GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türk Silahlı Kuvvetleri Disiplin Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:113
Tarih:14.07.2020

AYHAN EREL (Aksaray) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, yüce Türk milleti; tüm rütbeli personel de çok iyi bilir ki askerlik bir meslek değil, bir yaşam tarzıdır. Henüz askerî okul yıllarında 13-14 yaşlarında edilen yemin, kişinin tüm benliğine işlemekte; giyilen üniforma da sadece bedene giyilmeyip sonsuza kadar kişinin ruhuna da giydiği bir anlayış, bir yaşam biçimi olarak kişinin hayatına tesir etmektedir. Dolayısıyla askerlik, asla alelade bir meslek grubu gibi değerlendirilemez. Zira, askerliğin kendi yapısı, dinamikleri ve gereklilikleri mevcuttur. Hangi meslek dalı vardır ki icabında vatan, şeref ve vazife uğruna seve seve canını feda edeceğine henüz 13-14 yaşında ant içer? Bu böyle kolay bir şey de değildir. Vazife uğruna canından vazgeçebilmeyi aşılayacak ordu kültürünün ve ordu mensuplarının bu ruh hâlini iyi incelemek lazım. Lise çağında daha elverişli ve uygun olduğuna uzunca yıllardır edinilen tecrübeler şahittir. Elbette, her Türk asker doğar. Her Türk vatanı uğrunda gerekirse ölümü göze alır fakat işin bilimsel tarafına eğilmek gerekirse askerî sosyoloji ve gelişim psikolojisine yönelik pek çok çalışma bunu kanıtlar niteliktedir. Askerî liseye en genci 13-14 yaşında giren gençler, o andan itibaren Türk Silahlı Kuvvetlerinin yani Türk milletinin ortak sorumluluğundaki bir Türk evladı olmaktadır. Daha çok genç yaşlarda askerî okullara giren öğrenci ortaokulu bitirmesinin ardından ailesinden fiziken kopmakta, yedi gün yirmi dört saat kendi yaşıtlarıyla kardeş, komutanlarıyla da baba-oğul, ana-oğul olmaktadır. Diğer bir ifadeyle, Türk Silahlı Kuvvetleri, askerî lise, astsubay meslek yüksekokulu veya GATA'da okuyan bir öğrencinin hem ailesi hem de evi olmaktadır.

Bahsettiğim kültür, yetkinlik, tecrübe, iş disiplini ve değerler setinin benlikte yer bulabilmesi için kurumların yeniden işler hâle getirilmesi gerekmektedir. Teklifin 3'üncü maddesinde Millî Savunma Üniversitesi teşkilat yapısı esas alınarak bazı düzenlemeler yapılmaktadır. Oysa yapılması gereken, az önce de ifade ettiğimiz üzere, imha edilen askerî eğitim kurumlarımızı yeniden açmaktır. AK PARTİ, Türk ordusunun temel eğitim kurumlarını imha etmiştir. 2006 yılından beri, AK PARTİ'nin eylemsizliği, izin ve desteğiyle FETÖ'nün askerî okullardaki hâkimiyeti giderek güçlenmiştir. Yalnızca 2006-2014 yılları arasında FETÖ işkenceleri ve kumpaslarıyla askerî okullardan atılan ve ayrılmak zorunda bırakılan askerî öğrencilerin sayısı, cumhuriyetin kuruluşundan 2006 yılına kadar ayrılan ve atılanların sayısından daha fazladır. 15 Temmuz FETÖ darbe girişiminden sonra da o tarihte askerî okullarda okuyanlar tasfiye edilmiştir. GATA, astsubay hazırlama okulları, askerî liseler de kapatılmış, harp okulları yeni kurulan Millî Savunma Bakanlığı Üniversitesine bağlanmıştır. Nitekim, FETÖ'yle mücadele ettiğini iddia eden yönetimin askerî okullara sızdırılmış FETÖ mensuplarını tespit edip gereken cezalandırmayı uygulamaya yönelik önlemler alması gerekirken anlaşılması güç bir şekilde tüm fatura tarihî birer miras olan bu okulların tarihî birikimlerine, binalarına, kısımlarına, koğuşlarına, koridorlarına, içtima sahalarına ve eğitim alanlarına kesilmiştir. Bundan yaklaşık iki yüz elli yıl önce kurulan Deniz Lisesi, Kuleli Askerî Lisesi, Askerî Lise, 1928 yılında kurulan Maltepe Askerî Lisesi Türk ordusunun ruhuna yakın, Türk tarihinin birer şahididir. Şunu unutmayınız ki: Kuleli'yi tarihte boşaltan sadece İngiliz işgali olmuştur. 230 Kuleli öğrencesi Anadolu'ya geçerek İstiklal Harbi'ne katılmıştır. Şimdi ben buradan size soruyorum: Kuleli'yi 2'nci kez kapatan kim oldu? Millî tarihe saygısı olan hiçbir iktidar bunu yapamaz. Bazı okulların kapatılmasının ne denli yanlış bir karar olduğu, getirilen bu kanun teklifiyle çok net biçimde anlaşılmaktadır. Türk kamuoyunun belki de üzerinde en çok fikir birliği ettiği konuların başında GATA, askerî liseler ve astsubay okullarının tekrar açılarak, eski şanlı ve şerefli günlerine kavuşturulması gelmektedir. Türk milletinin hiçbir ferdi, askerî okulların kurum olarak cezalandırılmasına, tarihi Osmanlı Devleti'ne dayanan ve tarih boyunca pek çok kabiliyetli, fedakâr ve yetkin askerler yetiştirmiş bu şanlı okulların kapatılmasına bir anlam verememektedir.

BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.

AYHAN EREL (Devamla) - Bu düzenlemeyle, Millî Savunma Üniversitesi personeline verilecek kıdemlerin yeniden düzenlenmesi, esas itibarıyla yetersiz düzenlemeler yapmaktan ziyade, meselenin özüne ve temeline dokunan yani Türk Silahlı Kuvvetlerini yaklaşık iki asırlık bir süreden bu yana etkin biçimde besleyen askerî liseler, astsubay hazırlama okulları ve askeri hastanelerin tekrar açılmasına ilişkin düzenlemelerin hiç vakit kaybedilmeden yapılması gerekmektedir.

Yüce heyetinizi saygıyla selamlarım. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)