| Konu: | Türk Silahlı Kuvvetleri Disiplin Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 113 |
| Tarih: | 14.07.2020 |
FERİDUN BAHŞİ (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 223 sıra sayılı Yasa Teklifi'nin 2'nci maddesi üzerinde söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, dosta güven, düşmana korku veren kahraman Türk ordusunun günün değişen koşulları karşısında mevzuatının eksik kalan kısımlarının değiştirilmesi çabasını olumlu karşılamakla birlikte eksik olduğunu düşünüyoruz.
Yaşadığımız bu kutsal vatan, güçlü devlet ve milletin varlığını zorunlu kılan bir coğrafyadır. Anadolu, hiçbir zaman zayıflığa ve güçsüzlüğe tahammül göstermemiş, bitmez tükenmez bir biçimde üzerindeki zayıf iktidar sahiplerini elemiş, sadece güçlü milletlere ve devletlere yaşama hakkı tanımıştır. Gücünü ve kudretini kaybedenler kısa zamanda tarihin tozlu sayfalarında yerini almıştır. Devletleri güçlü kılanlar ise milletin bağrından çıkan nitelikli siyasi irade ve güçlü ordulardır. Siyasal iradesi ipotek altına alınmış, bu coğrafyada tarihî emelleri olanların küresel hesaplarına teslim olmuş; toplumda gerilim, kutuplaşma ve ayrışmaları körükleyen hükûmetler başarılı olamamışlardır. Ordusu kendi hükûmetleri eliyle sürekli hırpalanan, yıpratılan, sindirilen, etkisizleştirilen bir devletin bu topraklarda bir ve bütün olarak hükümranlığını devam ettirmesi mümkün değildir. Türk Silahlı Kuvvetlerinin kuruluş tarihi milattan önce 209'dur yani iki bin iki yüz yirmi dokuz yıldır varlığını sürdürmektedir. Bu ordu Anadolu'yu Türkleştirip Türk yurdu yapmıştır.
Değerli milletvekilleri, AK PARTİ iktidarının TSK'yle ilgili icraatlarını hafızamızda şöyle bir tazeleyecek olursak: İlk darbe, 4 Temmuz 2003. Bu tarih hiçbir Türk'ün hafızasından asla silinmeyecektir. Yapılan aşağılamaya, nota verilmesini isteyenlere verilen "Ne notası, müzik notası mı bu?" cevabını da asla unutmayacağız. Sonrasında "Biz AK PARTİ olarak, Amerika ve cemaatle bir olup orduyu tasfiye etme kararı aldık." diyen Diyarbakır AK PARTİ eski Milletvekilini de kimse unutmayacaktır. Devamında, önce yargının, terör örgütü mensubu hâkim ve savcılara teslimini; sonra Türk Silahlı Kuvvetleri içindeki sözde "Darbeci subayları temizleyeceğiz." diyerek terörle mücadelede üstün kahramanlıklar gösteren komutanların birer birer kumpas davalarıyla tutuklanmasını; hatta o dönemde Türk Silahlı Kuvvetlerinin vatansever, milliyetçi, Atatürkçü kadroları hakkında yandaş basında yazılan, söylenen "Patagonya ordusunun zavallı generalleri" "Yunan ordusu gibi" "Sırp katillerinden farksız" "Muz cumhuriyetinin paşaları" gibi ifadeler de hâlâ kulaklarımızdadır ve asla unutmayacağız. Konu hakkında söylenecek çok söz var ancak konuşma beş dakikayla sınırlı.
15 Temmuz hain darbe girişimi sonrası Türk Silahlı Kuvvetlerinin yapısında köklü değişikliğe gidilerek TSK'nin hiyerarşik düzeni bozulmuş, silah arkadaşlığı ruhu ve emir komuta zinciri tahrip edilmiştir. Genelkurmay ve kuvvet komutanlıkları arasındaki sıkı emir ve komuta bağı koparılmıştır. Arkadaşlar, Türk Silahlı Kuvvetleri, Türk milletinin ve devletinin en önemli ve güzide kurumlarından olup yıpratılmaması, siyasete alet edilmemesi gerekir.
Değerli milletvekilleri, şimdi bir başka ama çok önemli bir sıkıntıdan bahsedeceğim. Askerî mahkemeler kaldırıldıktan sonra TSK'deki tüm rütbelerin -en küçüğünden en büyüğüne kadar- en küçük bir suç iddiasıyla yargılanmaları bile genel hükümlere tabi hâle getirilmiştir. Bunun tek istisnası, Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanı orgenerallerdir. Uzman çavuşlardan kuvvet komutanı olmayan generallere kadar sanık olarak yargılanacak tüm askerî personel, bulundukları yerin -ilçe ise ilçenin, il ise ilin- asliye ceza ya da ağır ceza mahkemeleri önüne çıkarılacaktır. Yerine göre, bir orgeneral, küçük bir ilçede bir yıllık bir hâkim tarafından yargılanıp cezalandırılacak ya da beraat ettirilebilecektir. Bu durumun sakıncaları saymakla bitmez. Tüm kamu kurumlarının üst yönetimleri hakkında istisnai muhakeme usulleri vardır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi lütfen.
FERİDUN BAHŞİ (Devamla) - Örneğin, hâkim ve savcılarda birinci sınıf olanlar Yargıtay dairesinde, birinci sınıf olmayan hâkim ve savcılar en yakın ağır ceza mahkemelerinde yargılanırlar; yine valiler ve diğer birçok kamu kurumunun üst yönetimleri de benzer uygulamalara tabidir. Bizim önerimiz; hâkim ve savcıların yargılanma usulleri kıyasen uygulanarak generallerin birinci sınıf hâkimler gibi Yargıtayın ilgili dairesinde, subay ve üst subayların ise en yakın ağır ceza mahkemelerinde yargılanmalarıdır; böyle bir düzenleme elzemdir.
Gazi Meclisi ve yüce Türk milletini saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)