| Konu: | Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 104 |
| Tarih: | 24.06.2020 |
CHP GRUBU ADINA RAFET ZEYBEK (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, eğer İnfaz Yasası'ndaki düzenlemeyi saymazsak bu ikinci yargı paketi olarak geliyor ama -açıkçası arkadaşlar da çok değindi- bunun neresi reform, neler getiriyor? Evet, bizim de desteklediğimiz maddeler var, olabilir ama her zaman yapılan, teknik içerikli düzenlemeler. Bunlar, yargının sorunlarını çözücü falan değil. Bu anlamda lütfen "Reform yapıyoruz." falan demeyin.
Bakınız, 2011 yılında Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nda toplu bir değişim yapıldı. O günden bugüne 18 kez değişmiş, bu 20'nci değişiklik. Yani, 20 sefer reform oldu mu, bilmem. Yani, bunlar reform değil. Bakın, yargıda eğer reform yapmak istiyorsanız "olmazsa olmaz" diye ısrarla bağırdığımız yargıyı bağımsız bir hâle getirin, bağımsız. (CHP sıralarından alkışlar) Yani, dünyanın her yerinde böyledir değerli arkadaşlar. Eğer yargı bağımsız değilse, ne kadar iyi yasa çıkarırsanız çıkarın, ne kadar uğraşırsanız uğraşın, ne kadar bağırırsanız bağırın, o ülkede adalet dağıtamazsınız, o ülkede kalkınma sağlayamazsınız, demokrasiyi sağlayamazsınız. Yani, bu gerçeği bilmek lazım.
Değerli arkadaşlar, bakın, 2009 yılında büyük bir yargı reformu yapıldı, yani öyle denildi. 2011'de yapıldı, 2012'de yapıldı, 2013'de yapıldı ama 2010 yılında Anayasa değiştirildi. Bakın, 29 maddeydi 27'sinde o zaman hiç unutmuyorum, MHP dâhil hepsi dediler ki "27 maddeye biz de destek olalım ama 2 madde ileride çok sıkıntı yaratacak, Hakimler ve Savcılar Kurulu ile Anayasa Mahkemesi maddeleri çıkarılsın." dendi, bu 2 madde için Anayasa değiştirildi o zaman, bu 2 madde için. Ne oldu, o Anayasa değiştirildi? Yargı, FETÖ'ye teslim edildi. Orada "Yanıldık falan." denildi ama yanınılmadı, bilindi, söylendi çünkü. Yani, "Bu yargı bir cemaatin kontrolü altına girer." dendi, herkes dedi. Ben de o zaman tanıdığım AK PARTİ'li siyasilere "Bu çok tehlikeli, bu 2 maddenin değiştirilmesi, yapmayın." dedik, yapıldı. Ne zamana kadar 2013 Aralık'ına kadar, 2013 Aralık'ında kendinize dokununca "Eyvah." dediniz bu yanlışmış. Arkadaşlar, biz yıllarca bağırdık yanlış diye. Bu sefer ne yaptınız, 2017'ye geldik "Ya bunu cemaatten kurtaralım, FETÖ'den kurtaralım ama yürütmenin emrine alalım". İnanın, 2010 Anayasa değişikliğiyle yargı ne kadar FETÖ'ye bağlandıysa 2017 değişikliğiyle de o kadar yürütmeye bağlıdır.
Bir de şu çok önemli: Değerli arkadaşlar, bir sorunu çözmek için onu önce teşhis edeceğiz. Eğer siz, "Türkiye'de yargı bağımsız." diyorsanız asla yargının sorunlarını çözemezsiniz. Ne kadar reform yaparsanız yapın çözemezsiniz. Şu gerçeği görün: Türkiye'de yargı vallahi de bağımsız değildir billahi de bağımsız değildir tallahide bağımsız değildir. (CHP sıralarından alkışlar) Bu kadar net söylüyorum, bu kadar iddialı söylüyorum. Yirmi yedi yıl, içinde görev yaptım, bağımsız olmadığı zamanlarda görev yaptım, gördüm o yargının sıkıntılarını, o FETÖ'nün neler yaptığının acısını yaşadık biz. Şimdi, bunu siz hâlâ "Yargı bağımsız, yargıya ne yapılacak? İşte adalet dağıtıyor." Böyle yargı olmaz değerli arkadaşlarım bir kere.
Bir kere, bir de şu var: Adalet gerçekten herkese lazımdır, herkese yani size karşı olanlara da lazımdır. Eğer adaleti sadece kendinize isterseniz... Daha doğrusu, o, adalet de değildir, şunu istersiniz: "Yahu, mahkemeler bizim istediğimiz gibi karar versin, muhalif insanlara ne yaparsa yapsın." Eğer bunu derseniz bir gün o yargı gelir, aynı sizin yaptığınız gibi, birilerinin yanında yer alır, sizi karşısına alır; öyle olmuştur tarihte. İnanın, abartısız söylüyorum, ben o görevim sırasında FETÖ'cü hâkim ve savcılara "Arkadaşlar, yapmayın, hukuku bu kadar yıpratmayın, hukuka bu kadar aykırı dava açmayın, işlem yapmayın." dedim, güldüler, umurlarında değildi. Şunu da söyledim: "Yarın öbür gün, bu hukuksuzluğun bedelini yine hukuk karşısında ödersiniz." Ödüyorlar, bakın, ödüyorlar.
Buradan AK PARTİ'li arkadaşlara da söylüyorum: Hukuku yok ederseniz, adaleti yok ederseniz -asla şüpheniz olmasın- bir gün o kadar çok ihtiyaç duyarsınız. Bugün Türkiye'de maalesef hukuk da yargı da tamamen yürütmenin kontrolü altına alınmış, yürütmeden gelecek talimatlarla, yürütmenin nasıl düşündüğünü düşünerek karar veriyor hâkim ve savcılar. Değerli arkadaşlar, hepimizin tanıdığı hâkim ve savcı vardır. Ben konuşuyorum hâlâ "Acaba böyle bir karar verirsem başıma ne gelir?" diye korkuyor. Şu hep sabittir: Korkan bir hâkim "Tarafsızım, bağımsızım, adalet dağıtıyorum." diyebilir mi? Korkuyor, bugün hâkim ve savcılar korkuyor. Yani "Verdiğim karar birilerinin hoşuna gitmezse başıma ne gelir?" diyor ve haklı olarak korkuyorlar. Çünkü o kararlar beğenilmezse o hâkim ve savcılar hakkında derhâl inceleme başlatılıyor. İşte, en son, Gezi davasında gördük; beraat veriyor "Bu nasıl böyle karar verir? Hemen inceleme başlatın." Ondan sonra da siz bu yargıya diyorsunuz ki: "Yargı bağımsızdır, yargı tarafsız karar veriyor, yargı adil davranıyor." Yapmayın, bu adil yargılama falan değil değerli arkadaşlar. Yani, işte FETÖ'nün yaptıklarını biz söylediğimizde isyan ediyordunuz, "Bu yargı bağımsız, böyle şey mi olur?" Şimdi siz de şu gerçeği görmediniz mi: Evet, FETÖ'nün hâkim olduğu dönemde yargı bağımsız değildi arkadaşlar, değildi; talimatla iş yapıyorlardı. Tamam, o zaman bir örgüt talimatıyla yapıyordu, şimdi yürütme talimatıyla yapmasının ne farkı var? Devletin işte 3 tane gücü; yasama, yürütme, yargı. Yargı bağımsızdır; biz "Yargı Türkiye'de hepimiz için bağımsızdır." dediğimiz gün Türkiye'de adalet dağıtılmaya başlar ama bunu hepimiz diyebileceğiz.
Değerli arkadaşlarım, bakınız, gerçekten Türkiye'de bağımsız bir yargı isteniyorsa yapılması gerekenler çok net. Şimdi, 2010 yılı Anayasa değişikliğinin zararlarını gördük, 2017 Anayasa değişikliğinin zararlarını görmeye devam ediyoruz. Gelin, bir Anayasa değişikliği yapalım, Hâkimler ve Savcılar Kurulunun yapısını bir değiştirelim -öncelikle Anayasa değişikliği şartı- ondan sonra yasal değişiklikleri yapalım, hâkimlik teminatı getirelim. Bu teminat, mesleğe alınmada olsun, mesleğe alırken bir hâkimlik teminatı olsun. Örneğin, işte, yazılı sınavlarda sorun olmuyor ama mülakatlarda nasıl hâkim alınıyor, kimler alınıyor? Yani bunu objektif kurallara taşımadıktan sonra... Daha alınırken, hâkim olurken referansla hâkim olan bir insan adalet dağıtmaz; dağıtmaz, öyle derdi yoktur onun. (CHP sıralarından alkışlar) O referansla gelmiştir, hangi iktidar döneminde gelirse gelsin; bak, o anlamda da ayrım yapmıyorum ama olmaz.
Yine, hâkim, her an sürüleceğim, her an soruşturma geçireceğim, her an işte disiplin soruşturması sonucunda meslekten atılacağım korkusuyla yaşayabilir mi, adalet dağıtabilir mi? Olmaz. Bu teminatları sağlamak zorundayız. Yoksa boş yere "Yargı bağımsızdır." diye kendimizi belki avuturuz ama ondan sonra bir gün bir bakarız ki yargı bağımsız falan değilmiş, yargı hakikaten Türkiye'de adaleti yok etmiş. Daha doğrusu -en çok sizler söylersiniz AK PARTİ'li arkadaşlarımız- eğer adalet yoksa devlet yoktur, devlet çöker; adalet çökerse devlet çöker. Şimdi adalet çökme noktasına gelmiş, güven o kadar düşmüş.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.
RAFET ZEYBEK (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, yine, bu adalet konusunda, yargı konusunda bir samimiyet gerekiyor. Gerçekten adalet istemek gerekiyor, ama herkes için adalet. Yani evet, içtenlikle "Türkiye'de yargı bağımsız olsun, tarafsız olsun, adalet dağıtsın." demek lazım. "Bu sadece benim istediğim gibi, benim düşüncelerim gibi karar veriyor." diyorsanız bu ülkede asla adalete hizmet etmezsiniz, adaleti yok edersiniz. Bu nedenle, bu yanlışlardan dönelim. Bunun tek şeyi vardır, ne kadar yasa çıkarırsanız çıkarın, ne kadar reform yaparsanız yapın, eğer hem o dediğimiz Anayasa değişikliğini hem yasal değişiklikleri yapıp bağımsız bir yargı sağlayamazsanız bu ülkede adaleti ayakta tutamazsınız; bu kadar net konuşuyorum, tutamazsınız. (CHP sıralarından alkışlar)
Hepinize saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)