GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Avukatlık Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:111
Tarih:10.07.2020

MURAT SARISAÇ (Van) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AKP iktidarı, hayatın doğal akışından ve halkın güncel sorunlarından kopmuş durumda, attığı her adımda tek amacı siyaseten ömrünü uzatmak. Oysa, ülkenin her tarafından adalet çığlıkları yükseliyor, insanlar borç batağında, yoksulluk ve işsizlik katlanılmaz durumda fakat bunlar sırça köşklerden ve büyük saraylardan görülecek şeyler değil. Dolayısıyla, çoklu baro teklifinin de toplumsal ihtiyaçla veya taleple herhangi bir ilgisi yok. Bu nedenle, çoklu baro teklifi yangından mal kaçırma operasyonudur çünkü ülkenin böyle acil bir sorunu bulunmuyor. Ama gerçeklikten kopmuş bir iktidar gerçeği var. Şu an neredeyse baroların tamamı bu teklife karşı çıkıyor. Halkın geniş bir kesimi bunu onaylamıyor. Bu sebeple Adalet Komisyonunda günlerce sakıncalarını anlattık, şu anda Genel Kurulda anlatmaya devam ediyoruz. Çünkü, geçmişte yargıyı cemaate teslim ederek bir "kandırıldık" hikâyesi yazdınız. Bugün de yargıyı hangi odaklara teslim ettiğinizi bilmiyorum ama ileride bugünleri anımsayıp utanç duyabileceksiniz.

Sayın milletvekilleri, bugün, toplumsal muhalefet yürüten Kürtlere, iktidarı eleştiren gazetecilere ve farklı düşünen siyasetçilere karşı bir düşman hukuku var. Çünkü, ceza yargılamasında kanunlar sınırsız bir yorum tekniğine başvurularak uygulanıyor. Siyasi iktidar, yargı kararlarını, geliştirdiği subjektif bir millîlik üzerinden etkiliyor. Bu nedenle yıllar içinde birçok işkence vakası yaşandı, sayısız hak ihlalleri gerçekleştirildi, faili meçhul olaylar, toplu katliamlar, siyasi cinayetler işlendi ama birçoğu yakın zaman içinde cezasız bırakıldı ve hukuk karşısında hesap verme mekanizması işletilmedi. İşte siz, bu hesap verme mekanizması işlemesin ve hukuksuzluğa kimse itiraz etmesin diye baroları bölüyorsunuz.

Şu an, İstanbul Barosundan Avukat Ebru Timtik ve Ankara Barosundan Avukat Aytaç Ünsal da adil yargılanma talebiyle aylardır ölüm orucunda. Eğer yapılacak acil bir şey varsa o da bu 2 avukatın yaşaması için seferber olmaktır. Bakın, Kürt siyasetçi Rojbin Çetin'e saatlerce köpekli işkence yapıldı ama faillere adeta "Aferin" denildi. Yine İnfaz Yasası'nda da utanmadan, sıkılmadan mafyaya af çıkardılar ama ağır hasta tutsaklar için adım atılmadı. Siyasi tutsaklar salgın riskine karşı savunmasız bırakıldı. Çünkü AKP'nin adalete uzaklığı, dünyanın Alfa Centauri yıldız sistemine uzaklığından az değil.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; resmî anlamda OHAL Temmuz 2018'de kaldırıldı ama Van'da OHAL hiçbir zaman bitmedi. Çünkü Van'da Anayasa'nın "Herkes önceden izin almadan silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir." maddesi askıya alınmış durumda. Van Valiliği bin beş yüz gündür şunu diyor: "Van ili coğrafi sınırları içerisinde açık alanlarda düzenlenecek gösteri yürüyüşü, açık hava toplantısı, basın açıklaması, oturma eylemi ve anket yapılması, çadır ve stant kurulması, açılması, imza kampanyası düzenlenmesi, bildiri, broşür ve el ilanı dağıtılması yasaklanmıştır." Özellikle "Yasaklanmıştır." kelimesi büyük yazılıyor. Çünkü "Yasakçılık." iktidarın üzerine yapışmış durumda. Akıl var izan var, Allah aşkına bin beş yüz gün her şeyin yasaklanması doğal hayatın akışına ve mantığına uygun mudur? Tabii, Van'da "yasak" diyorsak yanlış anlaşılmasın, sadece muhaliflere ve HDP'lilere yasak var. Öyle ki halkımızın sevdiği Kürt sanatçı Mem Ararat bir konser vermek istedi, anında konser yasaklandı ya da HDP'liler olarak ilçe kongresi yapıyoruz -bu ilçe kongrelerimizin siyasi parti faaliyetlerinde bile çok rahat bir şekilde, polis tarafından "2911'e aykırıdır." gerekçesiyle etrafımız sarılıyor- bizler ilçe seçimi için, ilçe kongresi için bildiri bile dağıtamıyoruz Biliyorsunuz ki yine, 1 milyonu aşkın nüfusu olan Van'a, 1 milyonluk bir şehrin iradesine kayyum atandı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, toparlayın.

MURAT SARISAÇ (Devamla) - Ama insanlar bu kayyum atanmasına karşı yani irade gaspına karşı gösteri ve protesto haklarını kullanmak istediler yine bu haklarına da saldırı oldu.

Tabii, muhalifler ve HDP'liler var, yasaklar sadece onlara uygulanıyor. Ama şu fotoğrafta gördüğünüz insanlar yani AKP Van İpekyolu İlçe Gençlik Kolları Başkanlığı, Cumhuriyet Caddesi'nde -Cumhuriyet Caddesi, Van'ın en işlek caddelerinden bir tanesidir.- istedikleri gibi stant açabiliyorlar, istedikleri gibi yürüyüş yapabiliyorlar; basın açıklaması yapıyorlar, hatta yardım kampanyası yapıyorlar -gerçi yardım kampanyası da artık olmuyor da, biraz daha IBAN dağıtma faaliyetlerinde bulunuyorlar- ama bize gelince yani muhaliflere ve HDP'lilere gelince hiçbir şekilde bizler sokağa çıkamıyoruz. Vekiller dâhil 3 yönetici Van'ın sokaklarına çıktığımız zaman etrafımız polis kalkanlarıyla sarılıyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MURAT SARISAÇ (Devamla) - Bu da şu anlama geliyor: Van'da ve Türkiye'nin diğer taraflarında ikili hukuk uygulanıyor, Kürtlere özel hukuk uygulanıyor ama şunu da belirteyim: Evet, biliyoruz, siz, AKP olarak yasaklara ve hukuksuzluğa sığınarak ayakta kalabileceğinizi düşünüyorsunuz ama bizler de; muhalifler, ötekiler, Kürtler, Lazlar, Türkler, diğerleri yani sizinle olmayan, sizin gibi düşünmeyen insanlar da mücadeleye inanıyoruz, bu mücadele uğrunda bedel ödemeye de inanıyoruz. Bizim bu mücadeleyle hepinizi bu iktidardan devireceğimizi de sakın unutmayın diyor, sizleri saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)