| Konu: | CHP GRUBU ÖNERİSİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 79 |
| Tarih: | 15.03.2012 |
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisinin vermiş olduğu, işçi sağlığı ve güvenliğinde yaşanan sorunların araştırılması hakkındaki grup önerisinin gündeme alınmasıyla alakalı konuyla ilgili söz almış bulunuyorum. Her ne kadar aleyhte de söz almış olsak, İç Tüzük gereği iki aleyhte, iki lehte söz olduğundan dolayı, bu önerinin de oylanmasında lehte oy kullanacağımızı da başından ifade etmek istiyorum.
Tabii, iş sağlığı ve iş güvenliğinin önemi konusunda burada birtakım rakamlar da konuşuldu. İktidar partisi temsilcisi arkadaşımızın, zannediyorum şimdi vereceğim rakamlar da aynı kaynaklardan aldığımız rakamlar, ama nedense -biraz önce söylendiği gibi- bu rakamları böyle birtakım şeylerle değiştirerek farklı anlamlar çıkarttığını düşünüyorum.
2010 Yılı İş Kazası SGK Raporu. Bakın burada "İstatistiğe göre 2010 yılında meydana gelen 62.903 iş kazası sonucu 1.434, tespit edilen 533 meslek hastalığı sonucu 10 olmak üzere 1.444 işçi hayatını kaybetti. İş kazaları sonucu 1.976, meslek hastalıkları sonucu 109 olmak üzere 2.085 kişi sürekli iş göremez hâle geldi. 2009 yılında 64.316 iş kazası meydana gelmiş ve 1.171 kişi hayatını kaybetmiş, 1.668 kişi sürekli iş göremez hâle gelmişti. Tespit edilen 429 meslek hastalığı sonucu 217 kişi iş göremez hâle gelmişti. İş kazası sonucu ölüm yüzde 24 arttı." diyor buradaki SGK raporu. Yani resmî belgeyi gösteriyorum size.
Şimdi, ha, şunu da ifade edelim buradan: Yani böyle, yüzdelerle, sayılarla birtakım şeyleri de bu anlamda kıyaslamanın da çok da doğru olmayacağını ifade ediyorum ama sonuçta, bütün bu rakamlar aşağı veya yukarıda çıkıyor olsa, sonuç itibarıyla Türkiye'de yaşanan iş kazaları ve meslek hastalıkları sonucunda hayatını kaybeden vatandaşlarımızın ve yine iş göremez hâle gelen vatandaşlarımızın binlerce sayıda olduğu bir vakıadır. Sonuç itibarıyla da bunun Türkiye Büyük Millet Meclisini ilgilendiren bir konu olduğu, yine burada konuşan hatiplerin ifade ettiği gibi eğer birtakım tedbirler, birtakım kanunlar çıkarılacaksa da bu Mecliste çıkacağı için de bunun Meclis tarafından bir araştırma komisyonu oluşturularak, bu araştırma komisyonunun da yine tespitleriyle birlikte bu kanunların çıkmasında da fayda var diye düşünüyorum.
Şimdi, bundan beş gün önce İstanbul'da bir kaza oldu. Çadırda yaşayan işçilerimizden 11 vatandaşımız hayatını kaybetti. Ben de onlara Allah'tan rahmet diliyorum. Bunun üzerine yine yetkililerimiz, Sayın Başbakan, işte, bakanlar, Sayın Çalışma Bakanı, yerine giderek incelemeler yaptı. İşte, bununla ilgili teftişler olacağını ifade ettiler. İşte, "Kazadır, vesairedir?" gibi konuşmalar? Bakın, bugün aradan dört beş gün geçti. Şimdi, size resimler göstereceğim. Bu resimler? Sayın Bakan, özellikle, bu, TOKİ'den sorumlu Sayın Bakanımız burada, bu resimleri de? Gerçi bakmıyor, sohbet ediyor sayın grup başkan vekiliyle ama o kazadan sonra, Bursa'daki o meşhur Doğanbey kentsel dönüşümüyle ilgili çalışan işçilerin yaşadığı yerlerin fotoğrafları burada. Bakın, İstanbul'da yaşanan kazadaki ölen vatandaşlarımızın, işçilerimizin yaşadığı yerlerin, aynı şekilde hem de TOKİ'nin ihaleye verdiği, "TOKİ'nin kentsel dönüşümü" adı altında yapılan işçilerin çalıştığı yerlerin fotoğrafları burada.
Şimdi, olay olduktan sonra, testi kırıldıktan sonra testiyi tamir etmek mümkün değil. Bir olay olmuş İstanbul'da, bir facia gerçekleşmiş ama bunun üzerine Türkiye'nin birçok yerinde -işte, burada size gösterdiğim resimlerde olduğu gibi- üstelik resmî ihalelerin yapıldığı bu tür yerlerde çalışan işçilerin iş sağlığı ve iş güvenliğiyle alakalı durumlar ortadayken, sadece kazanın olduğu yerde birtakım çalışmalar, işte, kazayı yapanları, müsebbipleri bularak onları burada cezalandırmanın da bir anlamının olmadığını düşünüyorum. Yani aslolan, iş kazası olmadan önce bu önlemleri almak, aslolan, meslek hastalığına tutulmadan önce bu önlemleri almaktır diye düşünüyorum.
Şöyle biraz geriye giderek de yine hafızamızı yoklayıp, olan kazalardan sonra da -şimdi bugünlerde konuşulduğu için- neler yapıldığını, neler yapılacağını da yine size bir örnekle burada ifade etmek istiyorum.
İşte, burada, Sayın Hatibin konuştuğu gibi, maden kazalarından sonra da ifade edildi: "Bunun üzerinden siyaset yapılmaz." Doğru, acılar üzerinden siyaset yapılmaz ama bunun da bir sorumluluğu olması lazım. Yani birileri buna sebep olduysa, bu kazalara sebep olduysa, bu kazaların da sorumluluğunu taşıyan birilerinin olması lazım. O günlerde Sayın Başbakan şöyle diyordu: "Üzgünüz milletçe, acımız büyük ama yörenin insanları arasında bu tür olaylara alışıldı -yani maden kazalarına alışıldı- Allah'tan geldi, ne yapalım?" diyordu. Doğru bütün söyledikleri ama bütün bunlar olmadan önce birileri tedbir almadıysa, birileri ihmal ettiyse, bunların sorumlularına, bu işin ihmalini, olayı ortaya koyanlara peki nasıl cezalar verildi?
Şimdi, bakın, Bükköy'de vefat eden 19 vatandaşımızın? O maden kazasından sonra biz oradaydık, Sayın Enerji Bakanımız -geldi, gitti- kendileri de oradaydı, o gün Çalışma Bakanı olan Sayın Bakanımız da oradaydı. Biz oraya sadece oradaki vatandaşlara gözükmek için, biz de geldik demek için gitmedik; o olayın, o kazanın nasıl olduğunu oralarda soruşturduk, Çalışma Bakanlığında birtakım araştırmalar yaptık.
Bakın, o kaza olmadan önce yine Çalışma Bakanlığının müfettişleri 9/6/2009 tarihinde oraya giderek teftişte bulunuyorlar, tutanak düzenliyorlar. Bu tutanaktaki tespitleri, işte havalandırma sistemlerinden tutun da riskleri belirleyen sağlık, güvenlik dokümanlarını hazırlıyorlar, ocak şartlarına göre hazırlanmış tahkimat yönergesinin olmadığını vesaire uzun uzadıya bir tutanak düzenleyip tebliğ ediyorlar. Altı ay içerisinde eğer bu eksiklikler giderilmezse bu ocağın kapatılacağına dair de yazı yazıyorlar. Ama aradan altı ay geçince, bakın, oraya bu iş müfettişleri maalesef giremiyorlar. Sebebi ne? Çalışma Bakanlığının çıkardığı bir yönergede, ödenek yokluğundan dolayı teftişlerin durdurulması sebebiyle. Bu teftişi yapan müfettişler orada o kazadan önce eğer bu eksikliklerin yapılıp yapılmadığını tespit etmiş olsalardı -ki bu eksiklikler yapılmamış kazadan sonra yapılan tespite göre- oradaki o olay, o kaza gerçekleşmeyecekti.
Şimdi buradan soruyorum: Bu Bükköy Madencilikteki kazanın müsebbibi, en az iş yeri sahibi kadar, bu tedbirleri almayan iş yeri sahibi kadar Hükûmetin de sorumluluğu var mıdır, yok mudur? Ben bunu geçtiğimiz dönemde yine kürsüden ifade etmeme rağmen Çalışma Bakanlığında herhangi bir soruşturma, herhangi bir araştırma yapıldığına da şahit olmadım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
NECATİ ÖZENSOY (Devamla) - Tamamlıyorum Sayın Başkan.
Bir kez daha buradan, ben, bu olayın zaman aşımı olmadan, bu kazalara bir daha böyle ihmaller olmaması açısından, bu ihmalleri yapanlar kimse bunlara da, bu sorumlulara da gerekli cezaların verilmesi noktasında da bir kez daha suç duyurusunda bulunuyorum.
Bu araştırma önergesinin de gerçekten önemli olduğunu ve gündeme alınması gerektiğini ifade ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Özensoy.