| Konu: | Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 104 |
| Tarih: | 24.06.2020 |
ŞEVİN COŞKUN (Muş) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; teklifin 5'inci maddesi üzerinde söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bir kez daha, her şeyin iç içe geçtiği, kimin neye karşı oy vereceği belli olmayan bir teklifiyle karşı karşıyayız. Deneyimlediğimiz üzere, torba yasalar, AKP iktidarının daha fazla otoriterleşmesine zemin hazırlamakta ve bu noktada Meclisi bir araç olarak kullanmaktadır. Bu durumun toplum yararına olmadığını buradan bir kez daha vurgulamak istiyorum.
Değerli milletvekilleri, son yıllarda ülke toplumsal, siyasal ve iktisadi şiddet sarmalının içine sokulmuştur. İnsanların hiçbir sorununa çözüm olmayan, toplumda karşılığı her geçen gün azalan ve toplumsal rıza üretmeyen siyasi iktidar, sürekli olarak şiddet ve baskı yöntemlerine başvurmaktadır. İktidar kaynaklı şiddet, artık, toplumun her kesimine yayılmakta ve toplumsal alanda her sorun şiddeti doğurmaktadır. Yaratılan bu ortam en başta kadınları hedef almaktadır. Coronavirüs günlerinde çok konuşuldu, salgın döneminde kadınlara yönelik şiddet yüzde 30 artış gösterdi, pandeminin ilk ayında 29 kadın katledildi. Ancak bu veriler sadece işin görünen kısmıdır. İktidar, artık, yarattığı manipülasyonlarla, basın gücüyle gizleyemediği, tartışılmasının önüne geçemediği gerçeklerle karşı karşıya kalmıştır.
Değerli milletvekilleri, kadınların içine sokulduğu şiddet sarmalı bundan çok daha fazlasıdır. Şiddet ev içine, sokağa, iş yerlerine, belediyelere, siyasi partilere, kadın örgütlerine, cezaevlerine, her yere yayılmıştır. Kadınların sokaklarda, mahallelerde, parklarda, tüm kamusal alanlarda özgür şekilde hareket etmesi, Hükûmetin kadın karşıtı politikaları ve söylemleri nedeniyle her geçen gün kısıtlanmaktadır. Kadınlara şiddet, taciz ve tecavüz vakalarına karşı Hükûmet, etkili mücadele etmemekte, aksine, çıkarttığı yasalarla kadına yönelik şiddeti meşrulaştırmaktadır. Kadınların sözü bizzat bu iktidar tarafından siyasal alandan silinmek istenmektedir. En son Rosa Kadın Derneğine ve TJA aktivistlerine yönelik operasyonlar, kadınların siyasette ve toplumsal alanda söz söyleme isteğine yönelik bir siyasal operasyondur. Batman'da İkiköprü belde belediyesine atanan kayyum sonrasında, verdiği direnişle herkesin yakından tanıdığı Eş Başkan Hatice Taş 3 gündür gözaltında. Kayyumlar döneminde birçok belediye eş başkanımız da tutuklanmıştır. Bu tutuklama ve gözaltılar kadınların siyasal alanda var olmasına karşı alerjisi olan iktidarın aklıdır. Yargı, kadınların eşit temsiliyet arayışına, eş başkanlık çizgisine yönelik iktidar tarafından şiddet aracı olarak kullanılmaktadır.
Değerli milletvekilleri, özellikle 2016 yılında uygulamaya konulan OHAL sonrası, cezaevleri sistematik şiddet ve işkence merkezlerine dönüştürülmüştür. Cezaevlerinde sağlık, iletişim, ifade özgürlüğü ve hatta yaşam hakkı ihlalleri her geçen gün artmaktadır. En büyük sorunlardan biri hamile kadınların tutuklanması ve yüzlerce kadının çocuklarıyla birlikte cezaevinde tutulmasıdır. Türkiye cezaevlerinde şu anda 700'ü aşkın çocuk annesiyle birlikte tutuluyor. Bu durum başta çocuğa, anneye, aileye ve aslında toplumun tamamına yönelik bir şiddet biçimidir. Oysa böylesi durumlarda, çocukların yüksek yararı korunmalıdır ve annelere yönelik somut koşullar gözetilerek infaz düzenlemeleri tekrar yapılmalıdır.
Değerli milletvekilleri, Diyarbakır'da Gönül Aslan 3 yaşındaki oğluyla cezaevine gönderilmiş, yoğun tepkiler üzerine Aslan tahliye edilmişti. Ancak bundan bir süre sonra Diyarbakır'ın Lice ilçesinde ifade vermek için gittiği adliyede tutuklanan Eylem Oyunlu, henüz kimliği dahi çıkmamış 10 günlük bebeği ve 2 yaşındaki çocuğuyla cezaevine gönderilmiştir. Bu durum yargının keyfiyetini gözler önüne sermektedir. Yine Fatma Demirhan, 4 yaşındaki çocuğuyla birlikte Muş E Tipi Kapalı Cezaevinde tutulmaktadır. Çocuğunda yetersiz beslenme ve kötü koşullar nedeniyle sağlık problemlerinin olduğunu biliyoruz.
Ev hapsi, denetimli serbestlik veya elektronik kelepçe gibi tedbirler dahi böylesi durumlarda uygulanmamakta. Bu bir düşman hukukudur. Cezaevleri yetişkinler için dahi yaşama tutunmaya yetecek koşulları sağlamazken çocukların yıllar boyu oralarda tutulması akla ziyan bir uygulamadır. Çocukların geleceğini en fazla belirleyecek olan çağlarını bu mekânlarda geçirmeleri onları bir nevi geleceksizliğe mecbur bırakmaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Coşkun sözlerinizi.
Buyurun.
ŞEVİN COŞKUN (Devamla) - Bu Meclisin görevi, bu kötü koşulları tartışmak, sorgulamak, açığa çıkartmak ve yeni bir düzenlemeyle bu düşman hukukunu ortadan kaldırmaktır.
Değerli milletvekilleri, biz kadınlar, şiddetten beslenen yönetimleri reddediyoruz. HDP Kadın Meclisi olarak "Kadın mücadelesi her yerde." sloganıyla 8 Martta bir kampanya başlattık ve bu kampanyamız önümüzdeki süreçte de devam edecektir; evde, sokakta, Mecliste, iş yerinde, kısaca yaşamın her alanında olmaya devam edeceğiz. Kadınlar, yeni bir toplumsal düzeni, insanların özgürce yaşayabileceği demokratik yönetimi oluşturacak güce sahiptir. Her yerde ve her alanda, her zamanda ve her koşulda kadınlar bu güçlerini kullanacaktır, bundan imtina etmeyecektir. Hiçbir şiddet, bu gücün karşısında duramamıştır ve bundan sonra da duramayacaktır.
Sözlerimi Sevgili Gülten Akın'ın bir dizesiyle bitirmek istiyorum ve kadınlara seslenmek istiyorum: "Avcunda sıkıca sakladığın/ Renkli kırık camlar/ İki elin kızıl kanda/ Aç avuçlarını sesini yükselt/ Gel, dirilt, değiştir."
Genel Kurulu selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)