire halkın yaşadığı bu alanlara, geçimini sağladığı yerlere üç kuruşa el koyacak ve buna karşı hak arayışına giden, bunun için dava açan halka denecek ki: "Önce idarece ödenmiş kamulaştırma bedeli, davacı tarafından mahkeme veznesine yasal faiziyle beraber yatırılsın, ondan sonra davanız görülecek." Yani burada şimdiye kadar kentlerin talanına, doğanın yağmasına karşı mücadele eden halkın önüne polis barikatını, jandarma barikatını, TOMA'sını, panzerini çıkarın... Şimdi bu düzenlemeyle dava açma hakkını da engelliyorsunuz. Bu düzenlemeyle birlikte bence o Kanal İstanbul Projesi'ni bir daha konuşalım, bir daha değerlendirelim ve Kanal İstanbul gibi bütün o gayrimenkul zenginleştirme projelerini konuşalım. Şimdi, memleketin tüm yer altı ve yer üstü varlıklarını sermayenin talanına açarken, kentler talan edilirken, doğa yağmalanırken diyorsunuz ki: "Önümde de hiçbir engel kalmasın, dava da açamazsın ancak paran kadar konuş, paran varsa aç."
Gelelim, bu coronavirüs önlemleri kapsamında neler yapıldı: Farkındaysanız, o ev yasaklarının, sokağa çıkma yasaklarının, evinde kal çağrılarının olduğu dönemde enerji ve maden şirketleri lehine 20 tane olumlu ÇED raporu verildi, tam bir çevre talanı için.
Yine Türkiye'de coronavirüs önlemleri kapsamında alınan bütün önlemler 30 büyük il ve Zonguldak'ı kapsadı, biliyorsunuz. Peki, neden Zonguldak? Çünkü Zonguldak'ta termik santraller var ve bu termik santraller yüzünden, Zonguldak'ta yaşayan insanların çoğunda zaten akciğer hastalığı var. Vaka ve ölüm sayılarının fazla olması, yalnızca Zonguldak'ta değil, sanayi kentlerinde ve termik santral bulunan kentlerde de benzer oranda fazla. Bu nedenle şu ana kadar yaptığınız o doğayı katleden, yağmalayan projeler sadece doğayı katletmekle kalmıyor, insanların yaşam alanlarını ortadan kaldırmakla kalmıyor aynı zamanda insanların yaşamına da kastediyor.
Değerli milletvekilleri, şimdi pandemi süreci boyunca hem sağlık açısından hem de ekonomik sonuçları itibarıyla halkı baş başa bıraktınız ve halk, yaşam tehdidi altındayken kırk sekiz gün Meclis kapandı. Ve açar açmaz ne oldu? Önce bekçiler yasası geldi, ertesi gün 3 milletvekilinin vekilliği düşürüldü. Kapalı kapılar ardında, nasıl yaparız da iktidarın yarattığı o hukuksuzluk düzenine karşı mücadele eden Baroları etkisizleştirip, avukatları örgütsüzleştiririz diye planlar içine girdiniz. Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının ortadan kaldırılması planları yapıyorsunuz.
Yasama da yürütme de saraya bağlı, yargı da zaten talimatlı yargı ve yaratmak istediğiniz düzen, toplumsal muhalefetin önüne de tamamen bekçileri koyan, itiraz eden herkesin önüne bekçileri koyan ve... Tüm partileri aynen Cumhur İttifakı içindeki AKP, MHP ve BBP gibi yapma derdindesiniz. Meslek odalarını ortadan kaldırmak, işçi sendikaları da HAK-İŞ gibi olsun ve medyayı nasıl tek ses hâline getirdiyseniz, tüm memleketi tek seçeneğe mahkûm etmek istiyorsunuz. Kurmak istediğiniz düzen bu, oturtmak istediğiniz bu. Halkı hem ekonomik yükünden koruyacak önlemler almazken hem de zapturapt altına almak istiyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
OYA ERSOY (Devamla) - Rica ediyorum.
BAŞKAN - Buyurun, toparlayın.
OYA ERSOY (Devamla) - O yüzden milletvekilliğinin düşürülmesi, o beş yıl boyunca 13 HDP milletvekiliğini düşürdüğünüz gibi bir şey değil. Bu, sadece milletvekilliğinin düşürülmesinden ibaret değil. Bu konuda HDP bir program açıkladı, üç aylık bir mücadele programı ortaya koydu ve ben bir sosyalist olarak bu programı sonuna kadar destekliyorum. Bu düzenden ancak ve ancak hep birlikte mücadele ederek, yarını beklemeyerek yani atı alan Üsküdar'ı geçmeden eşit, özgür, kardeşçe yaşayacağımız laik ve demokratik bir ülkeyi birlikte kurma mücadelesi yürütmek zorunda olduğumuzu söyleyerek herkesi de bu mücadeleyi bir şekilde büyütmeye çağırıyorum. O yüzden, bu memleket hiç kimsenin mülkü değil, bu halk da tebaa değil ve tebaa olmayacak ve yaşamın her alanında bu yaratılmak istenen düzene karşı mücadele etmeye devam edeceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
OYA ERSOY (Devamla) - Bu memleket bizim, Edirne'den Hakkâri'ye, Artvin'den İzmir'e, Diyarbakır'dan Zonguldak'a kadar bu memleket bizim. (HDP sıralarından alkışlar)