GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türk Silahlı Kuvvetleri Disiplin Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:113
Tarih:14.07.2020

ZEYNEL ÖZEN (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bugüne kadar, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Danıştay ve Yargıtayın cemevlerine ibadethane statüsünü tescil eden yargı kararlarının hiçbiri uygulanmadı. Danıştayın cumhuriyetle hesaplaşan Ayasofya kararını uygulayan yetkililer neden yargının cemevleriyle ilgili kararlarını uygulamıyorlar? Yargı kararları, Alevi çocuklarına egemen inancın, teolojinin dayatıldığı, zorunlu din derslerinin eşitlik ilkesine aykırı olduğuna birçok kez hükmetti. Bugüne kadar bu mağduriyetlerin giderilmesi için açılan davaların tamamı müspet yönde sonuçlanmasına rağmen hiçbir değişiklik olmadı. Ayrıca Alevi, Bektaşilerin kutsal inanç mekânı Hacı Bektaş Veli Dergâhı, Ayasofya'da olduğu gibi yıllardır izne tabii tutularak turistik bir müze olarak kullanılmaktadır. Yargı kararlarını işlerine gelince tanıyan bu iktidarı ayrımcılığa son vermeye çağırıyoruz.

Arkadaşlar, Yargıtay, AİHM kararlarını okumayacağım burada. Ama bir Yargıtay bir de Danıştay kararını size okuyacağım: Temmuz 2017'de Danıştay 13. Dairesi "Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir." ilkesine uygun hareket edilmesi gerektiğine, ayrımcılığın yasaklandığına, ibadethane olarak açılmış ve ücretsiz girilen ibadethanelere ilişkin aydınlatma giderlerinin devlet tarafından karşılanmasına karar vermiştir. Yine, Yargıtay 2018'de, cemevlerinin ibadethane olduğuna, elektrik ve su faturalarının devlet tarafından ödenmesine karar vermiştir. Fakat bu kararların hiçbiri pratikte uygulanmamıştır. Buna güzel bir örnek vereceğim size: Diyarbakır Pir Sultan Cemevi, iki yıldan beri oranın elektriği kesik arkadaşlar ve daha yeni, Alevi canlar bu parayı toplayıp ödediler ve cemevinin elektriğini, suyunu açtırdılar.

Değerli canlar, şimdi, bu kürsüde çok hamaset konuşmaları olur: "Kürt-Türk kardeştir." "Alevi-Sünni kardeştir." "Kardeş olmak istiyoruz." Biz de kardeş olmak istiyoruz ama eşit yurttaşlık temelinde kardeş olmak istiyoruz arkadaşlar. Alevilerin ne toprak ne bayrak talebi var bu ülkede, yurttaşlık görevlerini eksiksiz yerine getirirler ama biz ne kamuda varız ne de yasalar karşısında eşitiz.

Geçen gün -İçişleri Komisyonu üyesiyim- İçişleri Bakan Yardımcısına bir soru sordum, dedim ki: "Kamuda Alevileri temizlediniz, Alevi kalmadı, TSK'de de kalmadı." Ali Tatar bunların en güzel örneğidir, bir Alevi'dir, yapılan iftiraya dayanamadı, intihar etti arkadaşlar, gururundan dolayı. Diğer taraftan, şunu sordum ben İçişleri Bakan Yardımcısına: "Bir Emniyet müdürü, bir vali var mı Alevi?" Dedi ki: "Ben bu soruya cevap veremem, vermem." Veremez çünkü yok.

SELAMİ ALTINOK (Erzurum) - Var, var.

ZEYNEL ÖZEN (Devamla) - Ne bir Emniyet müdürü var ne de bir vali var.

SELAMİ ALTINOK (Erzurum) - Var, var; Sayın Vekil, var.

SALİH CORA (Trabzon) - Varmış, varmış.

ZEYNEL ÖZEN (Devamla) - Şimdi, arkadaşlar, Alevilerin bu talepleri ana sütü kadar helal taleplerdir. Eğer bu ülkenin birliğini, bütünlüğünü savunuyorsanız ve kardeş olmak istiyorsanız bu hakları verirsiniz. Şöyle bir şey olmaz: Biz kardeşiz, ben büyük kardeşim, siz küçük kardeşsiniz, istediğim zaman seni tokatlarım. Böyle bir kardeşlik istemiyoruz. Biz, yasalar karşısında eşit haklara sahip olmak istiyoruz. Onun için değerli milletvekilleri, bu konuşmaları her gün dinleyeceksiniz, her çıktığımda da söyleyeceğim. Eğer bu utançtan kurtulmak istiyorsak AİHM'in, Yargıtayın, Danıştayın verdiği kararları uygularsınız, Aleviler de eşit yurttaşlık hakkına sahip olur.

Teşekkür ediyorum, saygılarımı sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)