| Konu: | Türk Silahlı Kuvvetleri Disiplin Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 114 |
| Tarih: | 16.07.2020 |
MAHİR POLAT (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun teklifinin 20'nci maddesi üzerine söz almış bulunmaktayım, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Maddeye geçmeden önce, bugün 9 şehidimiz var, ruhları şad olsun, ulusumuzun başı sağ olsun diyorum.
Değerli milletvekilleri, dün 15 Temmuzun 4'üncü yıl dönümüydü. Demokrasimize ve cumhuriyetimize kasteden hain darbe girişimini buradan bir kez daha kınarken bu darbenin tüm geliş süreçleriyle birlikte aydınlatılmasının bir siyasal sorumluluk, bir iktidar sorumluluğu olduğunu hatırlatmak isterim. Ayakkabı boyacısının içeride olduğu bir yargı sisteminde adı bilinen ünlü zenginlerin dışarıda olması vicdanımızı yaralar.
Bir de şehitlerimiz ve gazilerimiz için halkımız tarafından toplanılan paraların akıbeti vicdanlarımızda soru işareti, bunların hak sahiplerine bir an evvel verilmesi de siyasal iktidarın sorumluluğundadır.
Yine, Artvin Yusufeli, Rize Çayeli ve İkizdere ilçelerinde sel felaketleri yaşandı, burada da maalesef can kayıplarımız var. Değerli arkadaşlar, doğal afetler insanları öldürmüyor, insan ancak kendi kendini doğal afetlere sebep olarak öldürüyor. Nasıl? Doğayı talan ederek, doğayı ranta kurban ederek, gözümüzün gördüğü her yere RES, GES, HES yaparak doğayı talan ediyoruz, betonlaştırıyoruz, ormansızlaştırıyoruz ve doğa bir gün geliyor var olduğu yeri almaya çalışıyor.
Yine, istinat duvarı örerek dere yataklarından ucuz arsa elde etme gayreti maalesef bugün bu taşkınlara sebebiyet veriyor; bunun da sorumluluğu buna izin veren, göz yuman iktidardadır diyoruz.
Üzerinde konuştuğumuz kanun teklifi elbette ki önemli fakat ülkemizin gerçekliğiyle, halkımızın gerçekleriyle kanun teklifleri, maalesef, iktidarın gündemi birbiriyle örtüşmüyor. Salgın sürecinden beri baktığımızda Bekçi Yasası, Hukuk Muhakemeleri Yasası, bu kanun teklifi ve çoklu baro kanunuyla uğraştık. Oysaki halkın beklentileri bunlar değil, salgın süreci boyunca ekonomisi örselenen halkın, yoksulların, emekçilerin, emeklilerin, esnafların, üretim yapamayan, borcunu, kirasını ödeyemeyen sanayicilerin sorunları bunlar değil, bunlar olsa olsa ülkemizde tek adamlık rejiminin kuramsallaştırılması ve kötü giden ekonomi yönetiminin zafiyetlerinin ortadan kaldırılması için gündeme getirilmiş, bugün de gündeme getirilmiş kanunlardır. Size iki tane örnek vermek isterim değerli vekiller: Bir tanesi İzmirli bir fotoğrafçı esnafına gelen mesajın bana gönderilmesi. Özetle, 3 tane kirası ödenmemiş, temmuz ayında kiraların tek seferde ödenmesi isteniyor. Kim gönderiyor? Vakıflar Genel Müdürlüğü. Son kısmında deniyor ki: "Aksi takdirde hakkınızda icra takibi başlatılacak olup yeni dönem kira sözleşmeniz yenilenmeyecektir." Yani, devlet vatandaşını icrayla mülkünden, kiracı olduğu yerden atmakla tehdit ediyor. İkincisi -sizin arkadaşlarınızın da gittiği- Balgat'taki bir lokantacı esnafına, nasıl, bu pandemi sürecinde kiranızı ödeyebildiniz mi diye sorduğumuzda "İyi bir ev sahibim var, 2 kirayı almadı." dedi. Yani, millet birbirine yetti, devlet millete yetmedi sevgili arkadaşlar, buradan da göreceğiniz gibi.
Salgın nedeniyle dünya devi ekonomilerde geriye gidişin olacağını biliyorduk. İşsizliğin artacağı biliniyor, herkes bunu değerlendiriyor fakat ne hikmetse bizim TÜİK, tıpkı enflasyon değerlerinde oynadığı gibi işsizlikle de oynuyor. Cumhuriyet tarihinin en büyük işsizliği varken işsizlik değerlerinin düştüğünü söylemek doğru değil. İşsizlik bizim için yakıcı bir sorundur. Gençlerimiz işsiz, bir sürü üniversiteli genç mezun olduğu alanlar dışında istihdam ediliyor. Bakın, öğretmen polisleri görebilirsiniz, seyyar satıcı mühendislerle karşılaşmanız pek mümkündür. Bu açıdan bu yıkıcı sorunu da gündeme getirmemiz gerekmektedir.
Değerli arkadaşlar, sözleşmeli er ve erbaşların, aile yardımının yanında çocuk yardımı, asgari geçim indirimi, refakat, mehil izni, yol, harcırah gibi temel sosyal hakları da verilmeli, iyileştirme zammından faydalanmaları sağlanmalıdır.
Yine, değerli arkadaşlar, kuvvet komutanlığınca belirlenen ve kuvvet komutanlarınca onaylanan personel listelerine iktidarın yani bakanların resen müdahale etme hakkı getiriliyor bu yasada. Bu, doğru bir yasa değildir. Ordunun biraz daha siyasal otoriteye teslim edilmesi, emir komuta zincirinin biraz daha zedelenmesi anlamına geliyor diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)