| Konu: | Avukatlık Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 111 |
| Tarih: | 10.07.2020 |
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 26'ncı maddede verilen önerge üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz aldım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, dört gün Adalet Komisyonunda ve Meclis Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında ne yazık ki bir travma yaşanıyor dışarıda. Özellikle, hatırlayın, buna ilişkin, geçen yıl yapılan Türkiye Barolar Birliği Başkanının da katılmış olduğu saraydaki adli yıl açılış görüşmelerinde, yeşil pasaportla alakalı düzenlemede Türkiye Barolar Birliği Başkanı elleri çatlayıncaya kadar alkışlıyordu, diyordu ki "Avukatlar Brüksel'e yeşil pasaportla, dünyanın her tarafına gidecekler." Ama 2020 Türkiye'sinde öyle bir tabloyla karşı karşıya kaldık ki avukatlar Türkiye Cumhuriyeti nüfus cüzdanıyla cumhuriyetin başkentine, Türkiye Büyük Millet Meclisine bile giremediler değerli arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar) Bu garabeti, bu çelişkiyi ortaya koymak istiyoruz.
Değerli arkadaşlarım, şimdi, burada, şöyle bir tez ileri sürülüyor, diyorlar ki "Bu sadece 3 tane baroyu ilgilendiren bir düzenleme; Ankara, İstanbul ve İzmir." Bu 5 bin rakamıyla ilişkili olarak da önümüzdeki günlerde veya aylarda, Antalya'yla alakalı da bir düzenleme 5 bin üzerine bir skala rakamı çıkabilir ama aslında, Türkiye'deki bütün avukatlarla alakalı, yüzde 57'nin üzerindeki avukatı ilgilendiren bir düzenlemeyle karşı karşıyayız.
Değerli arkadaşlarım, burada, Komisyonda arkadaşlarımız, muhalefet milletvekilleri günlerdir buna ilişkin kaygılarını sizlere dile getiriyorlar ama ne yazık ki bu konuda herhangi bir şey, tepki görmüyoruz. Tahmin ediyorum ki çok kısa bir süre içerisinde de buna ilişkin düzenleme çıkacak, biraz sonra da oylarınızla kabul edilecek. Buna ilişkin, tarihe not düşülmesi açısından, size yapmış olduğumuz konuşmalarda bir umut olması açısından diye değil; bir problemi, önümüzdeki dönemde karşılaşacağımız bir olayı anlatma açısından, tarihe not düşme açısından bu konuşmaları yapıyoruz.
12 Eylül 2010 tarihindeki halk oylamasında da yine, bu Parlamentoda, bizler dışarıda "Yargıyı bir çeteye teslim ediyorsunuz." diye uyarılarda bulunduk ve aradan bir zaman geçtikten sonra, 13-14 bin hâkimin olduğu bir ülkede 3.500-4 bin civarındaki hâkimi bir gecede dışarıya koydunuz değerli arkadaşlarım yani bir Fetullahçı çeteye bu insanları teslim ettiniz. Hatırlayın, o dönemlerde bununla alakalı yargılamaları yapan hâkimleri, savcıları bir anlamda o çeteye teslim ettiniz.
Değerli arkadaşlarım, bir şeyi açıkça ifade edelim: Bu ülkede yargının başka ayakları yani Yargıtay ayağı, Danıştay ayağı, diğer ayaklar ne yazık ki teslim alınmıştır. Bağımsız olması gereken ve yargılamanın asli unsurlarından bir tanesi olan barolar şu anda bağımsız durumdadır, şu anda buna ilişkin bir operasyon yapılıyor. Buraya arkadaşlarımız çıkıyor sizlere konuşurken -aslında o görüşlere katılmıyorum- diyorlar ki: "Efendim, barolar bölünecektir. Barolar bölüneceği için Türkiye'nin üniter yapısıyla alakalı sıkıntı çıkacaktır." Bu sizi etkilemiyor. Bunu da sizlerle alakalı anlayışla karşılıyorum değerli arkadaşlarım.
Bakın, 12 Eylül 2010'da bu halk oylaması yapıldığı zaman yargının hâkim ayağı, savcı ayağı çökertilmiştir. Komisyonda yaptığım görüşmede de söyledim -bakın, çok önemli- her konuda toplumdan ses geliyor, birçok şeyde karşılık alamıyoruz. Bakın, Türkiye'de 100'ün üzerinde hukuk fakültesi var, 1 tane hukuk fakültesinden bile ses gelmiyor değerli arkadaşlarım. Benim mezun olduğum Ankara Hukuk Fakültesinde, 5 Kasım 1925'te Mustafa Kemal Atatürk, Ankara Hukuk Mektebinin açılışında "Cumhuriyetin müeyyidesi olacak bu müessesenin küşadında duyduğum saadeti hiçbir teşebbüste duymadım." diyor değerli arkadaşlarım. (CHP sıralarından alkışlar) Bakın, çok ilginç bir söz "Cumhuriyetin müeyyidesi olacak bu müessesenin küşadında duyduğum saadeti hiçbir teşebbüste duymadım." diyor. Bakın, yine şeyde ifade ettim, onun Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt, cumhuriyet savcılarına "Meriç kıyılarında çalışan Türk köylüsünün kaybolan sabanından tutunuz da bu vatanda yaşayanların uğrayacağı en ufak haksızlıktan, hatta Bingöl Dağları'nın ıssız kuytularında nafaka bekleyen öksüzlerin gözyaşlarından siz sorumlusunuz." diyor değerli arkadaşlarım. (CHP sıralarından alkışlar)
Bakın, bunu cumhuriyet savcılarına diyor. Biz, bu konuda, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak, o Fethullahçılar yargılama yaptıkları zaman, o cumhuriyet savcılarının altına Mercedesleri tahsis ettiğiniz zaman "Bu ülkede bir cumhuriyetin savcıları var, bir de cumhuriyetin avcıları var." diyorduk değerli arkadaşlarım. (CHP sıralarından alkışlar) Bu gerçekleri göz ardı ettiniz.
Şimdi, biz de buradan Mustafa Kemal'in milletvekili olarak, onun Genel Başkanlığını yapmış olduğu parti grubunun milletvekili olarak, size tarihsel bir uyarıda bulunuyoruz değerli arkadaşlarım. Bu proje, bu ülkenin ulus devlet kimliğini, üniter devlet kimliğini önümüzdeki günlerde tehlikeye düşürecektir. Bunu hep beraber yaşayacağız.
Bakın, bu ülkede baro başkanları, 80 baro başkanı geldi, bugün cumhuriyetin Parlamentosunda sokaklara geldiler ve bir direniş gösteriyorlar, diyorlar ki "Bu düzenlemeyi bize sorun değerli arkadaşlar." Bu tarihsel bir sorumluluk, üzerimizdedir. Çeyrek asır avukatlık yapmış olan bir arkadaşınız olarak buna ilişkin önümüzde yaşayacağımız sorunları, garabeti görüyorum. Bir pazarlık yapılmıştır, Türkiye Barolar Birliği Başkanı dün buradaymış, biz Sayın Başkanımla beraber Sakarya'daydık. Türkiye Barolar Birliği Başkanı gelmiş, burada arka taraftan izlemiş. Bir pazarlık yaptılar değerli arkadaşlarım. Benim bildiğim, "kazan-kazan" ilkesi diplomasinin temel kurallarından bir tanesidir. Türkiye Barolar Birliği Başkanı, Cumhurbaşkanımızla, Adalet ve Kalkınma Partisinin Genel Başkanıyla bir pazarlık yaptı değerli arkadaşlarım, "Ülke sende barolar bende." diye. (CHP sıralarından alkışlar) Ama gelinen tabloda şunu asla unutmayın: Ona bir zırh koydunuz, o zırh da şudur...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Bayraktutan.
UĞUR BAYRAKTUTAN (Devamla) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Değerli arkadaşlarım, temsilde adalet ve çoklu baroyla alakalı -ben ona paralel baro diyorum- ona bir zırh koydunuz. Daha önceki düzenlemede, şu anda mevcut düzenlemede, 10 baronun talepte bulunarak olağanüstü genel kurul yapılmasıyla alakalı düzenleme varken, şimdi bir 25 baro skalasına çıkardınız ve diyorsunuz ki: "Herhangi bir şekilde seçimli baroyla alakalı talepte bulunamazsınız."
Değerli arkadaşlarım, Türkiye Barolar Birliği Başkanı arkadaşlarını yarı yolda terk etti. Çok kibar bir terimle diyorum. Bakın, şunu asla unutmayın: Bu beyefendi, böyle bir düzenlemede bulundu. Bununla alakalı... (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Bakın, müsaade edin, değerli arkadaşlarım, bunu itiyat hâline getiren bir arkadaş, önümüzdeki dönemde mutlaka beraber yürüdüğü arkadaşı da yarı yolda bırakacaktır. (CHP sıralarından alkışlar) Bu bir itiyat hâline geldiği zaman... Ha, "Bunun tarihi ne zaman olacaktır?" derseniz, ben size kehanette bulunmayayım, bu Nostradamus'un kehaneti değildir; siyasal iklim değiştiği zaman arkadaşları da değişecektir diyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyor, teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)