| Konu: | Avukatlık Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 110 |
| Tarih: | 09.07.2020 |
ZEKİ HAKAN SIDALI (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; konuşmama başlamadan önce, Sakarya'da havai fişeklerin tahliyesi sırasında meydana gelen patlamada şehit olan askerlerimize rahmet, yaralılarımıza da acil şifalar diliyorum.
Adalet, mülkün de Türk'ün de temelidir. Beş bin yıllık devlet geleneğimiz, adalet üzerine inşa edilmiştir. Fakat ülkemizdeki mevcut tabloya baktığımızda, bağımsız yargının, sürekli bir merkeze bağımlı hâle getirilmeye çalışıldığını görüyoruz. Sözlük anlamı "düzeltmek" olan reform kavramı, sizin elinizde bir yıkıma dönüştü. Artık siz her "reform" dediğinizde, vatandaşlar "Acaba şimdi hedeflerinde ne var? Şimdi nereyi bozacaklar?" diye düşünmekten kendilerini alamıyorlar.
Şimdi de barolarda sözde reformla gerçekte yıkım yapmaya çalışıyorsunuz. Barolar hakkında herkes konuştu, bir tek konunun doğrudan muhatabı olan baro temsilcileri konuşamadı. Diğer birçok konuda birbirlerinden farklı düşünen 79 baro başkanı, fikir birliği içerisinde ve bu kanun değişikliği teklifine karşı çıkıyorlar. Sizin de içinizde bu durumu içine sindiremeyen çok kişi olduğuna eminim. Teklif üzerine, Komisyonda tam elli beş saat konuşuldu, 1.200 sayfa tutanak ortaya çıktı. Bakın "Biz herkesi dinliyoruz." diyorsunuz, buradan soruyorum: Hangi öneriyi dikkate aldınız? Teklifin neresinde değişiklik yaptınız?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Çok.
ZEKİ HAKAN SIDALI (Devamla) - Hiçbir yerinde. İstişare bunun neresinde? Sizin sayısal üstünlük ve çoğunluk dayatmalarınıza rağmen biz her zaman çoğulcu demokrasiyi savunmaya ve milletin Meclisteki sesi olmaya devam edeceğiz. Yakında, Mecliste sayılar değişecek ve çoğulcu demokrasi kalıcı olacaktır.
Baro temsilcilerini Komisyonda dinleme lütfunu dahi göstermediğiniz çoklu baro sistemi, hukuk devleti ve demokrasiyle bağdaşmadığı gibi, övünerek anlattığınız temsilde adalet sistemine de aykırıdır. Kanunlar toplumsal bir talep, ihtiyaç veya gereklilikten ortaya çıkar. Bu teklifinize baktığımızda "Bu, neyin gereği, kimin talebi?" diye sormadan edemiyoruz. Ben cevabı vereyim: Bu, ne bir toplumsal talep ne de bir gereklilik; bu, reform kılıfında, Türk yargı sisteminin siyasallaştırılmasının son adımı.
İSMAİL TAMER (Kayseri) - Nasıl siyasallaşıyor ya?
ZEKİ HAKAN SIDALI (Devamla) - Bu kanun teklifi, bağımsız yargıyı bertaraf etmenin son eşiği. Yargı erkinin kurucu unsurlarından biri olan baroların taşıdığı kamu kurumu niteliği, onu bütünsellik ilkesi barındıran kamu hizmetleri arasına koyar. Ancak, bu değişiklikle bütünsellik ortadan kalkıyor yani Hükûmet eliyle bir kamu görevini ifa edilemez hâle getiriyorsunuz.
Sayın milletvekilleri, yargıyı adil yapan, bağımsızlığıdır; hukukun üstünlüğüne harfiyen uyması, üstünlerin hukukuna müsaade etmemesidir. Yargıyı ayakta tutansa güvendir. Hukukuna, adaletine, şeffaflığına güven duyulmayan bir ülke kalkınamaz, büyüyemez; aksine, küçülür. Bu düzenleme, yüzde 20'lerde, Türk tarihinin en düşük seviyelerinde seyreden hukuka güveni daha da aşağıya çekmekten başka hiçbir işe yaramayacaktır. Bir yandan "Hukuka olan güvenin artması için el birliğiyle çalışmalıyız." diyorsunuz, bir yandan da bunun tamamen aleyhine çalışmalar yapıyorsunuz. Demek ki sizin amacınız, hukuka olan güvenin artması değil, hukukta yalnızca sizin güvendiğiniz insanların hâkim olması. Bağımsızlık bunun neresinde?
Bu kanun teklifiyle, 2 bin avukatın bir araya gelmesiyle yeni bir baro oluşturulabilecek. Bu barolar hangi görüş etrafında bir araya gelecek? Siyasi görüş mü, ideolojik saik mi, yoksa felsefi kuram mı? Kutuplaştırma politikanızı, siyasetten tutun da iş dünyasına, sanata, spora, kısaca her alana taşıdınız, başarısızlığınız ortada. Şimdi bir de baroları perişan etme peşindesiniz. Avukatları da "bizden" veya "bizden olmayanlar" diye kodlayarak elinize ne geçecek? Tekrar ediyorum, baroların siyasallaşmasından dem vurup baronun siyasallaşmasına yasal meşruiyet üretmek, çok büyük bir çelişki ve yanılgıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, toparlayın.
ZEKİ HAKAN SIDALI (Devamla) - Hâkimler karar vermeden önce "Bu kişiyi savunan avukat acaba hangi barodan?" demeye başlarsa ne olur? Devletin bölünmez bütünlüğünü ve üniter yapısını tehdit edebilecek bir zafiyet oluşur. Adalet ölür, adaleti öldürdüğünüz gün de devlet ölür. Hiçbirimiz, devletimizin zarar görmesine izin veremeyiz. Onun için bu Meclis var, onun için biz buradayız.
Yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)