| Konu: | Ülkenin kültürel miraslarına ilişkin gündem dışı konuşması |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 102 |
| Tarih: | 18.06.2020 |
BAHAR AYVAZOĞLU (Trabzon) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; konuşmamın hemen başında ülkemizin güvenliğini tehdit eden terör örgütüne karşı sınırlarımız dışında, terörü asli bataklığında kurutma maksatlı başlatılan harekâtı selamlıyor, Yüce Rabb'imden muzaffer Başkomutan Recep Tayyip Erdoğan'a ve kahraman Mehmetçik'imize kutlu bir zafer nasip etmesini diliyorum.(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Buna bağlı olarak uzun bir zamandır akılcı bir güvenlik kavramıyla, aynen Osmanlı'nın imparatorluğu aşağıda Trablusgarp'tan, Kızıldeniz'den; yukarıda Balkanlardan itibaren savunması gibi cumhuriyet Türkiyesi de barışını, huzurunu Afrin'den, Erbil'den itibaren korumaya, terörü içeride kabul etmek yerine adresinde bitirmeye karar vermiştir. Türkiye'ye tehdit teşkil edebilecek her türlü oluşuma karşı dünyanın neresinde olursa olsun önleyici vuruş hakkını kullanacağını da dosta düşmana göstermiştir.
On sekiz yıllık iktidarımız döneminde her alanda olduğu gibi kıymetlere kıymet verme noktasında da ülkemizin bilinen yakın tarihi gibi, öğrenilen kadim tarihimiz de hareket noktamızı oluşturmuştur. İşte tam da bu nedenle çizgisinden hiç sapmayan iktidarımız ve hükûmetlerimiz döneminde atalarımızın kanıyla, canıyla bizlere emanet ettiği miraslar göz bebeğimiz olmuştur; kıymet bilen ve kıymeti bilinmeye layık Fatih Sultan Mehmet Han gibi. "İstanbul'u fethedeceğim ve Ayasofya'dan ezan sesleri yükselirken o mabette şükür namazı kılacağım ve İstanbul'un fethi ancak Trabzon'un fethiyle tamamlanmıştır." diyen Fatih'in dünyanın 3 Ayasofyasından birine ev sahipliği yapan ve üstelik ibadete açılmış bir Ayasofya şehrinin vekili olarak bu vicdani huzuru İstanbul Ayasofyasına da nakşetme iradesinin tartışma konusu olamayacak kadar bize ait bir mesele olduğunu ifade etmeliyim.(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Bakınız, sınırlarımızın ötesinde savunma hatları kurduktan, Zeytin Dalı, Fırat Kalkanı ve Barış Pınarı Operasyonlarından sonra Türkiye içeride son kırk yılın en huzurlu, en güvenlikli dönemini yaşamaya başladı, içerideki terörü sıfırladı. Ülkemizin belirli bölgelerinde daha dün gibi hatırladığımız türlü çeşit haydutluklar, barbar ve faşist girişimler, yol kesen, adam kaçıran ciğersizler, canlı ama ruhsuz bombalar tarih oldu. Daha da önemlisi sınır boylarımızda oluşturulmaya çalışılan terör koridorları yok edildi, tıpkı ecdadımızın güvenlik anlayışı gibi. Tam da bu yüzden eğer Fatih yaşasaydı, Ayasofya'da bir kez daha şükür namazı kılmak isterdi çünkü toplumsal mirasımızın oluşumuna katkı sağlayan unsurlardan bazıları da nesilden nesile geçen uygulamalar, sözlü tarih, performans sanatları, bilgi birikimi ve yeteneklerdir aynı zamanda; somut değildirler ama nesilden nesile aktarıldıklarında millet olmayı da, ulus olmayı da beraberinde getirirler. Aynı coğrafyada yaşayan bizlerin aynı vatan, aynı hedef için her çeşit cephede omuz omuza savaştığımız ve göğsümüzü siper ettiğimiz varlık mücadelesinin mirasıdır bizi ayakta tutan çünkü. İnsanlığımızı da inşa eden bu kültürü korumak ve mücadelemizi bu yolda vermektir amacımız ama maalesef, Gazi Meclisimiz içinde bazen öyle söylemlere tanıklık ediyoruz ki pes dedirtiyor. Birileri için "Hangi millet, hangi bayrak, hangi vatan, hangi devlet?" dedirtiyor. Dünyanın neresinde bir ayağı dağda, bir ayağı bağda bir oluşuma müsaade edecek bir demokrasi vardır Allah aşkına? (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Ya demokrasi ve hukuka bağlı kalarak demokratik yol ve yöntemleri deneyeceksiniz ya da tükeneceksiniz; bu kadar net ve bu kadar basit. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Ve siz, ecdadımızın hayalini unutup veya ecdat mirasına yüz çevirip yüzyıllarca Ayasofya'dan yükselen ezan sesini kısan veya kesen değil, o mirasa sahip çıkan nesillerin zaferini de hazmedeceksiniz.
Saygıdeğer milletvekilleri, devletin ve milletin ekseriyetinin sahip çıktığı mirasımız, tıpkı bir gün önce 2 çeşmeye musluk takmayı nimetten sayıp bir gün sonra o çeşmeleri yapan ecdadın türbesine saygısızlık yapmayı marifet bilen, millî değerlerimizle kavgalı bir zihnin yabancı ülke televizyonlarına çıkıp ülkesini şikâyet edecek kadar pervasız ve tutarsız hezeyanlarına kurban edilemeyecek kadar değerlidir. 1934 yılında tartışmalı bir kararla müzeye dönüştürülen Ayasofya'nın seksen altı yıl sonra tartışmasız bir "biz" kültürüyle yeniden aslına rücu etmesiyle şükrümüzü eda edebilmek temennisini sizlerle paylaşıyorum.
Sayın Başkanım, bugün şahsımdan çok aslında partimizi hedef alan maksatlı ve kasıtlı bir haberle ilgili Meclisin kürsüsünden Meclisin sahibi aziz milletimize kısa bir açıklama da yapmak istiyorum müsaade ederseniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
BAHAR AYVAZOĞLU (Devamla) - Siyaset insan için, insanlık için ve gelecek için yapılan kutsal bir görevdir. Kadının siyasette varlık göstermesi ise daha da kutsal bir değeri baş tacı yapar. Kendisine "gazeteci" unvanını layık görüp bir kadının ahlaki değerlerine saygı duymayı layık görmeyen, iftira ve itibar zedelemeyi kendisine hak görenlerin sözleri mesleki, ahlaki ilkelerini de yerle bir etmekle eş değerdir. Toplumsal duyarlılığın en yoğun olduğu kadın hakları konusunun "partilerüstü" bir kavram olduğunu düşündüğüne inandığım yüce Meclisimizin bu vahametteki iftiralara, karşısındaki kadının kimlik sorgulamasını yapmadan, vicdan muhasebesiyle karşılık vereceğinden şüphem yoktur.
Masabaşı dedikodu kültüründen beslenerek haber yaptığını zannetmenin mesleki cüceliğinden dev aynası inşa etmeye çalışmak bir yaradılmışı nereye taşır bilemem ama tüm görev ve sorumluluklarım bir yana bir "anne" olarak, sizlerin karşısında bu kürsüden şu sözü vermek istiyorum: İtibar zedelemesinin en uç noktasında atılan ve hiçbir dayanağı olmayan bu iftiraların dünyevi hesabını, yargı karşısında takip edeceğimin ve gerekli hukuki girişimleri yaptığımın bilinmesini isterim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAHAR AYVAZOĞLU (Devamla) - Çok affedersiniz, biraz daha müsaade isteyebilir miyim?
BAŞKAN - Süre vermiyorum, tamamlayın.
BAHAR AYVAZOĞLU (Devamla) - Ve daha da önemlisi elbette ki en adil yer olan ahir hesap gününde yüzlerinin kızararak Yüce Allah'a verecekleri hesaplarında söz hakkımı kullanacağım zamanı da sabırsızlıkla beklediğimi beyan etmek isterim.
Saygılarımla.(AK PARTİ sıralarından alkışlar)