GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 1924 tarih ve 491 sayılı Teşkilâtı Esasiye Kanununun Bazı Hükümlerinin Kaldırılması ve Bazı Hükümlerinin Değiştirilmesi Hakkında Geçici Kanunun Bazı Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılması ve Neden Olunan Mağduriyetlerin Giderilmesi Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:103
Tarih:23.06.2020

YUNUS EMRE (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Tabii, önemli bir konuyu görüşüyoruz gerçekten. Öncelikle şunu belirtmem gerekiyor: Gerçekten 27 Mayıs darbesi sonrasında yapılan yargılamalar bir yargılama değildir, bugünkü anlamıyla, uluslararası anlamıyla bir işkencedir. İdamların olması idamların bir cezanın infazı olduğunu göstermez, bir cinayettir. Bunları kayıtlara geçirmek gerekir diye düşünüyorum.

Değerli arkadaşlarım, biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak Türkiye'nin temel meselesinin, temel sorununun demokrasi sorunu olduğunu düşünüyoruz ve dünyada artık demokrasi sorununun özü, temeli darbeler olmaktan çıkmıştır çünkü 2000'li yıllardan itibaren, özellikle 2000'li yıllardan itibaren darbeler ve darbe girişimleri dünyada sayıları çok az olan, geçmişe de kıyasla sayıları çok az olan... Bir temel demokrasi sorunu arıyorsak eğer özetle, başka bir yere bakmamız gerekir; O da demokrasiyi yozlaştıran, demokrasinin temellerini ortadan kaldıran girişimlerdir. Özetle şunu ifade etmek istiyorum: Artık demokrasiye zarar veren, demokrasinin canını okuyan girişimler darbeler olmaktan çıktı bütün dünyada ve asker kıyafetli, subay kıyafetli darbeciler yerine sivil otokratlar demokrasinin temel düşmanları hâline geldiler.

Değerli arkadaşlarım, bugünkü tartışmalar içerisinde ne yazık ki bir konuyu gözlemledim, o da şu: Dün yapılan zulümleri lanetleyerek aslında bugün yapılan zulümlerin meşru kılınması gayretiyle karşı karşıyayız. Bugün Türkiye'de çok kapsamlı bir demokrasi sorunumuz var, bugün Türkiye'de siyasal özgürlükler ve medeni hakların kullanımında çok ciddi sorunlar var ve bu sorunları Türkiye'nin gündemine getirenler, bugünün iktidarı dünkü zulümleri lanetleyerek bugünkü zulümleri meşru kılma gayreti içerisinde; bunu kabul edemeyiz arkadaşlar.

Özetle, bugün demokrasinin yozlaştırılmasına odaklanmalıyız; bugün Türkiye'de demokrasiye zarar veren temel girişimleri tespit etmeliyiz. Dünyanın bütün otokratları medyayı kontrol ederek, yargı bağımsızlığını ortadan kaldırarak, devletin imkânlarını siyasal amaçlar için kötüye kullanarak, ehliyeti, liyakati devlet yönetiminde devre dışı bırakıp lidere sadakati temel bir ilke hâline getirerek, kurumları ortadan kaldırıp kurumların yerine şahsa bağlılığı devreye sokarak, seçim süreçlerini yozlaştırarak, seçim sürecini yönetmekle görevli kurumları partizanlaştırarak demokrasiyi mahvediyorlar; demokrasiyi ortadan kaldırıyorlar; bugün dünyanın sorunu budur.

Değerli arkadaşlarım, Türkiye'de de karşı karşıya bulunduğumuz sorun budur ve şu konuya dikkatinizi çekmek istiyorum: Bakın, 27 Mayısın üzerinden altmış yıl geçti, altmış yıl sonra o gün yapılan zulümlere bakıp onları lanetliyoruz ve emin olun, bundan altmış yıl sonra bugünleri konuşanlar, bugünleri tartışanlar, bugünleri yazanlar, bu kürsüye çıkıp milletin kürsüsünden konuşanlar bugün yapılan zulümleri de gündeme getirecekler, bugün yapılan zulümleri de lanetleyecekler.

Benden önce birçok arkadaşım söyledi, daha bugün bizim İstanbul İl Başkanımızın bir siyasi yargılamanın sonucunda oluşan on yıllık -işte, dokuz yıl sekiz aylık- cezası onaylandı. Değerli arkadaşlar, dikkatinizi çekmek istiyorum, böyle bir ülkede yaşıyoruz; siyasetçilerin yargı sopasıyla sindirilmeye çalışıldığı, korkutulmaya çalışıldığı bir ortamda yaşıyoruz ve bize burada, bu kürsüye çıkıp demokrasi nutukları atıyorsunuz. El insaf! Elinizi vicdanınıza koyun, Türkiye hiç olmadığı kadar büyük bir zulüm ortamında, Türkiye hiç olmadığı kadar siyasal özgürlüklerin gerilediği, bir baskı rejiminin oluşturulduğu bir ortamda. Bunu sadece ben söylemiyorum, bütün saygın uluslararası kuruluşlar bunu söylüyor; bunun yanında bütün saygın uluslararası kuruluşların raporlarında bu şekilde yer alıyor. Komisyon toplantısında anlattım, bütün demokrasi endekslerinde Türkiye'nin yeri çok fena durumda, çok kötü bir noktada. Özetle, sanki bunlar yokmuş gibi, demokratik bir ülkede yaşıyormuş gibi dönüp altmış yıl önceki zulümleri lanetliyoruz.

Değerli arkadaşlarım, biz o zulümlerin öneminin Türkiye'nin demokratik hafızası bakımından farkındayız. Burası Türkiye Büyük Millet Meclisi. Bu Meclisin kapatıldığı bir deneyim Türkiye için çok kötü bir deneyimdir, doğru ancak bugün de bu Meclisi işlevsizleştirmeye çalışmak, bu Meclisin çok temel birtakım fonksiyonlarını devre dışı bırakmak, denetim işlevini ortadan kaldırmak; bu da demokrasi tarihimiz için bir kara lekedir ve bunu Türkiye'nin...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sözlerinizi tamamlayın Sayın Emre.

YUNUS EMRE (Devamla) - Sayın Başkanım, toparlıyorum.

Özetle değerli arkadaşlarım, 27 Mayısta tabii ki rahmetli Menderes, 2 bakanı ve bütün Demokrat Partililerin kendileri, aileleri mağdur olmuştur; bu doğru ancak unutmamak gerekir ki 27 Mayıs darbesi Türkiye'nin demokratik gelişmesine bir darbe olduğu için bütün toplumu mağdur etmiştir. Bugün de siyasetçiler, aydınlar zulme uğruyorlar, mağdur oluyorlar, bu doğru ama onların siyasal özgürlüklerini kullanamaması, Türkiye'nin demokrasiden uzaklaşması aslında bütün Türkiye'yi mağdur ediyor değerli arkadaşlarım. Tekrar ifade etmek istiyorum, emin olun, altmış yıl sonra Türkiye'nin tarihi yazıldığında nasıl ki 27 Mayıstaki zulümler lanetleniyorsa bugün işlenen zulümler de lanetlenecektir.

Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)