GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Avukatlık Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:111
Tarih:10.07.2020

MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte kanun teklifinin 22'nci maddesi üzerinde İYİ PARTİ Grubu adına söz aldım. Heyetinizi bir kez daha saygıyla selamlıyorum.

1136 sayılı Kanun'a geçici bir madde eklenmiştir. "Geçici madde 23 - Görev sürelerine bakılmaksızın tüm barolarda baro başkanlığı, yönetim, disiplin ve denetleme kurulu üyelikleri ile Türkiye Barolar Birliği delege seçimleri 2020 yılı Ekim ayının ilk haftasında; Birlik Başkanlığı, yönetim, disiplin ve denetleme kurulu üyelikleri seçimleriyse 2020 yılı Aralık ayı içinde yapılır." denilmektedir.

Sayın başkan, değerli milletvekilleri; demokrasi ve hukuk mücadelesini savunmak adına önüne çıkan bütün engelleri bir bir aşan ve Meclis çatısı altında temsil hakkı elde eden İYİ PARTİ milletvekilleri olarak bizler, iktidarın sayısal çoğunluğuna güvenerek getirdiği ve noktasına dokunmadan geçirme iddiasında bulunduğu bütün yasa tekliflerinin Anayasa'mıza uygun olması için var gücümüzle mücadele veriyoruz. Komisyonda teklif görüşülürken muhalefet partisi olarak görüşlerimizi ifade ettik, bu yasanın Anayasa'ya aykırılığını anlattık. Sesimizi sağır kulaklara duyurabildik mi? Hayır, duyuramadık.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; barolar, 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun "Barolar" başlıklı 76'ncı maddesinin birinci fıkrasına göre kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşlarıdır. Baroların yargı erkinin kurucu unsurlarından biri olması ve kamu kurumu niteliğinde olmaları nedeniyle, çoklu baro uygulaması, devletin üniter yapısıyla bağdaşmamaktadır. Çoklu baro uygulaması, baroların şu anki kamu tüzel kişiliği niteliğine zarar verir, devlet kurumunun yapısıyla da uyuşmaz. Çoklu baro sistemi, kamusal faaliyetler olan ve uygulamada baroların yetki alanında olan Ceza Muhakemesi Kanunu, adli yardım ve disiplin işlemleri gibi kurumların işlevsizleşmesine sebep olur. Bu gibi faaliyetler, gelecekte müstakil baroların mevcudiyeti nedeniyle muhtemelen Adalet Bakanlığına devredilecektir ve bu durum da yargı erkinin en önemli unsurlarından savunma faaliyetlerinin Bakanlık bünyesinde yürütülmesine ve doğal olarak politize olmasına vesile olacaktır. Baroların yetkilerinin azaltılması ve bazı kamusal faaliyetlerin bakanlıklara bağlanması çoğulcu demokrasilerde örneğine rastlanmayan, otokrat rejimlerin ise ayırt edici özelliklerindendir.

Avukatlık mesleği, Avukatlık Kanunu'nun 1'inci maddesi uyarınca kamu hizmeti güden serbest bir meslektir. Avukatlık mesleğinin serbest bir meslek olması savunmanın bağımsızlığının teminatıdır ancak kamuoyunda çoklu baro olarak ifade edilen sistemin kurulması hâlinde oluşacak müstakil ve politize baroların oluşumu, hâlihazırda siyasi baskı altında karar almak zorunda olan hâkimlerin de içerisinde bulundukları durumu zorlaştıracaktır. Coğrafi teminata sahip olmayan hâkimler, iktidar partisinin barosuna kayıtlı avukatların davalarına bakarken objektif karar veremeyecektir. Zira günümüzde pek çok hâkim, Hâkimler ve Savcılar Kurulunun siyasallaşmış doğası gereği, çoğu zaman objektif kriterlere göre karar verememekte, verdiklerinde ise tayin yahut sürgün tehdidi altında görevlerine devam etmektedirler. Bu durum da yargı erkinin gerektiği gibi işlememesine, adil yargılama hakkının zarar görmesine ve adli faaliyetlerin daha fazla politize olmasına neden olacaktır. Mevcut sistemde avukatların delegeyle temsili, avukat sayısı 100'den fazla olan barolar, 100'den sonraki her 300 üye için ayrıca birer delege seçerler şeklindedir. Delege temsiliyeti noktasında oldukça adaletli olan bu sistem, yasayla 5 binden fazla üyesi olan illerde adaletsiz bir şekilde düzenleniyor. Bunu doğru bulmadığımızı ifade ediyor, yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)