| Konu: | 2013 YILI MERKEZÎ YÖNETİM BÜTÇESİ VE 2011 YILI MERKEZÎ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 44 |
| Tarih: | 18.12.2012 |
CHP GRUBU ADINA OSMAN KAPTAN (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2013 yılı merkezi yönetim bütçesinin 9'uncu maddesinde yer alan "Yatırım harcamaları" üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlarım.
Sayın arkadaşlarım, gelişmekte olan pek çok ülkede olduğu gibi, ülkemizin kalkınması için yatırımlar, özellikle de sabit sermaye yatırımları çok önemlidir. Çünkü sabit sermaye yatırımları, üretim demektir, iş demektir, istihdam demektir, gelir artışı demektir, teknoloji demektir, sermaye birikimi demektir. Sabit sermaye yatırımlarının 2012 yılında 319 milyar liraya, 2013 yılında da 358 milyar liraya çıkması, gayrisafi yurt içi hasılaya oranının da yüzde 23'e ulaşması tahmin edilmektedir. Bu çerçevede, sabit sermaye yatırımlarının yüzde 81'inin özel sektör tarafından gerçekleştirilmesi öngörülmektedir.
Değerli arkadaşlarım, kuşkusuz ki ülkemizin büyüme ve kalkınma sürecinde ana unsur yatırımlardır. Yatırımlar da tasarruflarla finanse edilmektedir. Türkiye'de yurt içi tasarruflar AKP döneminde dibe vurmuştur çünkü insanlarımız, bırakın tasarruf yapmayı, zaten zar zor veya borçla geçinebilmektedir. AKP devri iktidarında icra dosyası sayısı 9 milyon 400 binden 20 milyon 770 bine çıkmıştır. TÜİK'in 2011'de yaptığı gelir ve yaşam koşulları anketinde, halkımızın yüzde 80'i eskimiş mobilyalarını kullanmaktadır, yüzde 86'sı da evden uzakta bir hafta tatil bile yapamamaktadır.
Değerli arkadaşlarım, her şeye rağmen, ekonomik potansiyeli yüksek olan Türkiye, son on yılda önemli bir performans göstermiştir. İster "Kemal Derviş programı" diyelim ister "Ali Babacan programı" diyelim, ekonomide son on yılda bir gelişme olmuştur ancak bu, yeterli değildir çünkü 2002 yılında Birleşmiş Milletler insani gelişmişlik sıralamasında ülkemiz, 85'inci sıradayken 2011 yılında yine bu listede 92'nci sıraya düşmüşse, maalesef, son on yılda bırakın iyileşmeyi, durumumuz daha da kötüleşmiştir denilebilir.
Örneğin, OECD ülkelerinin eğitim harcamalarının millî gelire oranı ortalama yüzde 6,2 iken, bu oran ülkemizde sadece yüzde 4,2'dir. Bu durumda, dünyanın en büyük 17'nci, Avrupa'nın en büyük 6'ncı ekonomisi olmakla övünmemiz, ne yazık ki anlamsız hâle gelmektedir.
Değerli milletvekilleri, enerjide dışa bağımlılığı azaltan, boraks ve diğer kıymetli maden potansiyellerimizi değerlendiren yatırımlara öncelik vermeliyiz. Teknolojiye, AR-GE'ye, eğitime, sağlığa, tarıma ve turizm yatırımlarına daha fazla ağırlık vermeliyiz. İç ve dış yatırımcılar için uygulanan bürokrasi ve prosedürler en aza indirgenmelidir. Kalkınmaya önder olacak, iş olanakları yaratacak doğrudan sermaye yatırımlarına, GAP, DAP, KOP ve DOKAP gibi bölgesel kalkınma projelerine gerekli kaynak ayrılmalıdır. Eğitimin niteliği artırılmalıdır, Türkiye'den beyin gücünün başka ülkelere gitmesi önlenmelidir.
Değerli arkadaşlarım, Türkiye'de gerek yatırımcıların ve üreticilerin, gerekse de tüketicilerin belini büken en önemli konulardan birisi de, kuşkusuz, dünyanın en pahalı benzinini kullanmamızdır. Türkiye'de yapılacak ilk iş benzinin ucuzlatılmasıdır.
Türkiye ham petrol ithal ediyor, bu ham petrol işlenerek yüzde 33'ü mazot, yüzde 20'si benzin, yüzde 12'sinden de fuel oil elde ediliyor. Mazotun tüketimi, benzinin 7 katıdır. Bu nedenle, Türkiye'de üretilen benzinin yarısını bile tüketemiyoruz. 2012 yılında yurt dışına 2,5 milyon ton benzini litresi 143 kuruştan ihraç ettik. Benzini 143 kuruşa ihraç edeceğimize benzini pompa fiyatı olan 4 lira 60 kuruş yerine 3 lira 60 kuruşa satalım yani benzini 1 lira ucuzlatalım, benzine talep artsın, devletin aldığı vergi geliri de artsın, vatandaş da ucuza benzin kullansın. Mazot tüketimi benzine kaydıkça dışarıdan hem ham petrol alımı azalacak hem de dış ticaret açığımız azalacaktır.
Değerli milletvekilleri, inşaatta Çin'den sonra dünya 2'ncisiyiz. İnşaat firmalarımızı kutluyoruz. Ne yapsınlar, yurt içinde TOKİ'yle haksız rekabet yapacaklarına yurt dışına gidiyorlar. TOKİ, öncelikle 168 üniversitemizin ihtiyacı olan YURTKUR'un öğrenci yurtlarını bir-bir buçuk yıl gibi kısa bir zamanda yapıp bitirmelidir, öğrencilerimizi de kışta kıyamette perişan olmaktan kurtarmalıdır.
Sayın arkadaşlar, Sayın Erdoğan Bayraktar "TOKİ 50-55 milyon lira dolandırıldı, bunda bizim de sorumluluğumuz var." diyor.
Sayın Bakan, varsa istifa et, laf etme. İstifa etmiyorsa Sayın Bakanın Başbakan tarafından görevinden alınması gerekir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; son olarak şunu söylemek istiyorum: Türkiye'de yatırımlar açısından öncelikli illerden bir tanesi de Antalya olmalıdır. Geçenlerde bu kürsüden ifade ettiğim gibi, Antalya demek, yılda 11 milyon turistin geldiği, 7 milyar dolar turizm geliri elde edilen il demektir. Antalya, Paris, Londra, New York'tan sonra dünyada en fazla turist çeken 4'üncü, Avrupa'da ise 3'üncü kenttir. Antalya, sebze ve meyve ihracatında Türkiye'de 1'inci il demektir; nüfusta 6'ncı, sosyoekonomik gelişmişlikte 5'inci ildir. Antalya demek, 81 ilden insanlarımızın gelip yerleştiği il demektir. Antalya, devletten aldığının fazlasını devlete veren il demektir. Antalya, her yıl sele, su baskınlarına, doluya, dona maruz kalan, seraların su bastığı, sebzelerin çürüdüğü, çiftçilerimizin eli böğründe kaldığı il demektir. GAP gibi, DAP gibi projelere bir de BAP, Batı Akdeniz Projesi veya AP, Antalya Projesi eklenmelidir.
Antalya'da mevcut havaalanının genişletilmesini veya yeni bir havaalanı yapılmasını istiyoruz. Batı ilçelerimizden birine havaalanı istiyoruz. Antalya çevre yollarının öncelikle bitirilmesini istiyoruz. Çubuk Beli'ne bir tünel yapılmasını istiyoruz. Doğal gazın turizm ve seracılıkta kullanılacak bir şekilde tüm ilçelerimize yaygınlaştırılmasını istiyoruz. Toptancı hal kanununun yeniden düzenlenmesini istiyoruz. Turizme gölge edilmemesini, yeni çıkan büyükşehir yasasının da bu açıdan değerlendirilmesini istiyoruz.
Domatesimizin, biberimizin, patlıcanımızın, portakalımızın, limonumuzun, greyfurtumuzun, narımızın; elmamızın velhasıl malımızın para etmesini istiyoruz. İhracata süreklilik kazandırılmasını ve ihracat primlerinden üreticilerin de pay almasını istiyoruz. Antalya'ya hızlı tren projesi, 2013 yılı bütçesinde yoktur. Hâlbuki, Sayın Bakan Binali Yıldırım Paris'te: "Antalya'ya hızlı tren, EXPO 2016'ya yetişecek." demişti. 2013 Yılı Yatırım Programı'na alınmamıştır. Büyük bir hayal kırıklığı içindeyiz. Bu gidişle Antalya'ya ve Konya üzerinden de, Eskişehir üzerinden de 2016'ya kadar hızlı tren de yetişmez, yavaş tren de yetişmez.
Sayın Bakan, hem özelleştirme yaptınız hem de milleti bu kadar borca soktunuz, Antalya'ya bu yatırımları çok mu görüyorsunuz? Antalya bu yatırımları hak etmiyor mu? Antalya'ya yapılan yatırımın?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
OSMAN KAPTAN (Devamla) - ?Türkiye'ye yapılan yatırım olduğunu bilmiyor musunuz?
Bütçenin hayırlı olmasını diler, hepinize saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.