| Konu: | Türk Silahlı Kuvvetleri Disiplin Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 113 |
| Tarih: | 14.07.2020 |
BEDRİ SERTER (İzmir) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; çok teşekkür ederim.
Kanunun bu maddesine ilişkin konuşmak isterdim ama geçen hafta gündem dışı olarak sözü edilen İzmir'imize dair söyleyecek sözlerim vardı ve daha fazla bekleyemezdim.
Geçen hafta Genel Kurulda AK PARTİ İzmir milletvekili 2 arkadaşım, İzmir'e dair görüşlerinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığından ve Büyükşehir Belediyesinden kaynaklı sorunları dile getirdiler. Özellikle İstanbul ve İzmir'de gerçekleşebilecek 7 şiddetli ve üzerinde herhangi bir depremin önüne geçilmesi tüm Türkiye'nin, Hükûmetin öncelikli konusudur. Bu çerçevede kentin dönüşümü kapsamındaki deprem yönetmeliklerinin uygulanması, binalarımızın yenilenmesi iki önemli kurum olan Çevre Bakanlığı ve İzmir Büyükşehir Belediyesinin ortak çalışmalarıyla sonuçlanması gereken hayatî ve siyasetüstü bir meseledir. İzmir'in sorunlarının tabii ki her partiye mensup bütün İzmir milletvekilleri tarafından takip edilmesi, çözümlerinin ortaya konulması ve sonuçlanması gerekmektedir ve bu, bizim sorumluluğumuzdadır çünkü İzmir Türkiye'nin incisi ve dünyanın göz bebeği bir kentimizdir.
Kent jeolojisi bakımından mikro ölçekte bölgesel çalışmaların yapılmadığına dair Sayın Vekilin eleştirilerine değinmek istiyorum. Biraz evvel de bahsettiğim gibi, bu işin iki temel ayağı vardır: Bir tanesi Hükûmete bağlı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, diğeri ise İzmir Büyükşehir Belediyesi.
Her zaman bilindiği üzere İzmir, Cumhuriyet Halk Partisinin idaresini tercih etmiştir. Geçtiğimiz dönemlerde de deprem altyapısının güçlendirilmesi noktasında Büyükşehir Belediyemiz üzerine düşen her türlü çalışmayı gerçekleştirmiştir. En son Ekim 2019'da İzmir Valiliğinin koordinasyonunda ve ilgili tüm kurumların yer aldığı İzmir İli Deprem Master Planı Projesi Büyükşehir Belediyesinin ortaklığıyla başlamıştır.
Yine üstüne basarak belirtiyorum: Depreme dair bu çalışmaların koordinasyon başkanlığını valilik yapmaktadır ve sorumlu kurumların başında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı gelmektedir. Sayın İzmir milletvekillerinin Genel Kurulda dile getirdiği eksikliklere dair bilgileri İzmir Büyükşehir Belediyesinden talep ettim. Bana iletilen bilgiler çerçevesinde, İzmir'de bugüne kadar yapılan kente dair jeolojik çalışmalar çerçevesinde 20.714 hektar alanda mikro bölge çalışmalarının tamamlandığını ifade ettiler. Ayrıca, Yeşildere Caddesi üzerinde, İzmir'i bilen herkesin bildiği noktalarda, Kadifekale sırtlarında, Gürçeşme ve Yeşildere sırtlarında afet ve kayma riskiyle karşı karşıya olunduğunu bilmekteyiz. Bu çerçevede bu bölgede 2.241 yapı boşaltılmış, yıkımı gerçekleştirilmiş ve bu alan tümüyle ağaçlandırılarak rekreasyon alanı olmuştur. Buradaki aileleri, Uzundere'de toplu konut bölgesinde, Büyükşehir Belediyesi nakit para ödeyerek 1.100 konuta bilabedel yerleştirmiştir. Bu bölgenin kentsel dönüşüm maliyeti de 200 milyon TL, tümüyle İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından ödenmiştir.
Pek tabii ki en riskli alanlarında, İzmir'in deprem bölgelerinde, hiçbir şekilde depreme dayanıklı olmayan binalarda halkın oturmasına öncelikle Hükûmet, Çevre Bakanlığı ve İzmir Büyükşehir Belediyesinin razı olmaması gerekir. Ama yine çok yakın bir tarihte çıkarılan imar affıyla Hükûmet sadece para toplama hevesine düşmüş, İzmir ve İstanbul'da yüzde 65'lere varan kaçak yapıları üç kuruş paraya resmîleştirmiş. İzmir'de imar affına müracaat eden 400 bine yakın yapı bulunmaktadır fakat gelin görün ki Çevre ve Şehircilik Bakanlığının kontrollerinde, boş arsalarda binaların yapıldığını gösteren bilgisayar oyunlarıyla imar affına sokulan sadece 2.118 yapının yapı kayıt belgesi iptal edilmiştir; 400 binde 2.118. İzmir Büyükşehir Belediyemiz, 30 ilçenin 30'unda da, İzmir'imizin en ücra köşelerinde yaşayan vatandaşları da dâhil, 4,5 milyon vatandaşına, Büyükşehir Belediyesinin yetki sınırları dâhilinde, her türlü hizmeti en mükemmel şekilde vermektedir.
Ayrıca şunu da belirtmek isterim: İzmir'de şu an itibarıyla denizin hiçbir şekilde koku problemi yoktur. Körfezi besleyen tüm dere yataklarının temizliğinin ana muhatabı Tarım ve Orman Bakanlığı olmasına rağmen İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından zamanında temizlikleri yapılmaktadır.
Sayın Vekil İzmir'in su probleminden bahsetti. İzmir'de su problemi yoktur ama iyi ki hatırlattı, Gördes Barajı'nın su tutar hâle getirilmesi gerekiyor. "Yedek su havzası oluşturun." diye haykırarak boğazlarımız yırtılmakta. Gördes Barajı'nın ihale edilip teslim alındıktan sonra su tutmaz hâle gelmesi inanılır gibi değil. "Çatlakları yamayın, düzeltin, göreviniz budur." diye çağrımı yapıyorum Tarım Bakanlığına.
Son sözüm: İzmirliler, Cumhuriyet Halk Partisinin belediye hizmetlerinden son derece mutlu, mesut ve özgür yaşantıya sahip olduğu için de inanılmaz şanslıdır.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)