GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türk Silahlı Kuvvetleri Disiplin Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:114
Tarih:16.07.2020

DURSUN ATAŞ (Kayseri) - Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; görüşülmekte olan Türk Silahlı Kuvvetleri Disiplin Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 15'inci maddesi üzerine İYİ PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu, ekranları başında bizleri takip eden yüce Türk milletini ve kahraman ordumuzu, Türk ordusunu saygıyla selamlıyorum.

Sözlerime başlamadan önce, Van'da polis keşif uçağının Artos Dağı'na çarpması sonucu 7 polisimiz, Siirt'te ise teröristlerle çıkan çatışmada 2 Özel Harekât polisimiz şehit olmuştur. Şehitlerimize Allah'tan rahmet, ailelerine ve Türk milletine başsağlığı diliyorum.

Değerli milletvekilleri, Türk Silahlı Kuvvetleri, Türk milletinin göz bebeği olduğundan etkin ve verimli çalışması için gereken düzenlemelerin yapılmasını doğru ve gerekli buluyoruz. Bu kapsamda, teklifin genelini olumlu bulmakla beraber, teklifin eksik olduğu, beklentilere cevap veremediği kanaatindeyiz.

Değerli milletvekilleri, 15 Temmuz hain darbe girişimi sonrası Türk Silahlı Kuvvetlerinin yapısında köklü değişikliklere gidilerek Türk Silahlı Kuvvetlerinin hiyerarşik düzeni bozulmuş, silah arkadaşlığı ruhu, emir komuta zinciri tahrip edilmiştir. 1 no.lu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'yle kuvvet komutanları ve Genelkurmay Başkanlığı ayrı ayrı Millî Savunma Bakanlığına bağlanmıştır. Genelkurmay Başkanlığının tarihsel ve hiyerarşik önemi hiçe sayılmıştır. Genelkurmay ve kuvvet komutanları arasındaki sıkı emir komuta zinciri kaybolmuştur. Bu ucube hükûmet sistemi hiçbir görüş almadan, böylesi önemli konularda tek başına karar alabilmesi açısından ne kadar tehlikeli ve hatalı bir hükûmet sistemi olduğunu göstermektedir.

1 no'lu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'yle gelen düzenleme darbe girişimi sonrası makul görülebilir ancak artık TSK'nin eski hâline bir an önce getirilmesi gerekmektedir. Unutulmamalıdır ki 15 Temmuz hain darbe girişimi Türk ordusu tarafından yapılmamış, aksine Türk ordusu tarafından engellenmiştir. 15 Temmuz hain darbe girişimini kahraman Türk ordusu içerisine bugünkü Hükûmetin de destekleriyle yerleşen hainler yapmıştır. Bu nedenle bunun bedeli kahraman ordumuza ödetilemez. Türk Silahlı Kuvvetleri, Türk milletinin ve devletinin en önemli kurumu olup yıpratılmaması, siyasete alet edilmemesi gerekmektedir.

Değerli milletvekilleri, ordumuzu ilgilendiren en önemli konulardan biri şüphesiz askerî okulların kapatılmasıdır. Kamuoyunda neredeyse her kesim bu askerî okulların kapatılmasına karşı çıkmaktadır. Milletimizin hiçbir ferdi askerî okulların cezalandırılmasını, tarihî öneme sahip bu okulların kapatılmasını anlayamamıştır. Askerî okullarda bulunan FETÖ'yle ilişkili kişiler tespit edilip cezalandırılması gerekirken toptancı bir anlayışla okulların tamamen kapatılması kabul edilebilir bir durum değildir. 15 Temmuz darbe girişimini bu binalar mı yapmıştır? Neden asırlık kurumlar vebal altında bırakılarak bir gün içerisinde kapatılmıştır? Mustafa Kemalleri, Fevzi Çakmakları, Kâzım Karabekirleri ve daha nice kahramanları yetiştiren askerî liseleri, harp okullarını, harp akademilerini, astsubay hazırlama okullarını kapatmak darbeyi önlemek değil, ordumuza darbe vurmaktır. Bu okulların kapatılmasının ne kadar yanlış olduğu bu kanun teklifiyle de bir kez daha ortaya çıkmıştır. Teklifle, sürekli astsubaylıktan subaylığa, yedek astsubaylıktan astsubaylığa geçiş gibi yollarla personel eksikliği giderilmeye çalışılmaktadır. Liyakatli personel eksikliğinin tam olarak giderilmesi ancak kapatılan bu okulların açılmasıyla mümkün olacaktır.

Değerli milletvekilleri, askerî hastanelerin kapatılması da hayati bir hata olmuştur, bu hatadan bir an evvel dönülmelidir. Bilinmektedir ki askerî tıp eğitimi uygulaması normal tıp eğitimi uygulamasından farklılıklar arz etmektedir. Ülkemizin ve dünyanın pek çok yerinde kahramanca görev yapan Mehmetçiklerimizin yaralanması, acil ameliyat gereksinimi ve hayati tehlikeleri, yine olası bir savaş hâli, uzmanlık ve tıp eğitiminin yanında askerlik bilgisi ve tecrübesini de gerektirmektedir. Askerî bir doktor her türlü askerî harekât, savaş ve benzeri durumlara ve bu durumlarda çalışmaya hazırlıklıyken normal bir doktorun bu durumlara hazırlıklı olması ve bu durumda mesleki bilgisini tam olarak yansıtması mümkün değildir. Bu sebeplerden ötürü askerî tıp akademilerinin ve hastanelerinin tekrar bir an önce açılması gerekmektedir diyor, ordumuz için hayati önem taşıdığını bildiriyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)