GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türk Silahlı Kuvvetleri Disiplin Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:114
Tarih:16.07.2020

FERİDUN BAHŞİ (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 223 sıra sayılı Yasa Teklifi'nin 18'inci maddesi üzerine söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

İki gündür şehit olan polis ve askerlerimizi ve tüm şehitlerimizi rahmetle anıyorum, ruhları şad olsun.

Değerli arkadaşlar, Türk Silahlı Kuvvetleri, ülkemizin savunma ve güvenliğinin temelidir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün dediği gibi "Ordumuz Türk birliğinin, Türk vatanseverliğinin, Türk kudret ve kabiliyetinin çelikleşmiş bir ifadesidir." Ordumuza ayrılan mali kaynak, temin edilen araç gereç, silah ve mühimmat elbette önemlidir ancak daha önemli olan insan kaynağıdır. Dünyanın en güçlü silahı ölümü göze almış akıllı, sağlıklı ve moralli insandır. Askerimizin morali ve mücadele azminin yüksek olması için maddi ve manevi ihtiyaçlarının karşılanması son derece önemlidir.

Daha önce defalarca ifade ettik; her defasında birkaç kesime dönük olarak yapılan askerî personelin özlük haklarına yönelik düzenlemeler kısmi iyileşme sağlasa da adaleti sağlayamamıştır. Askerî personelin özlük haklarına dönük düzenlemelerin yamalı bohça mantığıyla yapılması sorunu içinden çıkılmaz hâle getirmiştir. Bugün subaylarımız mutsuz, astsubaylarımız umutsuzdur, uzman er ve erbaşlarımızın, uzman jandarmalarımızın, sivil memurlarımızın, muharip gazilerimizin sorunları dağ gibi yükselmiştir. Öte yandan, ordu emeklilerimizin ve muharip gazilerimizin sorunlarını çözmek insani ve vicdani bir görev olduğu kadar vefanın da bir gereğidir. Şehit ve malul, gazi çocuklarına sağlanan kamuda iş imkânları muharip gazilerimizin çocuklarına da sağlanmalıdır.

Değerli arkadaşlar, iktidarın uyguladığı dış politika, savunma ve güvenlik politikaları bugün ülkemizi tabiri caizse uçurumun kenarına getirmiştir. Özellikle Suriye ve Libya'da Türkiye'nin izlediği yanlış dış politikalar sayesinde uluslararası alanda büyük bir yalnızlık içine düşülmektedir. Bu dönemde cumhuriyetin kurucu iradesi tarafından belirlenmiş ve bizzat Atatürk tarafından yönü çizilmiş "Yurtta sulh, cihanda sulh." şeklinde ifade edilen dış politika AK PARTİ'si tarafından terk edilmiştir. Suriye ve Libya'ya asker göndermeniz konusunda -bildiğiniz gibi- sizi destekledik, destekliyoruz ancak hatalarınızı da söylemek boynumuzun borcu. Bakın, Ayasofya konusunda gösterdiğiniz hassasiyetinizin gerekçesini "Egemenlik hakkı" olarak açıkladınız; amenna ama aynı egemenlik hakkı hassasiyetini Yunanistan tarafından işgal edilmiş 18 Türk adası hakkında göstermiyorsunuz. Elbette, ülkemizin toprağı ve varlıklarımız için kararı egemen bir devlet olarak biz vereceğiz, buna Ayasofya da dâhil ancak 18 Türk adası bilfiil Yunan tarafından işgal edildi, an itibarıyla elimizden kayıp gitti. 18 Türk adasıyla ilgili egemenlik hakkımız olduğu bir gün aklınıza gelecek mi? Gelecekse ne zaman gelecek? Bu konuda herkes neden sessiz? Ayasofya konusunda gösterdiğiniz egemenlik hakkı hassasiyetini Türk adaları hakkında neden göstermiyorsunuz? Egemenlik hakkı hassasiyetini 18 Türk adası hakkında da göstermenizi bekliyoruz. Şu anda bu adalarda 13 Yunan askerî üssü, 5 binden fazla silahlı asker, 1 üniversite, 2 lise bulunmaktadır.

Ayrıca Yunanistan, kendi adalarının 6 millik karasularına Türk adalarınınkini de ekleyerek kendi karasularını 12 mile çıkarmıştır. Zamanın Başbakanı Binali Yıldırım, konuyla ilgili yaptığı açıklamada "Ege'deki 130 tane irili ufaklı kaya parçası, bunların kimliği bile yok, kime ait olduğu belli değil." demişti. TBMM'de 26 Mart 2015'te yapılan oturumda ise zamanın Millî Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, Lozan ve Paris Anlaşmaları'na göre adaların hukuken Türkiye'ye ait olduğunu ve adaların fiilî olarak Yunan işgali altında bulunduğunu söylemişti. En kısa sürede 18 Türk adasıyla ilgili bir eylem planı hazırlanmalı ve Türk adaları tekrar egemenlik hakkımızın gereği olarak geri alınmalıdır.

Bu vesileyle Gazi Meclisi ve yüce Türk milletini saygı ve sevgiyle selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)