GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Avukatlık Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:109
Tarih:08.07.2020

CHP GRUBU ADINA MUHARREM ERKEK (Çanakkale) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Teklif Genel Kurula geldi, Genel Kurulda görüşülmeye başlandı. Bu teklif, iki temel şeye dayanıyor: Bir, çoklu baro; iki, temsilde adalet. Baroların delege yapısını değiştiriyorsunuz. Çoklu baroyu tartışmadan önce baroların ne anlama geldiğini çok iyi idrak etmeliyiz. Barolar bir kamu hukuku tüzel kişisidir, kamu hukuku tüzel kişisi. Bir ilde 1 baro başkanı olur çünkü kamu hukuku tüzel kişisi bölünmez. Bir ilde 1 vali olur, 2 vali olmaz. Bir ilde 2 defterdar olmaz, 2 nüfus müdürü olmaz. Kamu hukuku tüzel kişisini bölemezsiniz. Açıkça Anayasa'ya aykırı bir teklifi Genel Kurulda bugün tartışıyoruz. Sizin gerekçelerinize göre İstanbul'da bazı gazeteciler, gazete sahipleri, televizyon sahipleri bir araya gelsin kendi RTÜK'lerini kursunlar, o da bir kamu tüzel kişisi, kendi RTÜK'ünü kursun. (CHP sıralarından alkışlar)

Bakın, çoklu baro... Bakın, Avukatlık Kanunu'nu tartışıyoruz. Avukatlık Kanunu'nun ilk cümleleri: "Avukatlık bir kamu hizmetidir. Avukatlar, yargının kurucu unsuru olarak savunmayı serbestçe temsil eder." Bunu niçin paylaşıyorum? Avukatın serbestçe, güçlü bir şekilde görevini yapabilmesi için ve yargının kurucu unsuru olabilmesi için bağımsız, güçlü bir baroya üye olması lazım. Baroları bölerseniz, parçalarsanız savunmayı alçaltırsınız, alçaltırsınız. Bunu yaşayacağız, göreceğiz.

Adalet Komisyonundan geçti. Adalet Komisyonunda maalesef adalet tecelli etmedi. Bu Genel Kuruldan da geçerse, bu teklif kanunlaşırsa -bunu çok samimi söylüyorum- bu tarihe de adalete de ihanettir, ihanettir. (CHP sıralarından alkışlar)

Çoklu baroyu, çok hukuklu sistemi tarihte kimler savunuyordu? İşgal döneminde, bu toprakları işgal eden emperyalistler bunu istedi. Lozan'da masada tartışıldı bu. Lozan'da bu vatanı işgal eden güçler, emperyalist güçler, Türkiye Cumhuriyet devletine çoklu baroyu ve çok hukuklu sistemi dayattılar ama o zaman, o masada oturan Türk heyeti bunu reddetti, bunu reddetti, biz artık çağdaş bir hukuk sistemine geçiyoruz. Bizim ülkemizde de tarihte de dünyada da tekli baro esastır, tekli baro." dedi. Bir ilde, 1 baro olur. Siz baroları bölerseniz, parçalarsanız avukatlık mesleğini alçaltırsınız, meslek etiğini, meslek disiplinini yok edersiniz.

Barolar tarih boyunca kişileri, vatandaşları korumuştur idareye karşı, devlete karşı çünkü barolar hukukun üstünlüğünü ve insan haklarını savunmak ve korumak zorundadır; yasasında var bu, yasasında var. Bir mecburiyet bu, barolar için. İnsan hakkı ihlallerini kim yapar? İktidarlar yapar. İktidarda kim olursa olsun barolar, idareye, iktidara karşı vatandaşların hak ve özgürlüklerini savunurlar; vatandaşlar da mahkemelerde -örneğin idare mahkemesinde birey ile devlet karşı karşıyadır- mahkeme salonlarında kamu gücünden korkmayacak, kamu gücünden çekinmeden kendini serbestçe temsil edecek avukatları olsun isterler ve güçlü avukat da ancak güçlü, bağımsız bir baroyla olur. Ama sizin iktidarınızın, maalesef, bu bağımsız güçlü yapılara karşı bir sorunu var; bağımsız yargı istemiyorsunuz, bağımsız, güçlü bir baro istemiyorsunuz, bağımsız Merkez Bankası istemiyorsunuz, bağımsız bir RTÜK, bağımsız bir TÜİK istemiyorsunuz. Onun için bağımsızlığı, özgürlüğü zedeliyorsunuz. Bu yanlıştan dönün, bu teklifi geri çekin ve değiştirecekseniz barolarla birlikte Avukatlık Kanunu'nu çalışın. Adalet Komisyonunda tartışıyoruz, baro başkanları Meclisin Çankaya Kapısı'nda. Diyorsunuz ki: "3 baro başkanı gelsin, beşer dakika konuşsun." Lütufta bulunuyorsunuz. Etrafları bariyerle, barikatla çevrili, fiilî bir gözaltı durumu gibi... Siz "Meclisi güçlendireceğiz." diyordunuz referandum tartışmalarında. Herhâlde Meclisi güçlendirmekten anladığınız bariyerler ve barikatlar; Meclisin içinde, girişinde, her yerde bariyer, barikat... (CHP sıralarından alkışlar) Meclisi gerçekten güçlendirdiniz, tebrik ederim! Dünyada örneği yok, dünyada örneği yok, çok üzülüyorum.

Bu teklifi savunanlar, bu teklifin sahipleri sürekli İstanbul Barosu seçimini tartışıyor, Adalet Komisyonunda da tartışıldı. Ne oldu İstanbul Barosunun seçiminde? Ne oldu? 42 bin avukat vardı o dönemde, 26 bini sandığa gitti, 10 aday vardı, 10 aday ve yüzde 34 oyla seçildi şu anki başkan. Kim seçilirse seçilsin ama -tabii, siyasi partilerin, örneğin bu teklifi savunanların ve hepimizin partilerinde seçimler çok demokratik oluyor, değil mi?- İstanbul Barosu seçiminde, baroların seçimlerinde sorun var! Yüzde 34'le seçildi. 10 aday içerisinde 8 bin oy aldı, 8 bin oy. 2002'de yüzde 34'le bu Meclisin üçte 2 sandalye sayısına sahip oldunuz.

MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) - Yüzde 40 sandalye sayısı.

MUHARREM ERKEK (Devamla) - Meşruiyetini mi tartışacağız? İstanbul, Ankara, İzmir, 3 büyükşehrin toplam avukat sayısı Türkiye'deki avukat sayısının yüzde 55'i. Bunu niçin söylemiyorsunuz?

MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) - Söyledik.

SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (İstanbul) - İşlerine gelmiyor.

MUHARREM ERKEK (Devamla) - Nasıl temsilde adalet? Temsilde adaleti yok ediyorsunuz siz, demokrasiyi katlediyorsunuz.

MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) - Dün de öyleydi.

MUHARREM ERKEK (Devamla) - 5 bin üyesi olan bir baro 50 üyesi olan bir baroyla aynı delegeyi gönderecek. Bu mu temsilde adalet? İstanbul 98 milletvekiliyle temsil ediliyor bu Parlamentoda, Kırıkkale ilimiz 3 milletvekiliyle temsil ediliyor. 98; 3; 30 katından fazla. Ne demek bunu eşitlemek? İstanbul'un milletvekili sayısını da 13'e mi indireceksiniz?

MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) - Kanunun gerekçesinde görebilirsiniz.

MUHARREM ERKEK (Devamla) - Nasıl bir anlayıştır bu, nasıl bir adalettir bu? (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

ERKAN AKÇAY (Manisa) - Mantık yanlış, mantık yanlış.

MUHARREM ERKEK (Devamla) - Yani milyonlarca seçmen var bir yerde. Bakın, çok tarihî bir yanlışa imza atmak üzeresiniz.

ERKAN AKÇAY (Manisa) - Mantık yanlış.

MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) - Baroların birliği...

MUHARREM ERKEK (Devamla) - Tarihî bir yanlışa imza atmak üzeresiniz.

MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) - Baroların birliği.

MUHARREM ERKEK (Devamla) - Ama maalesef bunu yapacaksınız. Zaten bu hataları yapa yapa "Yolcudur Abbas, bağlasan durmaz!" İlk seçimde de bu millet size "Güle güle" diyecek. (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

Daha acı bir şey...

MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) - Size de bir türlü "Merhaba!" diyemedi.

MUHARREM ERKEK (Devamla) - Daha acı bir şey: Baro başkanları Ankara'ya yürüyüş başlatıyor, Sayın Adalet Bakanı diyor ki: "Ya ortada henüz benim bile, bizim bile vâkıf olduğumuz bir teklif yok ki. Siz niye yürüyorsunuz?" Ama maalesef Sayın Bakana da zaten soran yok ki! Barolara soran yok, Adalet Bakanlığına soran yok, bize soran yok, bize soran yok. Bir yerlerde bir teklif hazırlanıyor ve dayatılıyor. 80 baro ve Türkiye Barolar Birliği yazılı açıklama yaptı "Bu teklifi geri çekin, çoklu baroya karşıyız." diye. Niye dayatıyorsunuz bunu? Niye bu kötülüğü yapıyorsunuz? Bakın, çoklu baro avukatlara, barolara değil, vatandaşa yapılan bir kötülüktür, vatandaşa. Çünkü neden biliyor musunuz? Barolar hak arama özgürlüğünün ilk basamağıdır. Vatandaş hak ve özgürlükleri zedelendiğinde, ihlal edildiğinde barolara giderler, adli yardım alırlar, barolar avukat temin eder.

İşte, 8 Temmuz bugün, Çorlu tren katliamının 2'nci yılı maalesef. Aileler adalet arıyor hâlâ çünkü gerçek sorumlular yargı önüne çıkarılmadı. Çorlu tren katliamı nasıl gerçekleştirildi? Yol bekçileri olmadığı için. Düşünün, yol bekçileri olsa, yol bekçileri istihdam edilse kontroller yapılacak ve çocuklar ölmeyecek. Yol bekçilerini istihdam etmeyen kim? Yönetenler, iktidar, bakanlık. Hesap veriyorlar mı yargı önünde? Vermiyorlar. Ama Tekirdağ Barosu yaşamını yitiren insanların ailelerinin yanında. Kaz Dağları'nda, Cerattepe'de barolar çevre katliamı yapanlara karşı mücadele ediyor. Barolar çocuk istismarına karşı mücadele ediyor. Barolarda kadın hakları merkezleri var, çocuk hakları merkezleri var, doğa hakları merkezleri var. Baroları bölünce bunlar ne olacak? Ne olacak bunlar? Vatandaşlara büyük kötülük yapıyorsunuz.

Şimdi, bir açıklama yapıldı -dündü galiba- Meclis Başkanlığı seçimi sebebiyle -seçilen Başkanı da kutluyoruz, Sayın Şentop'u- doğaldır, memleketinden çok sayıda misafir gelmiş.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, toparlayın.

MUHARREM ERKEK (Devamla) - Tekirdağ Milletvekilimiz de paylaşmış, "Tekirdağ'dan gelen çok sayıda misafirimizi Mecliste ağırladık." diye. Tamam, çok güzel. 50 baro başkanını ağırlayamadınız. (CHP sıralarından alkışlar)

ALİ ŞEKER (İstanbul) - Ziyaretçi yasağı var!

MUHARREM ERKEK (Devamla) - 50 baro başkanını ağırlayamadınız, ne kadar acı bir tablo. Şu hataya sakın düşmeyin: Barolar asla siyaset yapmıyor, barolar hukukun üstünlüğü ve insan hakları mücadelesi yapıyor iktidarlara karşı. Tarih boyunca da böyle olmuştur bu. Bu siyaset değildir. (AK PARTİ ve CHP sıralarından gürültüler) Bu teklif geçerse asıl barolar birer siyasi enstrüman hâline dönecek. Asıl siz baroları siyasete alet ediyorsunuz her zaman olduğu gibi. Adalet Komisyonuna baro başkanlarını alamadınız, bu Mecliste baro başkanlarını misafir edemediniz.

Bakın, asıl beka sorunu adalet çürürse ortaya çıkar çünkü devletin temeli adalettir, devletin dini adalettir. Baroları zayıflatırsanız adaleti yok edersiniz.

Çok teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)