| Konu: | Çorum Milletvekili Tufan Köse'nin görüşülmekte olan 216 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin tümü üzerinde CHP Grubu adına yaptığı konuşmasındaki bazı ifadeleri ile Antalya Milletvekili Rafet Zeybek'in görüşülmekte olan 216 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin ikinci bölümü üzerinde CHP Grubu adına yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 104 |
| Tarih: | 24.06.2020 |
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sabahtan beri yaptığımız görüşmelerde mümkün olduğunca görüşmelerin sürüncemede kalmaması, gereksiz polemiklere ve tartışmalara girmemek için azami özeni göstermemize rağmen, bu saate kadar geldik. Ancak bugünkü yapılan görüşmelerde dile getirilen bazı görüşlere ilişkin görüşlerimi de kısaca Genel Kurula arz etmek istiyorum Sayın Başkan. Söz verdiğiniz için de ayrıca teşekkür ederim.
Şimdi, efendim, "Cübbesinin düğmesini ilikleyen hâkimler." denildi. Bildiğim kadarıyla, hâkimlerin ve avukatların cübbesinde düğme yok dolayısıyla hiçbir hâkim de ilikleme yapmaz; onun için zaten düğme yoktur ve Anayasa Mahkemesi Başkanının Sayın Cumhurbaşkanına Cumhuriyet Bayramı tebrikatındaki bir baş selamını "Yerlere kadar eğildi." diye söylemek iftira mahiyetindedir ve son derece yanlış söylenmiştir. Yani bir Anayasa Mahkemesinin, mahkeme başkanlarının veya devlet adamlarının birbirlerini baş selamıyla selamlaması, yerlere kadar eğilmek değildir, sadece saygı ifadesidir. Artık, bunu siyasi polemik yapmaktan vazgeçmemiz lazım.
Şimdi, değerli arkadaşlar, bir de "Adalet Bakanlığına veya adliyeye hâkim olarak, savcı olarak MHP'lileri mi alacaktım, Refah Partilileri mi alacaktım?" sözü, Moğultay'ın bu sözü adliyede, adalet müessesesinde kadrolaşmanın sembol sözü olmuştur, Seyfi Oktay'ın buna benzer açıklamaları da bu minvalde olmuştur. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bu talihsiz bir açıklama, şimdi bu bir yafta hâlinde Moğultay'ın üzerinde durmaktadır.
Şimdi, bir de değerli arkadaşımız Antalya Milletvekili Sayın Rafet Zeybek'i de ben dikkatle dinliyorum. Şimdi, genellikle yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığından bahseder haklı olarak, kendisi de bir hukukçu olarak buna önem atfeder dolayısıyla bunu da takdirle karşılarız. Şimdi, yargı bağımsızlığını ifade ederken yargının yönetime, yönetim erkine yani yürütmeye bağlandığını ifade etti. Bu doğru değil arkadaşlar. Bilhassa 2017 Anayasa referandumuna atıfta bulunarak söyledi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Şimdi, Anayasa'ya ve kanunlara baktığımızda HSK üyelerinin seçim tarihleri ile Cumhurbaşkanı ve Türkiye Büyük Millet Meclisi seçimlerinin farklı tarihlerde olduğunu, aralarında iki yıllık bir fark olduğunu görürüz. Ben arkadaşlarımıza bu hazırlamış olduğumuz tabloyu da arz ederim. Bunu da biz, anayasal sistemin zaman güvencesi olarak ifade ederiz. Dolayısıyla bu konuda da Cumhurbaşkanının seçmesi veya Türkiye Büyük Millet Meclisinde seçimin yapılması, yargının yürütmeye veya siyasete bağlanması anlamını taşımaz. Türkiye, bu konuda da yeterince acı tecrübeler yaşamıştır. Dünya örneklerine de baktığımızda, elbette millî iradeyi temsil eden makamların en üst yargı organlarının üyelerini belirlemede belli atama takdirlerinin olduğunu da kabul etmemiz lazım, ikincisi.
Son olarak şunu ifade ediyorum, biraz evvel Rafet Bey konuşmasını bitirdikten sonra -hep bağımsızlıktan bahsetti- sordum: Rafet Bey, bu görev yaptığınız süre içerisinde, savcılık veya hâkimlik yaptığınız süre içerisinde siyasi iktidarlardan bir baskı, telkin ve talep gördünüz mü?" dedim, "Bana kimse talepte bulunup baskı yapamaz." demekle yetindi. Anladım ki siyasi iktidarlardan kendisine herhangi bir baskı gelmemiş.
Yalnız çok dikkat çekici ve bir hatıra olarak da anlatayım. Yine Rafet Bey arkadaşımızın bundan üç dört ay evvel kürsüde yaptığı konuşmada hafızama nakşeden şu sözlerini de burada sizlere aynen tekrarlamak istiyorum. Şimdi de bu tutanaklara bakmış değilim ama üç dört ay evvelki yaptığı konuşma hafızama kazınmış durumda. Konuşmasının bir yerinde dedi ki: "Ben kırk yıldır siyasetin içindeyim, böyle bağımlı yargı, böyle taraflı yargı görmedim." Ve ben, tabii, Rafet Bey'i tanımıyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Şöyle düşündüm: Demek ki Rafet Bey siyasette tecrübeli bir arkadaşımız, bulunduğu yerlerde il, ilçe başkanlığı yapmıştır, belediye meclis üyeliği yapmıştır, il başkanlığı yapmıştır, CHP'nin belli kademelerinde görev yapmıştır, tecrübelidir filan dedim. Fakat üç dört cümle sonra dedi ki: "Ben otuz küsur yıl savcılık yaptım, böyle bağımlı yargı, böyle yargıya baskı yapıldığını görmedim." Acaba dedim, ben mi yanılıyorum? Tekrar tutanaklara da bir bakmak lazım. Rafet Bey'in savcılık yaptığı zamanlarda siyaset de yaptığı anlaşılıyor. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Ben, bunu, bütün samimiyetimle ifade ediyorum ve hafızama nakşolan bir durum var. Tutanaklara da bakarız öyle mi, değil mi.
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Değil, değil...
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Ama iyi hatırlıyorum ben, öyle dedi. "Kırk yıldır siyaset içerisindeyim, siyaseti biliyorum -beş cümle sonra da- otuz küsur yıllık savcıyım, ben böyle yargı görmedim" dedi.
Hepinize teşekkür ediyorum arkadaşlar. Benim söyleyeceğim bu kadar. Biraz da tutarlı olmak gerekiyor iddialarda. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)