GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Avukatlık Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:109
Tarih:08.07.2020

FERİDUN BAHŞİ (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 222 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 2'nci maddesi üzerine söz aldım, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sözlerime başlamadan önce, dört aydır Silivri Cezaevinde tutuklu bulunan gazeteciler Barış Pehlivan ile Murat Ağırel'e yönelik tecritten söz etmek istiyorum. Murat Ağırel, verdiği dilekçelere karşın yirmi gündür revire, on gündür de doktora çıkarılmamaktadır. Rahatsızlığı sebebiyle yemek dahi yiyemeyen, su içmekte zorlanan Murat Ağırel'e ağrı kesiciler verilerek geçici çözüm üretilmektedir. Ağır tecrit koşullarında yalnızlaştırılarak cezaevi içinde ceza çektirilen gazetecilerin durumu kamuoyunca iyi bilinmeli ve konu Adalet Bakanlığınca da takip edilmelidir.

Değerli milletvekilleri, teklifin Anayasa'ya aykırılığı üzerine yeterince konuşma yapıldı, bu sebeple ben bu konuya değinmeyeceğim. İktidarın gündemiyle halkın gündemi hiçbir zaman aynı paydada buluşmuyor. İnsanımızın yaşadığı sorunların nedense ülke gündeminde yeteri kadar yer bulmaması... Ağır ekonomik sorunlarla boğuşmaktan kafasını kaldırmaya bile fırsat bulamayan milyonlarca kişinin yaşadığı sefalet sorumluların umurunda bile değil. İşsizlik, yoksulluk, hayat pahalılığı, virüs dolayısıyla esnafın işlerindeki bozulma, tarımda yaşanan daralma, ekonomimizi delik deşik eden ve Türk ekonomisinin üzerinde büyük baskı oluşturan ve sayıları 7 milyonu bulan yabancı ülke vatandaşları... Peki, iktidar ne yapıyor? Gerçeklerin üstünü örtmek ve tek adam rejimini ayakta tutmak, sorgulanmasının önüne geçmek için sürekli gündem değiştiriyor. Millet "Açım, geçinemiyorum." dedikçe, iktidar "Bu nasıl bir baro sistemi?" diyor. Millet "İşsizim, yoksulum." dedikçe, onlar "Kıdem tazminatlarını nasıl yok ederiz?" diyor. Millet "Çarşıya, pazara çıkamıyoruz." dedikçe, iktidar, "Ülkenin ekonomisi uçuyor." diyor. Kısaca, vatandaşlarımızın gerçeğiyle iktidarın gerçekleri hiçbir zaman birbirini tutmuyor.

Değerli milletvekilleri, şimdi, ülkenin bunca sorunu, sıkıntısı varken biz Avukatlık Yasası'nı görüşüyoruz. Pazartesi sabahı saat 03.30'a kadar süren Adalet Komisyonu görüşmelerinden sonra şimdi Genel Kurulda devam ediyoruz. Daha önceki yıllarda, hayvan haklarıyla ilgili, turizm rehberleriyle ilgili gelen düzenlemelerde meslek temsilcileri Komisyona gelip görüş ve düşüncelerini açıklarken, biz baro başkanlarını Komisyona almadık. Diğer meslek teşekküllerinden çok farklı bir yere sahip yasama-yürütme-yargı erklerinden yargının kurucu unsurlarından biri olan savunmanın kendini Komisyonda savunamaması kabul edilebilir bir durum değildir. Hele de baro başkanlarının Meclis kapısında çelik bariyerlerle, her türlü eziyet altında, altlarına bir bank bile verilmesi engellenerek âdeta gözaltı, tecrit uygulanması hem Türkiye'de hem dünyada ibretle izlenmiştir. Yasa hazırlanırken ne baroların ne hukuk fakültelerinin ne de konunun uzmanı hocaların görüşü alınmıştır. İktidar milletvekilleri gerek Komisyonda gerekse basın yoluyla yaptıkları konuşmalarda yasanın gerekçesini temsilde adalet olarak açıklamışlardır. İnsanımızın açlık ve sefaletle boğuştuğu, işini, aşını kaybettiği bir dönemde böyle bir düzenlemenin acelesini anlayabilen beri gelsin.

Değerli milletvekilleri; barolar ve diğer meslek birlikleri Ahilik geleneğinin günümüzdeki temsilcileridir. Ahilik geleneğinin esası meslekte birlik, meslekte bütünlük, meslekte dayanışma ve yardımlaşmadır. Peki, çoklu baro sistemini getirerek siz neyi amaçlıyorsunuz? Çoklu baro sistemi baroları bölme, baroları ayrıştırma, kamplaştırıp düşmanlaştırma değil de nedir? Getirilmek istenen bu sistemin onlarca sakıncasından biri de terör örgütü mensuplarının oluşturduğu baroların seçilmiş başkanları.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun toparlayın.

FERİDUN BAHŞİ (Devamla) - Teşekkür ederim.

Yarın yurt dışına çıkmış bu tür bir baronun başkanının bulunduğu ülkelerde Türkiye'yle ilgili yapacağı kötüleme amaçlı konuşmaları, açıklamaları nasıl önlemeyi düşünüyorsunuz? Nihayetinde bu kişi Türkiye'de kurulmuş savunmanın yani avukatların temsil edildiği bir baronun başkanı olarak ağırlanacak ve yapacağı açıklamalar da bu çerçevede önemsenip gerçek kabul edilecektir. Hukuk ve insan hakları karnemizin yurt dışındaki algısını da düşünecek olursak ülkemizi pek de güzel günlerin beklemediği aşikârdır. Bu durumun ülkemizin yurt dışındaki imajına vereceği zararı da umursamıyor musunuz? Konu uzun, bizim yargı bağımsızlığı açısından endişemiz büyük ancak zaman kısıtlı.

Konuşmama 18'inci maddede devam edeceğim.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)