| Konu: | Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 105 |
| Tarih: | 30.06.2020 |
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) - Teşekkür ederim Başkan.
Değerli arkadaşlar, geçen hafta Demokratik Toplum Kongresine yani DTK'ye bir operasyon yapıldı; kurum basıldı, tabelalar indirildi ve kurumun kapısına mühür vuruldu. Farklı meslek grupları ve demokratik kitle örgütlerinde çalışan 65 Kürt siyasetçi hakkında yakalama kararı çıkarıldı; 45'i gözaltına alındı, bunlardan 22'si tutuklandı. Tutuklananlardan birisi de 72 yaşındaki Makbule Özbek'ti. Makbule Ana, aslında otuz yıldır barış mücadelesi yürütüyor, kendisi aynı zamanda Barış Anneleri aktivisti ama maalesef, bu operasyon kapsamında, kendisi de yaşlı hâliyle, birçok hastalığı olmasına rağmen tutuklandı. Bu tutuklamayla da bir kez daha görüyoruz ki aslında AKP, barıştan ne kadar da çok korkuyor.
Değerli arkadaşlar, DTK, yıllardır Kürt meselesi üzerine çalışma yürüten bir platform; farklı siyasi görüşlerden insanların da olduğu, bu konuda katkı sunduğu bir platformdan oluşuyor. Bu platformda dönem dönem çalıştaylar düzenlendi, o zamanlar bu çalıştaylara AKP'li milletvekilleri de katıldı, hatta Mecliste görüşüne başvurulması için DTK, Meclise davet edildi ve görüşleri soruldu kuruma ama dün görüşüne başvurulan DTK, bugün tam tersi bir şekilde -ne yapılıyor- terörize edilmeye çalışılıyor.
Peki, bu, neyin üzerine inşa ediliyor? Bakın, DTK'yle ilgili dosyaları hazırlayan hâkim ve savcılar, Fetullahçı terör örgütüne üye olmaktan -yani sizin hazırladığınız iddianameler bunlar- cezaevinde, bu hâkim ve savcılar şu an cezaevinde bulunuyor. Evet, bu hâkim ve savcılar cezaevinde ama fikirleri, fikriyatları adliye saraylarında, mahkeme salonlarında devam ediyor.
Değerli arkadaşlar, aslında DTK'nin bir sivil toplum örgütü olduğunu siz de çok iyi biliyorsunuz. Sorun DTK'nin ne yaptığı değil; asıl sorun, siz Kürtler adına söz kuran, Kürtler adına konuşan bütün kurumları ortadan kaldırmak istiyorsunuz; işin özü, meselesi de bu. Diğerleri de aslında sizin gerekçelendirdiğiniz gerekçeler.
Değerli arkadaşlar, hatta biz şunu da söyleyebiliriz: Yandaş olmayan bütün sivil toplum örgütlerini tasfiye etmek istiyorsunuz. İlk olarak da elbette ki her zaman bu işin laboratuvarı Kürtlerdir, Kürtlerin kurumlarıdır, buradan başladınız.
RECEP ÖZEL (Isparta) - Kürtlerin kurumu yok, Kürtçülüklerin kurumları var.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Devamla) - Bakın, Kürtler kendi adına gidip Mars'ta Kürtlük adına bir tane fidan dikse siz gidip bu fidanı da sökeceksiniz; bundan eminiz.
RECEP ÖZEL (Isparta) - Böyle ayrımcılık olabilir mi ya.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Devamla) - Ayrımcılık sizin yaptığınız faaliyetlerdir, bunu anlatıyoruz.
Değerli arkadaşlar, Kürtlerin varlığı inkâr ediliyor, yüzyıllık siyaset AKP şahsında yeniden yeniden güncelleniyor; bunun özü de budur. Bugün DTK'nin kapısına vurulan mührün demokratik siyasete vurulduğunu, barış istemine vurulduğunu hepimiz çok iyi biliyoruz.
Değerli arkadaşlar, bakın, diğer vekil arkadaşlarım da ifade etti, ben de bir kez daha ifade edeceğim çünkü bizim öyle kolayca geçiştireceğimiz bir durum değil bu mesele. Bir önceki dönem Edremit Belediyesi Eş Başkanımız Rojbin Çetin'i -ki Edremit'te yüzde 51 oy alarak seçilmişti- Diyarbakır'da, Van'da yani Emniyet de dâhil tanımayan kimse yoktur. Bakın, Rojbin'e bir tebligat gönderilseydi, ifadeniz var denilseydi Rojbin gidip ifadesini verecek tanınan bir siyasetçi, bir kadın siyasetçi ama bu, tercih edilmiyor. Ne yapılıyor? Yalnız başına evinde kalan Rojbin'in evine neredeyse bir ordu gönderiliyor, evi basılıyor ve üç buçuk saate yakın Rojbin'e evinin içerisinde işkence yapılıyor. Neler yapıldığını arkadaşlarım burada ifade ettiler, ben tekrara düşmeyeceğim.
Değerli arkadaşlar, son dönemlerde Diyarbakır'da siyasetçiler dâhil halkın evi basılıyor ve köpekler eşliğinde basılıyor. Biz bununla ne denmek istendiğini çok iyi biliyoruz çünkü bu köpeklerle saldırma, işkence yapmanın bizim hafızamızda bir yeri var ve çok canlı bir şekilde duruyor. Bakın, 12 Eylül 1982 darbesinde cezaevlerinde tutsaklara köpeklerle işkence edilirdi. Bugün bu ruh, yeniden Diyarbakır'da canlandırılmak isteniyor. Evet, biliyoruz sizin her şeye bir cevabınız, bir kılıfınız var; işkenceye de kılıfınız var. Sizden önceki muktedirlerin de vardı. Bakın, Metin Göktepe gözaltında katledildiğinde ne demişti dönemin muktedirleri?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyursunlar efendim.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Devamla) - "Vallahi, bir duvardan düştü, yaşamını yitirdi." demişlerdi.
Evet, biz, Rojbin için de yaptığınız açıklamalara şaşırmıyoruz. Hatta, şunu bekliyorduk: "Vallahi, AKP'yi zor durumda bırakmak için kendini köpeğe ısırttı." Bunu bile diyebileceğinizi tahmin ediyordum, gerçekten bunu söylemediğiniz için kendimizi bu anlamda biraz daha şanslı hissediyoruz.
Değerli arkadaşlar, işkence, insanlığa karşı suçtur. Bu Meclis, insanlık onurunu korumak zorundadır, üzerine düşen sorumluluğu da yerine getirmek durumundadır. Biz, Rojbin'in neden hedef seçildiğini çok iyi biliyoruz. Onun için de biz, Rojbin'in yanında olmaya devam edeceğiz. Rojbin'in verdiği mücadele, hepimizin ortak mücadelesidir.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)