GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Avukatlık Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:109
Tarih:08.07.2020

OYA ERSOY (İstanbul) - Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Bu saate geldik, gerek Komisyon aşamasında gerek burada bu yasa teklifi üzerine ki bu bundan sonra ülkenin geleceği için de çok kritik bir yasa teklifidir; sadece baroları ilgilendiren bir yasa değildir, sadece hukukçuları ilgilendiren bir yasa değildir, bir müzakere yürütüldüğünü söylemek mümkün değil.

Şimdi, olay şu: Yıllardır iktidar yargının iki ayağını ele geçirdi, talimatlı bir yargı yarattı, bir tek savunma kaldı ve bu teklif açıkça savunmayı ortadan kaldıran bir yasa teklifidir.

Bakın, sadece hep bu tartışılıyor, baroları ele geçirmek değil, dert şu: Anayasa'da, barolar, kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşu olarak tanımlanıyor ve bu teklifle beraber baroların, özellikle çoklu baroyla birlikte bu niteliği elinden alınıyor. Yani aslında Anayasa'nın arkasından dolanıyor çünkü iktidarın Anayasa'yı değiştirme çoğunluğu yok ve bir muvazaayla bunun altı boşaltılmak isteniyor ve Meclis de maalesef buna resmen alet ediliyor. Çıkarın bir Cumhurbaşkanı KHK'si, buyurun, böyle yapın, Meclisi buna alet etmeyin.

Burada iki tane şey soracağım: Bir, biz, avukatlar, yıllarca silahların eşitliği ilkesi gereği o savcıların o kürsülerden inmesini istedik, savunmayla eş durmasını istedik. Şimdi, size soruyorum: Eğer çoklu baroysa, 2 binin üstünde savcı bir araya geldiğinde ayrı bir cumhuriyet savcılığı kuracak mı? Bu mudur eşitlik? Birincisi, savunmayı gerçekten ortadan kaldıran bir yasa teklifidir bu. İkincisi, savunmayı salt ticari bir iş hâline getiren bir tekliftir. Yargı iktidarınızın elinde ve emrinde kaba bir zor aygıt hâline getirilmek isteniyor ve halk da davasını kazanmak için yandaş avukat arasın isteniyor, yapılmak istenen budur.

Evet, bir konuda haklısınız, uluslararası literatürde, bu yok, bu tür örnekler yok diyorduk, öğrendim ki varmış; 2001 yılında İran'da bu konuda benzer bir düzenleme yapılmış ve sizin de takip ettiğiniz şey bu.

Önce şunu göstereceğim size: Daha buradan, bırakın Genel Kurula inmesini, buraya bile, hani Komisyondan çıkmadan bir aklıevvel Patent Enstitüsüne başvurmuş, 4 Temmuzda, "Ankara Hak ve Adalet Barosu". Bakın, "Türü: Ticari hizmet." yazıyor. Bir kere hukuk alınır satılır bir mal değildir ve savunma da ticari bir hizmet değildir. Yargının görevi; halkın, doğanın, yurttaşların temel hak ve özgürlüklerini güvence altına almaktır. Bu yapılan değişikliğin işte ifadesi bu, bu yapılmak isteniyor, yapmak istediğiniz bu, savunmayı tamamen yargının dışına çıkarmak istiyorsunuz. Şimdi, diyorum ki: Evet, bu, yandaşlara özel bir baro kurma çabasıdır; aynı zamanda, savunmayı yandaş hâline getirme çabasıdır.

Komisyon tartışmalarında Züleyha Vekilimiz bir örnek verdi, çocuğa yönelik cinsel istismar davalarının birinden bir örnek verdi ve AKP'nin Grup Başkan Vekili dedi ki: "Bu, siyasi partilerüstü bir durumdur ve bize söyleyin, ilgilileriyle görüşelim." Şimdi, buradan yeniden soruyorum: İlgilileriyle bizler de görüşebiliyor muyuz? Eğer bir hukuk sisteminde hakka, adalete ulaşmak ancak ilgilileriyle birtakım partilerin görüşmesiyle oluyorsa bunun adı "hukuk sistemi" değildir; doğal olarak, bu yasa teklifi hukuku dinamitleyen, hukuk sistemini tamamen dinamitleyen bir tekliftir.

Hukuk, herkesin uyması gereken kurallar bütünüdür; renk, cins, ırk, dil, din ayrımı gözetmeksizin, cinsel yönelim, cinsel kimlik ayrımı gözetmeksizin herkese eşit koşullarda uygulanır, zengin-yoksul ayrımı gözetmeksizin herkese eşit koşullarda uygulanır, herkesin eşit uyması gereken kurallar bütünüdür ama bu teklif bunu ortadan kaldırmaktadır. Evet, biz şirketlerin, yandaşların, arkası olanın değil; halkın, doğanın çıkarını savunan ve koruyan bir yargı sistemi için yani "Herkes için adalet." için bu yasa teklifinin tamamına karşıyız.

Sizin inadınızın nedeni de açık: Yarattığınız hukuksuzluk düzeninin karşısında halkı savunmasız bırakmak için, savunmayı etkisizleştirmek ve güçsüzleştirmek, yargıyı tamamen saray rejiminin denetimi altına almak için bu teklifi çıkarmak istiyorsunuz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, toparlayın.

OYA ERSOY (Devamla) - Çünkü çok iyi biliyorsunuz ki halk kurmak istediğiniz rejimin karşısında, benimsemiyor ve bu gerçeği tersine çevirmek için yapabileceğiniz başka bir çözüm olmadığı için bir sürü paketin bir parçası olarak -o Bekçiler Yasası'ndan biliyorsunuz, yeniden tekrar etmeyeceğim- şu ana kadar çıkardığınız ve çıkarmayı tasarladığınız bütün o tasarılar bir bütün rejim inşası demektir. Evet, iktidara gelirken demokratikleşmekten bahsediyordunuz ama bütün bunlar tek bir rejimi göstermektedir ve meslek örgütlerine saldırınızın nedeni de budur çünkü karşınızda en ufak bir ses duymak istemiyorsunuz. Biraz önce Sevgili Ahmet Şık'ın konuşmasında bu yasanın özünü bizzat hep birlikte yaşadık, yapmak istediğiniz şey tek ses, tek rejim kurmak. Bunun siyasi literatürde bir ismi vardır, bu isim de diktatörlüktür. Biz bunun karşısındayız, böyle bir rejimin de karşısındayız. Sadece bizim değil, her bir vatandaşın başına da bekçi dikseniz böyle bir rejimin kurulmasına izin vermeyeceğiz. (HDP sıralarından alkışlar)