GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Avukatlık Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:110
Tarih:09.07.2020

MURAT ÇEPNİ (İzmir) - Teşekkürler Başkan.

Genel Kurul ve değerli halkımız; evet, günlerdir çoklu baro düzenlemesini konuşuyoruz ve burada, bir ders mahiyetinde, çok önemli katkılar yapıldı ve bu katkılar da özellikle bu düzenlemeyi getiren milletvekillerine "Hata yapıyorsunuz, kandırılıyorsunuz, tez elden bu yoldan dönün." biçiminde de bağlanıyor. Oysa işin bir başka boyutu da bunun aslında bir yanılgı olmadığıdır. Bu bir hesap hatası değildir, bu yasa düpedüz bir tercihtir. Yani sarayın ihtiyacıdır; halkın ihtiyacı değil, doğrudan sarayın ihtiyacıdır.

Peki, bu süreç nasıl işliyor? Bu süreç, bakın, polis zoruyla işliyor. Yani sadece burada yaptığımız yasama faaliyetiyle değil, tam tersine daha da etkili bir biçimde, sokakta, başta baro başkanlarına yapılan zulümde görüldüğü üzere, polis şiddetiyle beraber bu yasa çıkarılmaya çalışılıyor. Dolayısıyla, şiddetle çıkarılmaya çalışılan, halk karşıtı bir yasayla karşı karşıyayız.

Bu yasada 30 ile 4.900 üyenin oyları eşitleniyor ve bu da şöyle temellendiriliyor, deniyor ki: "Türkiye Barolar Birliği avukatların birliği değil, baroların birliğidir." Şimdi, bu, gerçekten, aslında AKP saray zihniyetinin bir fotoğrafıdır.

Şimdi, 4.900 insanı bir aritmetik bir toplama dönüştüren, nesneleştiren bir yaklaşımdır bu. Oysa delege dediğiniz kurum bir temsiliyettir yani bir sorumluluktur. 30 kişinin seçtiği bir delegenin sorumluluğu vardır yani düşünen, araştıran, emek harcayan 30 insandır bunlar. Bunlar birbirine benzeyen, aynı şeyleri düşünen aparatlar değillerdir. Dolayısıyla siz delegeleri eşitleme hakkına sahip olamazsınız. Bu bir eşitsizliktir, hem anayasal bir eşitsizliktir ama aynı zamanda da insanı nesneleştiren bir yaklaşımdır.

Şimdi, bu yasayla ne yapılmaya çalışılıyor? Bu yasayla yapılmaya çalışılan şu: Bakın, gizli açık, apoletli apoletsiz, üniformalı üniformasız, her tür yol ve biçimde örgütlenen saray tüm halkı örgütsüzleştirmeye çalışıyor. Dolayısıyla bu yasa sadece avukatlara dönük değil, o yüzden tüm topluma dönük bir açık saldırıdır.

Evet, savunma örgütsüzleştirilmeye çalışılıyor ve aynı zamanda halk da savunmasız bırakılmaya çalışılıyor. Çünkü şiddet gören kadınların; doğasına, deresine sahip çıkan köylünün; ulusal onurunu korumaya çalışan Kürt'ün; bir bütün, halklarımızın; ulusal inanç özgürlüğü mücadelesini sürdüren Alevilerin örgütsüzleştirilmesi ve savunmasız bırakılması meselesidir. Dolayısıyla bu yasa sarayın ihtiyacıdır, bundan dolayı sarayın ihtiyacıdır. Peki, saray ne kurmaya çalışıyor buradan? Politik İslamcı bir düzen kurmaya çalışıyor. İşte bu çoklu baro aynı zamanda çoklu hukukun da ön hazırlığıdır yani bu, aynı zamanda "En iyiyi ben bilirim, en doğruyu ben savunurum, en büyük benim." diyen bir aklın tüm toplumu küçültmesi, onursuzlaştırması saldırısıdır.

Evet, barolar direniyor. Bugün Kuğulu Park'ta, daha öncesinde Meclisin kapısında barolar direniyor. Baroların direnişi onurlu bir direniştir. Bu onurlu direnişi buradan bir kez daha selamlıyoruz.

Barolar, baro başkanları kendileri için değil, tüm ezilenler için direniyorlar, tüm ezilenler için bir demokrasi mücadelesi veriyorlar. Aynı zamanda bize bir çağrı yapıyorlar: "Gelin, hep birlikte, birleşik bir demokrasi mücadelesini kuralım." demeye çalışıyorlar.

Bu yasa rövanşist bir yasadır. Bu yasa, bu düzenleme, çok kötü olan bir hukuk sisteminin iyileştirilmesi meselesi değildir. Tıpkı darbelerden beslenen, darbeleri fırsatçılığa çeviren saray fikriyatı gibi, saray sistemi gibi, aynı zamanda burada da bir kötü gidişatı kendi lehlerine, kendilerinin kullanışlı hâle getirilmesi meselesidir. Yani, biz, kötü olan bir sistemin çok daha kötü hâle getirilmesi düzenlemesiyle karşı karşıyayız. Bu, cemaatler koalisyonunun resmileştirmesi meselesidir. Cemaatler koalisyonu resmileşiyor değerli arkadaşlar.

Evet, son olarak şunu söylüyorum...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

MURAT ÇEPNİ (Devamla) - Biz burada hukuk tartışması yapmıyoruz. Hukuk tartışması yapmamız gerekir. Evet, bugün, adil yargılanmak için ölüm orucuna yatmış avukatların olduğu bir dönemdeyiz, günlerdeyiz. Aytaç ve Ebru Timtik avukat arkadaşlarımız, bugün, adil yargılanma talebiyle ölüm orucundalar. Ben buradan bir kez daha bu çağrıyı yineliyorum: Ebru ve Aytaç yaşasın! Paralel baroya hayır! Birleşe birleşe, faşizme karşı halkların, işçi sınıfının, emekçilerin ve kadınların mücadelesini yükseltelim diyorum.

Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)