GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 1924 tarih ve 491 sayılı Teşkilâtı Esasiye Kanununun Bazı Hükümlerinin Kaldırılması ve Bazı Hükümlerinin Değiştirilmesi Hakkında Geçici Kanunun Bazı Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılması ve Neden Olunan Mağduriyetlerin Giderilmesi Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:103
Tarih:23.06.2020

GÜLTEKİN UYSAL (Afyonkarahisar) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; öncelikle, görüşmekte olduğumuz, özü itibarıyla Yassıada kararlarının yoklukla malul hâle getirilmesini hedefleyen, yine, Sayın Başkan Vekilinin de tarifiyle, formalite de olsa birtakım kalıcı hukuki sonuçlarını ortadan kaldırmak maksadıyla düzenlenen, beraberinde mağduriyetlerin giderilmesi noktasında birtakım düzenlemeler yapan bu kanun vesilesiyle hepinizi tekrar saygıyla selamlamak isterim.

Sözlerimin başında, 17 Haziran, hakikaten, Türk siyasi tarihimizde önemli bir figür, önemli bir aktör, önemli bir lider Cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel'in ölüm yıl dönümüydü; onu da Kırgızistan eski Devlet Başkanı Askar Akayev'in "Avrasya'nın Aristosu" diye tarif ettiği, Türkiye'ye yeni bir Türkiye eklemiş, bulunduğu tarihî dönem içerisinde zamanın ruhunu, tarihin temposunu yakalamak adına ülkesi için önemli hizmetlerde bulunmuş bir liderimizi de bu vesileyle rahmetle anmak istiyorum.

Yine, beraberinde -gruplar ifade etti- bir yanda Pençe Harekâtı'nda şehit verdiklerimiz, diğer tarafta sel felaketi vesilesiyle Bursa'da hayatını kaybeden vatandaşlarımızı da rahmetle anmak istiyorum.

Anlamlı bir gündeyiz, anlamlı bir değerlendirme yapıyoruz. Aslında, kurtuluş mücadelesinin parolası olmuş "İstiklali tamme hâkimiyeti milliye" fikrinin maalesef dinamitlendiği 27 Mayıs darbesiyle ilgili sadece bir hukuki düzenleme değil, beraberinde tarihe karşı da vazifemizi yapmak adına belirli değerlendirmeleri burada yapıyoruz.

Demokrat Parti Erzurum Milletvekili Millî Eğitim eski Bakanı Rıfkı Salim Burçak, 27 Mayısı cumhuriyet ve demokrasimizin en büyük buhranı olarak tarif etmiştir. 27 Mayısla beraber tarihî çerçeveye baktığınızda, tüm coğrafyamızda, Batılıların "Orta Doğu" diye tarif ettiği bu coğrafyada âdeta bir siyasal kadastro geçirircesine din savaşları, etnik savaşlar, kaos dönemleri, Baas dönemleri, askerî darbeler, idamlarla beraber, deyim yerindeyse "altyapı" ve "üstyapı" kavramları olarak devlet ve milletin üst üste oturamaması için maalesef husumet tohumları, nefret tohumları ekilmiş ve bir ortak ideale, bir ortak hedefe doğru bir program uygulayamaz hâle, bu bölgenin millet ve devletleri bu noktaya getirilmiştir. Arkasına milleti alıp Batılı güçlerin, diğer güçlerin karşısına çıkması gereken siyasi iktidarlar, maalesef meşruiyet açıkları dolayısıyla, yöneten-yönetilen arasında oluşturulmuş karşılıklı güvensizlik dolayısıyla, kurulan vesayet düzeninin ortaya çıkardığı aksaklıklar dolayısıyla kendi programlarını da uygulayamamıştır. Anadolu'da -halk tabiriyle affınıza sığınarak ifade ediyorum- merkepleri yan köstek bağlarlar, arka sağ ayağı ile ön sol ayağını bağlarlar ki mesafe alamasınlar. İşte, Türkiye'miz de 27 Mayısla beraber aslında İkinci Dünya Savaşı sonrası genel ekonomik krizin yıkıcı sonuçları karşısında okulsuz, yolsuz, susuz, hastanesiz, gıdasız, hastalık ve kıtlıkla uğraşan Anadolu halkını cehaletten, sefaletten, kıtlıktan kurtarmak için yapılan muasır medeniyet kavgası Atatürk'ten sonra Demokrat Partiyle ete kemiğe bürünmüştür.

Yüzyılların mağduru Anadolu insanı hürriyet ile ekmeği bir arada buluyor; ekmeğin sürekli büyüdüğünü, büyüyen ekmeğin adaletle dağıtıldığını görüyor; demokrasiyi, seçmeyi, seçilmeyi, medeniyeti, kanun önünde eşitliği de tadıyordu; korkusuz yaşama hürriyetini su gibi, hava gibi içine çeke çeke yaşamayı öğreniyordu. Hür ve demokrat bir ülkenin bireyi olmak Türk milletinin de hakkıydı. İşte bu anlayış içerisinde vazifesini yapmış, fikir ve düşüncesi itibarıyla Demokrat Parti ve Menderes'e karşı, "Menderes'in Dramı" kitabıyla da önemli bir vazife görmüş Şevket Süreyya Aydemir bile 4 binden 54 bine çıkarılmış traktörle Anadolu'nun nasıl bir büyük hamle içerisine girdiğini kayda geçirmiştir.

Değerli milletvekilleri, bugün çokça ifade edildiği gibi maalesef 27 Mayısla bir deli gömleği giydirilmiştir. Yassıada'da yargılanan, milletin hâkimiyetiydi, asılan ise Türkiye Cumhuriyeti devletiydi. İşte bugün Türkiye Büyük Millet Meclisi, sadece bir yasal düzenleme yapmamaktadır. Türkiye Büyük Millet Meclisi, orada idama mahkûm edilen, evvelen ve bizatihi Türkiye Büyük Millet Meclisinin Başkanı Koraltan, Başkan Vekilleri İbrahim Kirazoğlu, Agâh Erozan başta olmak üzere kendi iradesiyle meşruiyet kazandırdığı bir iktidarın, Başbakanın, bakanların ve Cumhurbaşkanının yargılandığı bir sürece şahit oldu.

Bugün Parlamento olarak toplumun zaman zaman altmış yıl arkada bıraktığımız ve arkada açık defterler olarak, açık hesaplar olarak bıraktığımız bu defterleri akıl ve vicdan ölçüsüyle beraber milletimiz için ortak bir değer yargısı hâline getirmek adına bu toplantıyı ben de daha fazlasıyla önemsiyorum. Bu meseleyi bir siyasi rekabet meselesi, bir siyasi mücadele meselesi olarak değil, Türkiye'de kimse demokrat değil, herkes birbirinin celladı, sadece sırasını bekliyor noktasından çıkararak mağdur olmamış hiçbir siyasal ve toplumsal kesimin kalmadığı bu ülkede herkesin hukukundan emin olduğu bir Türkiye'yi inşa edebilmek adına vesile yapmak mecburiyetindeyiz.

Değerli milletvekilleri, bu açıdan, bu yaptığımız tartışmaların, konuşmaların kanunun anlamlı bir sonuç doğurabilmesi için mümkün mertebe kapsayıcı, kuşatıcı bir usulle de bu sürecin yürütülmesini temenni ederdim. Özellikle Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanının imzasıyla, Türkiye Büyük Millet Meclisinde temsil edilen gruplar başta olmak üzere diğer siyasi partiler, bağımsız milletvekilleri de dâhil olmak üzere usul açısından hazırlık, Komisyon ve Genel Kurul sürecinde de bu kuşatıcılığın işlemesi, 27 Mayısı yaratıcı ortak değer, Türk demokrasisi için bir ortak travma hâline getirebilmek adına da önemli olacaktır. Bu hazırlık sürecinin etkin bir şekilde yürütülmemesinin sonuçlarını hızlı bir şekilde, böyle bir kanunun Komisyon ve Genel Kurul gündemine getirilmesi, zaten sonucunu vermiş, Komisyonda da üzerinde değişiklikler yapma ihtiyacı kendiliğinden ortaya çıkmıştır.

Bu açıdan bakınca bu kanun çerçevesinde elbette Demokrat Partililer olarak, Demokrat Partili aileler olarak, Demokrat Partide 52-60 arasında belediye başkanlığı yapmış bir dedenin torunu olarak -şahsım içinde- burada Demokrat Parti ve şehitler için atılacak, yargılanan mağdurlar için atılacak her adıma olumlu bakmaktayız ama bu noktada da birtakım düşüncelerimi daha iyisini, daha güzelini aramak adına siz değerli milletvekilleriyle de paylaşmak isterim.

Pek çok Demokrat Partili aileyle bu süreç içerisinde konuşma imkânı buldum, başta Bayar ailesi olmak üzere. "İdama giderken hiçbir şekilde hayata veda etmek üzere olduğum bu son dakikalarda hiç muğber değilim." diyen, "Milletime ebedi saadetler diliyorum." diyen anlayışın sahipleri, onların çocukları, siyasi takipçileri olarak milletimizin vicdanına ve Yüce Allah'a bu zamana kadar havale edildi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi lütfen.

GÜLTEKİN UYSAL (Devamla) - Ama bu tazminat meselesinin tekrar değerlendirilerek pek çok ailenin talebi doğrultusunda, meselenin özünü perdeleyici bir vasıf göreceği endişesini onlar adına burada ifade etmek isterim.

Ayrıca bir başka eksikliği de 27 Mayıs sanki gökten düştü noktasına indirgenecek genel birtakım değerlendirmelerle beraber, 27 Mayısı yapanları lanetlemekle beraber daha evvel 12 Eylül darbesini icra edenlere karşı Büyük Millet Meclisinde kamu alanları başta olmak üzere, isimlerinin silinmesi teklifi de dâhil olmak üzere böyle bir tasarrufu Büyük Millet Meclisi ortaya koymalıdır anlayışı içerisinde, Anayasa Komisyonu Raporuna da dercedilmiş -biraz garipsediğimi ifade etmek isterim, 23'üncü sayfasında- Yassıada...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

GÜLTEKİN UYSAL (Devamla) - Müsaadenizle tamamlayayım Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Sayın Uysal, tamamlayın sözlerinizi.

GÜLTEKİN UYSAL (Devamla) - ...yargılamalarına ve yapılan haksızlıklara karşı çıkıldığı için bir grup Milli Birlik Komitesi üyesinin tasfiye edildiği, ancak diğer Komite üyelerinin baskı ve zulümlerini devam ettirdikleri düşüncesi buraya dercedilmiştir, buna üzüldüğümü ifade etmek isterim.

Sebebi de şudur: Başta İYİ PARTİ ve MHP temsilcilerinin burada söylediklerinden anladığım, sanki darbecilik hiç suç değilmiş gibi bir fikrin Komisyon Raporuna geçmiş olmasını da 27 Mayıs geldiğinde, 16-17 Eylüller geldiğinde, darbelerin arasında "iyi-kötü" diye ayrım yapanların, "Türkiye'de bütün kötülüklerin anası, Menderes ve Demokrat Partidir." anlayışını sürdüren, yakın zamanda da Ataol Behramoğlu'ndan Alev Coşkun'a, Emre Kongar'dan Merdan Yanardağ'a kadar biriktirdikleri kin ve nefret tohumlarını tekrar ekmeye çalışanların anlayışına karşı olduğumuz gibi bugün iktidarın...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN -Tamamlayın sözlerinizi.

GÜLTEKİN UYSAL (Devamla) - ... siyasi konjonktür itibarıyla birtakım siyasi saiklerle değil, bugün bir aydın sorumluluğu içerisinde, hakikate angaje bir aklı, vicdanı burada ortaya koyarak "cici darbeciler" mantığı içerisinde bir algıyı ve düşünceyi ortaya koymasını da yadırgadığımı ifade etmek isterim.

Sayın Başkanım, bir iki cümlem var.

BAŞKAN -Son cümlenizi alayım, bir daha uzatmayacağım.

Buyurun Sayın Uysal.

GÜLTEKİN UYSAL (Devamla) - Evet, altüst oluşlar içerisinde, hakikaten büyük problemlere, bugün de üstesinden gelmekte zorlandığımız büyük meselelerin ortaya çıkmasına 27 Mayıs vesile olmuştur. Sadece Yassıada'da değil, Anadolu'nun her köşesinde belediye başkanlarıyla, parti yöneticileriyle, Sivas Kampı dâhil olmak üzere... Ki Bayar'ın tarihe not düştüğü gibi, HDP yöneticilerinin hiç ağza almadığı Sivas Kampı, maalesef Türkiye'de siyasal bölücü Kürtçülüğü hortlatan bir unsur, bir kurucu travma hâline gelmiştir. Bu açıdan bakınca da bugün özellikle 27 Mayısta "özgürlük ve demokrasi adası" olarak...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

GÜLTEKİN UYSAL (Devamla) - Sayın Başkan, tamamlayacağım.

BAŞKAN - Sayın Uysal, üç dakika uzattım.

Lütfen son cümlelerinizi alayım.

GÜLTEKİN UYSAL (Devamla) - Yassıada'da "demokrasi ve özgürlük adası" olarak İstanbul'a sapladığımız hançerler yetmemiş gibi, bir proje yarışması açarak sanki "Bina üstüne buraya nasıl bina sığdırırız?" mantığı içerisinde oranın ismini yok ederek, oranın yaslı hâlini yok ederek, ruhunu yok ederek ve meşrulaştırmak adına birkaç Demokrat Partili ailenin temsilcisiyle beraber orada bir maskeli balo ortaya koyuldu. Orada eksik olan sadece -bir gazetecinin tarifiyle "Cumhur İttifakı'nın ideoloğu" diye tarif ediliyor- bugün hâlâ 27 Mayısa taraftar olan Perinçek'in eksikliği olmuştur. Bu savrulmuşluğun, bu yozlaşmış fotoğrafın maalesef iktidar açısından bir anlamının olması gerektiğini düşünüyorum.

Bu vesileyle, tekrar, başta şehit edilen Başbakan Menderes ve Bakanları Polatkan, Zorlu olmak üzere Yassıada'da hak ihlallerine uğramış Demokrat Partililere, Anadolu'nun her noktasında mağdur olmuş Demokrat Partililere rahmet diliyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Uysal, teşekkür ediyorum.

GÜLTEKİN UYSAL (Devamla) - Bu vesileyle, bu yasanın -ifade ettiğim gibi- o büyük Türkiye'yi kurmaya, herkesin hukukundan emin olduğu Türkiye'yi kurmaya vesile olmasını temenni ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

ERKAN AKÇAY (Manisa) - Yasaya destek veriyor musun, vermiyor musun? Böyle cehaletle olmuyor bu işler; bilmek lazım, okuduğunu da anlamak lazım.