GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türk Silahlı Kuvvetleri Disiplin Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:113
Tarih:14.07.2020

İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 223 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 7'nci maddesi üzerinde İYİ PARTİ Grubumuzun vermiş olduğu önerge üzerinde söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.

Bu maddeyle, astsubay kıdemli başçavuş rütbesindeki personelin yaş haddinin kuvvet komutanlığının teklifi üzerine veya resen Millî Savunma Bakanı tarafından 60 yaşına kadar uzatılabileceği öngörülmektedir. Bakan kararıyla resen uzatma, astsubaylar arasında ayrımcılığa ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin siyasallaşmasına yol açacaktır. "Resen" ifadesinin kaldırılıp "kuvvet komutanlığının teklifi üzerine Millî Savunma Bakanlığının onayıyla" şeklinde olması daha uygun olacaktır çünkü bu imkândan yararlanması gereken astsubayları kuvvet komutanlarının önermesi, makam atlanmaması açısından önemlidir. Ayrıca, disiplin cezası almaması da diğer bir şart olarak konulmalıdır.

Değerli milletvekilleri, astsubaylarımız, ordumuzun belkemiğini teşkil eder. Astsubay, ölümün kol gezdiği dağın başındaki karakol komutanıdır. Astsubay, geminin makine dairesinde kirin, pasın içinde yüreği bembeyaz kalan bir teknisyendir. Loş hangarın içinde, yağ silmiş elleriyle gecenin yarısında F-16'sını uçurmanın gururunu yaşayan kahramandır. Astsubay, memleket topraklarının dört bir yanında nazlı bayrağımız dalgalansın diye kahpe kurşunlarla bedenlerini orada bırakan; hain tuzaklarda gözlerini, ellerini, kollarını bırakan, şehit olan, gazi olan, Afrin'de, Zeytin Dalı'nda, Cudi'de, Barış Pınarı'nda, İdlib'de teröristlerle göğüs göğüse çarpışan akıncıdır. Astsubay, 15 Temmuz'da ülkemizin kaderini değiştirircesine FETÖ'cü haine ilk kurşunu sıkan, vatan için ölüme koşarak gidip ölmenin nasıl bir ölümsüzlük olduğunu bütün korkaklara gösteren Ömer Halisdemir'dir.

Değerli milletvekilleri, astsubaylar göreve başlama derecesinin 9'un 2'si olarak düzenlenmesini talep ediyorlar. On sekiz yıldır söz veren bir iktidarın savunma bakanlarına "Şimdiye kadar verdiğiniz sözleri yerine getirerek bir kere de şaşırtın bizi." diyorlar. Emekli astsubaylar maaş ve ücrette adalet istiyorlar, subaylara verilen ikramiyelerin kendilerine de verilmesini talep ediyorlar. Lojman haklarının artırılmasını, maaşlarının yarısı olan emekli maaşlarının subaylarla kıyaslanabilir ölçüye getirilmesini talep ediyorlar. Astsubayları anlayalım ve taleplerini yerine getirelim diyorum.

Değerli milletvekilleri, emekli deyince EYT'lileri hatırlamamak mümkün değil, onlara da sözünüz var ama sonuç yok. En düşük SSK emekli aylığı asgari ücretin bir hayli altında olup 1.500 TL civarındadır ve insanlar geçinebilmek için çalışmak zorunda kalıyorlar. Bu parayla geçimlerini sağlamaları mümkün değildir.

Değerli milletvekilleri, ayrıca her seçim döneminde meydanlarda dillendirilen 3600 ek gösterge vaadi maalesef bir türlü hayata geçirilmemiştir. Öğretmenlerimiz, hemşirelerimiz, polislerimiz, din görevlilerimiz, uzman er ve erbaşlarımız büyük bir ümitle 3600 ek gösterge bekliyorlar.

Değerli milletvekilleri, bugün Atılay denizaltımızın sulara gömülüşünün 78'inci yılı. İkinci Dünya Savaşı'nda yer almak istemeyen Türkiye, Montrö Boğazlar Sözleşmesi'nin verdiği yetkiyle boğazlardan izinsiz geçişleri önlemek için, İngiliz yapımı manyetik alan kablolarının işe yarayıp yaramadığını kontrol etmek adına denizaltımız Atılay'ı görevlendirmişti. 14 Temmuz 1942 sabahı Çanakkale'ye demirleyen Atılay'ın yerine getireceği görev belliydi; Çanakkale Boğazı önünde geniş bir kavis çizecek, ardından manyetik hattın üzerinden geçerek Morto Koyu'nda su yüzüne çıkacaktı. 39 kişilik mürettebatıyla Atılay denizaltısı tam saat 14.30'da dalışa geçti ancak kötü hava şartları yüzünden Seddülbahir açıklarında Kartal römorkörü Atılay'ı gözden kaybetti. Bir türlü su yüzünde görülmeyen Atılay batmıştı. Bütün imkânlar seferber edilse de kurtarma çalışmalarından bir sonuç alınamadı. Bu kazada şehit düşen 6 subay, 17 astsubay ve 16 erimize Allah'tan rahmet diliyorum. Mekânları cennet olsun.

Değerli milletvekilleri, bugün bir başka facianın 61'inci yıl dönümü; 14 Temmuz 1959 yılında katliama uğrayan Kerkük Türkmenlerini unutmadık. Bu katliam tarihin en kanlı katliamlarından biridir. Şiddetle ve nefretle kınıyor ve sözlerimi Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu'nun dizeleriyle tamamlıyorum:

"'Irak' derler, 'Irak' derler.

Derdime 'firak' derler.

Diyerem 'Men Türkmen'em.'

'Bu sözü bırak.' derler."

Nur içinde yatın can kardeşlerim, Türkmenler sizden sonra da acı çekti. Acı çekmelerine tek sebep ise sizleri ve milletlerini unutmayıp hâlâ "Türkmen'em." demeleriydi.

Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)