GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:104
Tarih:24.06.2020

İYİ PARTİ GRUBU ADINA AYHAN EREL (Aksaray) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, yüce Türk milleti; Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi'nin ikinci bölümü üzerinde partim İYİ PARTİ adına söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

(Uğultular)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, biraz sessiz lütfen.

İkinci bölümün de maddelerinin oylamaları ve önerge oylamaları olacak, onu da bilginize sunayım.

Devam edin Sayın Erel, buyurun.

AYHAN EREL (Devamla) - Görüşmekte olduğumuz kanun teklifinin amacına baktığımızda, daha çok yargılamanın hızlandırılması ve yargılamanın bir an önce tecelli etmesi olduğunu görmekteyiz. Ancak mevzuata baktığımızda, mevzuatta aslında çok önemli problemler olmadığını ancak mevzuatı, kanunu uygulayan kişilerin hatalarından kaynaklanan gecikmeler olduğunu görmekteyiz.

Yine, bunların başında -Komisyonda da ifade ettiğim gibi- bilirkişi müessesesine bir çekidüzen verilmesi gerekmektedir. Yine, üst mahkemelerde temyiz aşamasındaki dosyalarda hâkimler tarafından giderilebilecek eksiklikler ve noksanlıklar anında yerel mahkemeye gönderilmekte, bu gidiş gelişler dosyanın bir yılına mal olmaktadır. Dosya tekrar temyiz aşamasında esas numarası almakta, sıraya girmekte, böylece dosya maalesef altı yılda karara çıkmamaktadır. Bu durum da adalete olan güveni ve adalete olan inancı sarsmaktadır.

Yine bu kanun maddesinde, baktığımızda 362/1 (a) bendinde günümüzdeki rakamlarla 72.070 Türk lirasına kadar olan davalar hakkında verilen kararlara karşı temyize gidilemiyor. Dolayısıyla, miktar itibarıyla temyiz yolunun kapalı olması, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6'ncı maddesi ile Anayasa'mızın 36'ncı maddesine aykırı bir durum meydana getirmekte ve vatandaşların adil yargılanma hakkını zedelemektedir. Dolayısıyla, bu hükmün, sınırlamanın ortadan kaldırılması gerektiği kanaatindeyiz.

Değerli milletvekilleri, bölgemizde, çarşıda, pazarda gezerken bazı iş yerlerinin duvarlarında Hazreti Ömer'e ait olduğu bilinen: "Bugün Allah için ne yaptınız?" şeklinde bir söz yer almaktadır.

Biz de seçim bölgelerimize gittiğimizde vatandaşlar bize: "Siz, bu Türkiye Büyük Millet Meclisinde millet için ne yapıyorsunuz, bizim için ne yaptınız?" dediğinde, onları tatmin edecek şekilde, sizin için şu şu olumlu yasaları, şu şu olumlu düzenlemeleri çıkardık diyerek göğsümüzü gere gere cevap verememenin maalesef ezikliğini ve mahcupluğunu yaşamaktayız.

Oysa burası Türkiye Büyük Millet Meclisi, Türk milletinin en üst düzeyde iradesinin temsil edildiği yer. Biz de Türk milleti adına burada onların yerine kanun yapma, onları mutlu etme, huzur ve güven içerisinde yaşatma sevda ve kaygısı içerisindeyiz ama baktığımızda, maalesef milletimizin beklentilerine, milletimizin hasretine, milletimizin özlemine cevap verecek -iki yıllık vekillik hayatımda- birkaç düzenleme dışında, bir düzenleme olmadığını görmekteyiz. Yani, millet bizi buraya kendilerini mutlu etmek için kendi sorunlarına çözüm bulunsun diye gönderiyor. Maalesef bir saattir burada bir kısır çekişmenin, bir kısır kavganın istemeyerek de şahidi olduğumuzu görmekte ve bunu da bir vekil olarak millet adına üzüldüğümüzü beyan etmekteyim.

Vatandaş ne istiyor? Vatandaş iş istiyor, vatandaş aş istiyor, vatandaş adalet istiyor, vatandaş huzur istiyor, vatandaş rahat yaşamak istiyor. Bunlar için bir düzenleme yapılmasını bekliyor. Baktığımızda, siyasi irade günümüzde vatandaşın, milletin huzurunu sağlamak yerine maalesef sanki birileri AK PARTİ'ye kötülük edercesine milletin huzurunu kaçırmak için düzenlemeler yapıyor. Bunlardan bir tanesi, işte barolarla ilgili Avukatlık Yasası'nda bir değişikliğe gidiliyor. Yani, baktığımızda toplumun böyle bir talebi yok, avukatların da böyle bir talebi yok. Bir baro başkanı, bana göre haddini aşan bir açıklamayla gündemi değiştiriyor. Aslında gündemin değiştirilmesi AK PARTİ'nin de işine geliyor ama bu bahane edilerek Barolar Birliğinin yapısını, seçim şeklini değiştirme yoluna gidiliyor ve bu, o meslek mensuplarını huzursuz ediyor.

Bunun yerine, gelin, vatandaşın özlemle beklediği, hepimizin, hepinizin söz verdiği 3600 ek göstergeyi öğretmenlerimiz, sağlıkçılarımız, polislerimiz başta olarak nasıl düzenleyebiliriz, bunun tartışmasını yapalım. Ama bunun tartışmasına hiç kimse girmiyor maalesef iktidar tarafında.

İş bulamayan, atanamayan öğretmenlerimiz var, sağlık personeli var, mühendislerimiz var, iktisadi idari bilimler fakültesi mezunlarımız var. Bunların gençlikleri bitti, ihtiyarladılar, saçlarına yıldızlar yağdı, "iş, aş" diye feryatları hâlâ duvarları, dağları deliyor ama siyasi iradeden, AK PARTİ'den maalesef bu konuda bir adım, bir önlem gelmiyor.

Yine, öğrencilerimiz iş bulamadıkları için Kredi Yurtlar Kurumuna olan borçlarını ödeyemiyorlar. Bununla ilgili de bir düzenlememiz yok.

Yine, kamyoncular, otobüsçüler zor şartlardalar "Köprülerden, otobanlardan geçerken bizden para almayın. Uçakta KDV'yi düşürdünüz, otobüslerden de KDV'yi düşürün." diyorlar ama maalesef bu Meclisten ses çıkmıyor.

Ehliyet affı gündemde. Bir şekilde ehliyetini kaptıran, idari para cezasını ödeyen vatandaşlar, evine, çoluğuna çocuğuna aş götürmek için ehliyetlerini geri istiyor. Buna da duyarsız kalıyoruz.

Esnaf kredi alamıyor. "Sicil affı getirin." diyorlar ama bu beklentiye maalesef bu Meclis gene duyarsız kalıyor.

Yine, kadroya alınamayan taşeron işçilerimiz mutsuzlar. Aynı yerde aynı işi yapan insanlardan, işçilerden bir kısmı devletin güvencesi altında ama maalesef bir kısmı hâlâ patronun iki dudağının arasına kaderini sıkıştırmış durumda.

Yine -geri çekildi deniliyor ama bilmiyorum- bir kıdem tazminatı olayı var. İşçiler bas bas bağırıyorlar: "Kıdem tazminatımıza dokunmayın. O bizim kızımızın çeyiz parası, o bizim oğlumuzun düğün parası, o bizim emeklilikte alacağımız iki gözlü bir evin parası, o bizim -Allah nasip ederse- hac farzını yerine getirebileceğimiz bir beklentimiz. Buna dokunmayın." diyorlar ama maalesef işçinin alın terine, göz nuruna, nasırlı elleriyle elde ettiği gelirine dahi göz dikecek duruma gelmiş bulunmaktayız. Hani hep beraber bağırıyorsunuz ya "Tek devlet, tek millet, tek vatan, tek bayrak." diye, avukatlar da "Tek baro." diye haykırıyorlar. Lütfen bu sese duyarsız kalmayın.

Sayın milletvekilleri, yine, gençlerimiz bizim geleceğimiz, gençler bizim ümidimiz; gençler varsa, gençler iyi yetişirse, gençler idealleriyle, ülküleriyle, hayalleriyle, düşleriyle bir memleket sevdası kurarlarsa Türkiye Cumhuriyeti devleti de o idealler, ülküler, hevesler, hayaller, hikâyeler, destanlar ölçüsünde büyük olur ama maalesef günümüzde artık gençler ideallerini, heveslerini, hayallerini kaybettiler. Bakın, yapılan araştırmalarda 20 yaş altı 5 milyon gencimizin yüzde 70'i "Eğer iktidara yakın bir tanıdığımız yoksa işe girme imkânımız yok." gibi bir algının, düşüncenin, kaygının, endişenin içindeler. Yine, bu gençlerimizin yüzde 63'ü, ülkemizde yaşanan gazeteci, haberci ve yazar tutuklamalarından dolayı düşüncelerini ifade etmekten, fikirlerini, duygularını paylaşmaktan, iki arkadaşıyla bir arada fikir tartışması yapmaktan korktuklarını söylüyorlar. Yine, bunların yüzde 20'si, mevcut eğitim sisteminden memnun olmadıklarını, bu mevcut eğitim sisteminin kendilerini mutlu etmediğini söylüyorlar. Yine, bu gençlerin yüzde 70'i, eğer imkân olursa yurt dışında eğitim görmek istediklerini söylüyorlar. Değerli milletvekilleri, yine, bu gençlerimize baktığımızda, bu gençlerimizin 3'ünden 2'si imkân ve fırsat olursa ülkemizi terk etmek istiyorlar. Burası çok önemli, bakınız, 5 milyon gencin 3'ünden 2'si imkân ve fırsat olursa ülkemizi terk edip başka ülkelere gitmek istiyorlar. Yani bu durumda gençliği olmayan bir ülkenin, gençliği bu kadar karamsar olan bir milletin geleceğinden ümitvar olmak, geleceğiyle ilgili güzel şeyler düşünmek acaba mümkün müdür? Niye bu gençler ülkemizi terk etmek düşüncesine kapıldılar?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.

AYHAN EREL (Devamla) - Bu gençler, acaba uğruna atalarının kan döktüğü, can verdiği bu vatan topraklarını niçin terk etmek istiyorlar? Analarını, babalarını, bacılarını, kardeşlerini bırakarak gurbet ellerine niye gitmek istiyorlar? Gelin, bunları araştıralım. Bırakın bu kısır çekişmeyi Sayın Grup Başkan Vekillerim, bırakın bu kayıkçı dövüşünü, milletin gündemine dönün yani millet sizi buraya bir saat diğer milletvekillerinin hakkını gasbetmek üzere görevlendirmedi. Siz İYİ PARTİ'nin, tartışmaya katılmayan diğer milletvekillerinin, dolayısıyla bizim temsil ettiğimiz İYİ PARTİ'li 5 milyon seçmenin de hakkını yiyorsunuz diyorum.

Hepinize saygı ve sevgiler sunuyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)