GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Avukatlık Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:110
Tarih:09.07.2020

İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, Divan, sayın vekiller; biraz önce Anayasa madde 135'e neden aykırı olduğunu 8 başlık altında saydım, açıklamaya çalıştım. 8'inci başlık: Kamu kurumu niteliği, kamu tüzel kişiliği konu ve yer bakımından tekli işlemdir. Aynı yerde ve aynı konuda birden çok kamu tüzel kişiliği kurulamaz. Buradaki amaç-araç ilişkisi şöyledir: Çoklu baro kurmada amaç eğer demokratik yönetim idiyse buna seçim sistemi değişikliğiyle ulaşılabilirdi, çoklu baroyla bu amaca ulaşılamaz. Bununla birlikte, amaç çoklu baro ise bu amaca yasa yoluyla ulaşılamaz, Anayasa değişikliği yapmak gerekirdi, Anayasa değişiklikleri yapmak gerekir.

Şimdi, 135'in dışında, ikincisi: Çoklu baro, adil yargılanma ilkesine aykırıdır. Adil yargılanma ilkesi, eğer barolar, avukatlık mesleği savunmayı temsil ediyorsa adil yargılanma ilkesinin 7 ilkesinden biri değil sadece. Adil yargılanma ilkesinin bütününü kapsamına alıyor adil yargılanma hakkı ve savunma olmaksızın 7 başlık altında sayacağımız mahkeme hakkı, silahların eşitliği ilkesi, bağımsız ve tarafsız bir mahkeme hakkı, açık usul ve çabukluk ilkesi, yargı kararlarının uygulanması, suçsuzluk karinesi, savunma hakları; savunma yoksa bunlar gerçekleşemez. Bu bakımdan, adil yargılanma hakkı ilkesine aykırıdır. Avukatlık Kanunu'nun 1'inci maddesinden hareketle bunu saptayabiliriz. Çünkü bağımsız savunma ve serbestlik ilkesine dayanıyor. Nasıl ki yargıç bağımsızlık ve tarafsızlık ilkesine dayanıyorsa, savcı güvenceyi, avukat da bağımsızlık ve özerklik ilkesini temsil eder. Dolayısıyla, bağımsız ve özerk avukatlık örgütü olmaksızın yargı bağımsızlığının sağlanması zordur veya imkânsızdır. Buradaki önemli bir sıkıntı esasen bugüne yönelik değil, geleceğe yöneliktir. Çünkü bu şekilde baroların bölünmesi -örneğin, İstanbul'da 24 baronun kurulması- hukuk fakültesi öğrencileri ile barolar arasında "siyasal klientalist" veya "siyasal klientalist ilişkisi"ni kuracağından, hukuk fakültesinden itibaren hukuk öğreniminin amacına uygun olmaksızın bir öğrenim sürecine öğrencileri sokma riski doğacaktır.

Bu bakımdan, birinci sakıncası, çoklu baro örgütlenmesinde siyasal, dinsel faktörler ve ideolojik ayrışmalar öne çıkacaktır. Avukatlara kendi iradeleriyle baro kurma imkânı tanındığında bu amaçla bir araya gelecek kişiler -ister istemez- yaşamlarında belirleyici olan siyasal, felsefi ve dinsel ölçütler temelinde buluşacaklardır.

İkinci sakıncası 2 bin üyeyle kurulan bir baro, var olan baro karşısında üye sayısını artırmak için -ve kuruluş gücünü muhtemelen bir parti veya cemaatten aldığı için- hukuk fakültesi öğrencileriyle "siyasal klientalist ilişkisi"ne girecektir. Bunun ağır sonucu ise siyasal, dinsel ve ideolojik aidiyetlere göre daha öğrencilik döneminde başlayan ayrışmalar tarafgir avukat görüntüsünü yaratacak ve böyle bir avukatın "jurisdictio" yani "haklı ve gerçek olanı dile getirme" sürecini yaratan sav, savunma, hüküm üçlüsüne katkısı mümkün olmayacaktır.

Amaç ve araç ilişkisi bakımından yasa önerisiyle yapılması öngörülen düzenleme, hukukçu formasyonu ve çoklu baro yaratma saik ve tarzıyla Avukatlık Kanunu madde 1'e aykırı olduğu gibi, adil yargılanma hakkına da aykırı bulunmaktadır. Bu, sadece adil yargılanma hakkına değil -Anayasa madde 2- demokratik hukuk devletine de aykırıdır. Gerçekten, Anayasa Mahkemesi "Herhangi bir kuruluşun oluşmasında demokrasinin temel kuralı olan seçime yer verilmişse, bu kuruluşun yönetim ve işleyişinin de demokratik kurallara aykırı olamayacağının kabulü gerekir." der ve Anayasa Mahkemesi demokratik işleyişin nasıl olacağına dair uzunca paragraflarını sıralar. Bu açıdan "eşitsiz temsil" ilkesi tamamen ölçüsüz olduğundan, Anayasa'nın başta 2'nci maddesi gelmek üzere, 13'üncü, 67'nci ve 135'inci maddelerine de aykırıdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, toparlayın.

İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Bu bakımdan, barolar mikrodemokrasiyi temsil eder, makrodemokrasiyle paralel olmak zorunda değildir. Tam tersine, bir ülkede demokrasinin yaşayabilmesi için mikrodemokrasi kuruluşları fren ve denge işlevi görürler. Bu bakımdan, baroların siyasal iktidara göre farklı eğilimleri yansıtması doğaldır ve savunulmalıdır.

Bu bakımdan, araç-amaç testinde, bu düzenleme tarzı Anayasa madde 135'e ve diğerlerine aykırı olacağından "normlar hiyerarşisi" ilkesini de zedelemektedir, Anayasa Mahkemesi kararlarına aykırıdır -birçok karar var elimin altında ama okuyamıyorum- fakat esasen, demokratik hukuk devletinin ötesinde, barış hakkına, "toplumsal barış" ilkesine aykırıdır. Bu bakımdan, Anayasa'nın 2'nci maddesindeki "barış hakkı" ilkesini de ihlal etmektedir. Bu itibarla, esasen, bizim amacımız cemaatleri hukuk sınırına çekmek olmalıyken, hukuku cemaatleştirmek son derece sakıncalıdır.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)