GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Avukatlık Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:111
Tarih:10.07.2020

MUSTAFA TUNCER (Amasya) - Sayın Başkan, milletvekili arkadaşlarım; hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, siz bu teklifle baroların arasına siyaseti sokmayı, ayrıştırmayı düşünüyorsunuz ama bu düşünceniz kesinlikle yanlış. Söz konusu avukat ve avukatlık olduğunda avukatlar arasında siyaset olmaz. Avukatlar birbirlerine "Şu, şu partiden; bu, bu partiden." diye ayrımcı gözle bakmaz. Ben Amasya Barosu avukatıyım ve Amasya Barosunda da 2 dönem yönetim kurulu üyeliği yaptım. Anadolu'da baro yönetiminde herhangi bir siyasi parti görüşü hâkim değildir. Mesela ben baro yönetimindeyken bizim yönetimimizde AK PARTİ'li arkadaş da vardı, Cumhuriyet Halk Partili arkadaş da vardı, MHP'li arkadaş da vardı. Hâlen bugün Amasya Barosunda yine AK PARTİ'li kardeşimiz var, Milliyetçi Hareket Partili ve İYİ PARTİ'li arkadaşlar var. Yani avukatlar eğer kendi mesleki örgütlenmesi söz konusuysa siyaseti bir tarafa bırakırlar. Çünkü bizler için önemli olan mesleki dayanışmadır, bizler için önemli olan meslektaş dayanışmasıdır. Siyaseti ne olursa olsun, bizden bir gün önce mesleğe başlayan bir avukat varsa o bizim için üstattır.

Ayrıca bu teklife ne olursa olsun her görüşten tüm avukatlar karşı. Mesela, Amasya'da yönetim kurulunda birlikte iki dönem çalıştığımız Milliyetçi Hareket Partisine üye, partide de çok aktif bir arkadaşımız sosyal medyada konuyla ilgili bir paylaşımda bulunmuş. Kısaca şöyle diyor: "Barolar, kuruluş ve yapıları Anayasa'nın 135'inci maddesinde belirlenmiş kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarıdır. AK PARTİ, çoklu baro düzenlemesiyle yapıyı bozup kendine bağlı ya da yakın barolar hedefleyerek siyasi bir hamle yapmaktadır. Bu değişiklik teklifine tüm barolar karşı çıkıyor. Bireysel olarak da iş referanduma gitse avukatların yüzde 90'ından fazlası çoklu baroya 'hayır' diyecektir." Evet, avukatlar açısından durum budur. Bir referandum yapsanız ya da avukatlar arasında bir araştırma yapsanız avukatların tamamına yakını bu teklife "hayır" diyecektir. Ve asıl önemli olan sorun da bu teklifin altında AK PARTİ'li avukat arkadaşlarımızın imzası olmasıdır. Bu durum Meclis arşivlerine, Türkiye Cumhuriyeti tarihine de geçecektir. Kendileri ömür boyu bu utancı taşıyacaktır.

Aslında kanun teklifinin ismi, Avukatlık Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ama kanun teklifi maddelerine baktığımızda avukatların sorunlarıyla ilgili ya da o sorunların çözümüne dair hiçbir teklif bulunmamaktadır. O yüzden ben burada biraz avukatların sorunlarına değinmek istiyorum. Türkiye'de avukat olabilmek için bir hukuk fakültesinden mezun olduktan sonra altı ayı adliyede, altı ayı da en az beş yıl kıdeme sahip bir avukat yanında toplam bir yıllık staj programını tamamlayarak baroya kaydolmak gerekiyor.

Meslekî sorunlarımız ilk defa hukuk fakültelerinde başlıyor. Türkiye'de kimi devlet üniversitesi kimi ise vakıf üniversitesine bağlı 133 hukuk fakültesi var. Bu hukuk fakültelerinin toplam öğrenci kontenjanı ise 80 bin civarında. İnanılmaz bir sayı değil mi? Türkiye'de Aralık 2019 verilerine göre 127 bin 691 avukat var ve bu sayıya her yıl binlerce yeni avukat ulaşıyor. Avukatların mesleklerini iyi bir şekilde icra edebilmeleri için her şeyden önce hukuk fakültelerinin kontenjanlarının düşürülmesi gerekiyor ama bu teklifte böyle bir şey yok. Birçok fakültenin akademisyen kadrosu ve fiziki koşulları oldukça yetersiz. Fakültelerde iyi bir eğitim verilebilmesi için gerekirse bazı fakültelerin birleştirilmesi hatta gerekiyorsa bazılarının kapatılması gerekiyor ama bu teklifte buna dair de bir şey yok.

Staj başlıyor, staj yaparken hiçbir güvenceniz yok; ücret almıyorsunuz veya çok düşük bir ücretle âdeta genç avukatlar gibi çalıştırılıyorsunuz. Bizim zamanımızda yoktu ama şimdi stajyerlerin zorunlu sağlık sigortası var ancak bunların primleri de düzenli olarak ödenemiyor. Stajyerlerin cebinde tabiri caizse yol parası dahi yok. Hâkim ve savcı adayları devletten bugün itibarıyla 6 bin liranın üzerinde maaş alırken, sigortaları mevcutken, stajyer avukatların devletten herhangi bir ücret almamalarının, sigortalarının olmamasının haksızlık olduğunu düşünüyorum. Kanuna göre avukatlar bir kamu hizmeti icra ediyorlar. O hâlde, avukatların da eğitimleri süresince sigortalanmaları ve belli bir ücret almaları gerekiyor.

Avukatların ekonomik sorunlarının daha büyükleri ise serbest avukat olarak mesleğe atıldıkları aşamada başlıyor. Serbest avukatlık yapabilmek için avukatın bir iş adresinin, maliye kaydının olması gerekiyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Tuncer, toparlayın.

MUSTAFA TUNCER (Devamla) - Zira genç bir avukat, tek kuruş para kazanmasa dahi ofis giderlerini, BAĞ-KUR primlerini, muhasebeci giderlerini ve her türlü vergiyi ödemek zorundadır. Bu tür giderler ayda en az 2.500-3 bin TL'lik bir gider demek. İstanbul, Ankara, İzmir gibi hayatın daha pahalı olduğu şehirlerde giderler çok daha yüksektir.

Avukatlar, adli yardım hizmetiyle CMK görevlendirmeleri alabiliyor ancak aşırı bir hızla artmış olan avukat sayısı nedeniyle bazı şehirlerde bir avukat bir yıl içerisinde ancak 1 adli yardım dosyası, 15-20 tane CMK dosyası alabiliyor. Her iki görevlendirme karşılığında alınan ücret ise oldukça düşük hatta gülünç ve zamanında da ödenmiyor. Bazı avukatlar mesleğe yeni başladıklarında yaşayabilecekleri ekonomik zorluklara çare olarak bir başka avukatın yanında çalışmayı deniyorlar. Genç işçi avukatlar İstanbul gibi şehirlerde belki 3 bin, 4 bin liraya çalışıyorlar ama küçük şehirlerde asgari ücretin dahi altında ücret alıyorlar. Siz, baroların çoklaştırılmasını bırakın, asgari ücretin dahi altında çalışan avukatların sorununu çözün.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MUSTAFA TUNCER (Devamla) - Eğer bunu yapamıyorsanız buralarda oturmayalım, hiçbirimiz oturmayalım diyorum, saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)