| Konu: | Türk Silahlı Kuvvetleri Disiplin Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 114 |
| Tarih: | 16.07.2020 |
YASİN ÖZTÜRK (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 223 sıra sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Disiplin Kanunu ve beraberindeki torba maddelerden oluşan kanun teklifinin 24'üncü maddesi üzerine İYİ PARTİ Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Kanun teklifinin 24'üncü maddesi, disiplin amirlerinin rütbesine göre erbaş ve erlere verebilecekleri hizmetten men cezasının sürelerini belirlemektedir. Kanun teklifinin bütününe bakıldığında Genelkurmay Başkanlığı, amiral ve generallerin orduyla ilişkilerinin kesilmesinde yetkisiz kılınırken, askere 6 ila 12 gün kadar hizmetten men cezası verilmesi konusunda yetkilendirilmiştir. Genelkurmayın elinden birçok yetki alınırken bu hakkın bırakılması belki asker için bir başarı bile sayılabilir. "Neden?" diyeceksiniz. Bakınız, kanun teklifinin komisyon görüşmelerinde Millî Savunma Bakan Yardımcısı Sayın Şuay Alpay, kanun teklifini şöyle savunmuştu: "Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin yürürlüğe girmesinin ardından bakanlıkların merkez ve taşra teşkilatlarında değişiklikler yapılmıştır. 1 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'yle Genelkurmay Başkanlığı ve Kuvvet Komutanlıklarının Millî Savunma Bakanlığına bağlanması sebebiyle uyum düzenlemeleri yapılması ihtiyacı ortaya çıkmıştır."
Sayın milletvekilleri, bu kanun teklifinde de öyle, kanun teklifinin gerekçesinde belirtildiği gibi Türk Silahlı Kuvvetlerinin harekât etkinliğinin artırılması gibi ulvi bir nedenle düzenleme yapılmamaktadır. Maksat, murat bellidir: Cumhurbaşkanı, Genelkurmay Başkanlığı ve Kuvvet Komutanlıklarını Bakanlığın merkez ve taşra teşkilatı hâline getirmiştir. Genelkurmay Başkanlığı artık Millî Savunma Bakanlığına bağlı, merkezde işlevi kalmayan bir teşkilattır. Napolyon'un "Kendi ordusunu sevmeyen milletler, gün gelir başka ülkelerin askerlerini beslemek zorunda kalır." şeklinde bir sözü vardır. Bizim ülkemiz gibi bir coğrafyada güçlü orduya sahip olmayan devletlerin ayakta kalabilme gücü yazı-tura atarken paranın dik gelmesi gibi bir ihtimale denktir. Morali yüksek olmayan bir ordunun manevi gücü kalmaz, ölüme korkusuzca yürüyen askerimizin ruhu da kalmaz.
Son on yılda ordumuzun ayarlarıyla sürekli oynandı. Türk Silahlı Kuvvetleri, bir bakanlığın tabela teşkilatı hâline getirilemez. Bekçilerden bir ordu yarattınız ancak Türk Silahlı Kuvvetleri üzerinde yapılan her düzenleme sadece bir kurum olarak kabul ettiğiniz ordumuzu değil bütün Türk milletinin geleceğini riske atmaktır. Yapmaya çalıştığınız, göz bebeğimiz ordumuzu siyasallaştırmaktır.
Değerli milletvekilleri, askerlik, hiyerarşik bir disiplin zinciridir. Emir-komuta dediğimiz hiyerarşi ve katı disiplin kuralları beraberinde silah arkadaşlığı ruhu da askerin yapı taşıdır. Siz, hiyerarşiyi bozarsanız disiplini de sağlayamazsınız, silah arkadaşlığı ruhunu da yok edersiniz. Birlikte düşmana karşı mücadele ettiği silah arkadaşlarını koruması gereken de, gerektiğinde ceza vermesi gereken de ordunun kendi mensupları olmalıdır. Tek karar verici siyasi iradenin teklif etmesi, yardımcılarının ve bakanlarının el kaldırması ve uygun bulmasa da birkaç komutanın el kaldırmasıyla terfi kararı da alınamaz, askerlikten ayırma cezası da verilemez. Bakınız, yeni düzenlemeyle general ve amiraller hakkında verilecek Silahlı Kuvvetlerden ayırma cezasında Genelkurmay dışlanmış, bu kararı verecek yetkili olarak Millî Savunma Bakanlığı gösterilmiştir. İlgili değişikliğin Genelkurmay Başkanlığının Millî Savunma Bakanlığına bağlanması nedeniyle yapıldığı belirtilse de Genelkurmay Başkanlığının yetkisiz, etkisiz bir hâle getirilmesinin en önemli kanıtıdır. Millî ordumuz ne yazık ki bu uygulamalarla Hükûmetin ordusuna dönüştürülmeye çalışılmak istenmektedir. 15 Temmuzda yaşanan darbe girişiminin Hükûmet için bir travmaya dönüşmesi, iktidar sahiplerinin Türk Silahlı Kuvvetlerini bitirmek adına, kendini güvende hissetme ihtiyacını, tercihini üstün kılmıştır. Artık sivil otoritenin karar alma noktasında asker kişilerden daha fazla söz sahibi olduğu YAŞ kararlarında "reis düşmanı" "Hükûmet yanlısı" gibi bilgi notları etkili olmaya başlamıştır. Askerî vesayet kadar sivil vesayete de karşıyız. Öyle kurumlar var ki siz iktidardan ayrıldığınızda dahi onların sağlam kalabilmesi size de lazımdır, bize de lazımdır. İktidarlar gelip geçicidir ama Türk Silahlı Kuvvetleri gibi kurumlarımız dimdik, yıpranmadan, aynı güç ve yapıda devam etmek zorundadır. Bu nedenledir ki Türk Silahlı Kuvvetlerini ilgilendiren bir kararda siyaseti değil, milleti düşünerek adım atmanızı tavsiye ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)