GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:114
Tarih:16.07.2020

CHP GRUBU ADINA SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; HMK'de değişiklik içeren 216 sayılı Kanun Teklifi'nin başına gelmedik kalmadı. Bakınız, 3-4 Haziranda Adalet Komisyonuna geldi. Adalet Komisyonunda biz, iki gün bu konuda görüşmelerde bulunduk, daha sonra 24 Haziranda Genel Kurul görüşmelerine geldi, daha sonra 1 Temmuzda 40'ıncı maddeye kadar geldik, daha sonra ne oldu? Birden kaldı, çekildi. Onun yerine 9-10 Haziranda Çarşı ve Mahalle Bekçileri, 11-16 Haziranda Rekabetin Korunması Hakkında Kanun, 17-18 Haziranda Bazı Kanunlarda ve 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, daha sonra 23 Haziran 1924 tarih ve 491 sayılı Teşkilâtı Esasiye Kanunu'nun bazı hükümlerinin değiştirilmesi ve kaldırılmasıyla ilgili düzenleme, daha sonra çoklu baro ve şimdi Millî Savunmayı bitirdik ve şimdi de yeniden HMK'ye geçtik. Demek ki Sayın Adalet Bakanının geçen yıl açıklamış olduğu yargı reformunun ikinci stratejik belgesi olan bu HMK'yle ilgili düzenlemenin halkta bir talebi yokmuş, halkın bir talebi yok. Halkın talebi olmadığı yasa tekliflerini getiriyorsunuz, burada halkın talebi olan yasa tekliflerini bir kenara itiyorsunuz.

HMK'de ne olacak? HMK'de şu olacak: Bizim itiraz ettiğimiz noktalar var, bu itiraz ettiğimiz noktalarda da herhangi bir değişikliğe gitmiyorsunuz. Örneğin, bu itiraz ettiğimiz noktalardan, duruşmaların bir kısmının ve tamamının gizli olarak yapılması hâlleri arasına kamu düzeni ve genel ahlak nedeniyle Anayasa'nın 141'inci maddesine göre aleniyeti kaldırıp gizlilik koyabilme durumuna ne eklediniz? Kişilerin korunmaya değer üstün menfaatinin bulunması hâlini eklediniz. Niye eklediniz? 141'inci madde açık, duruşmaların aleniyette ve açıklıkta yapılmasına iki istisna getiriyor: Kamu düzeni ve genel ahlak. Niçin kişilerin korunmaya değer üstün bir menfaatinin bulunmasını eklediniz? Hangi kişiler onlar? Bu kişilerin içerisinde acaba Kanal İstanbul'da yer alan kişiler var mı? Acaba bu kişilerin içerisinde Kuzguncuk'taki kaçak yapısı iptal edilen, yıkılan kişiler var mı? İktidarın koruduğu kişiler mi var? İkinci noktayı getirdiniz, bir de tüketici dernekleri "Hayır." dediği hâlde, toplum "Hayır." dediği hâlde 61'inci maddede Anayasa'nın 172'nci maddesini yine ihlal ederek getirdiniz, tüketici uyuşmazlıklarına ara buluculuk şartını getirdiniz. Ya, arkadaşlar, Arabuluculuk Kanunu açık, ara buluculuk iradiliktir, ara buluculuk gönüllülüktür. Siz gönüllülüğü bırakıp da alternatif çözüm yollarını esas duruma getirirseniz, istisnayı kaldırırsanız o zaman Anayasa'nın 36'ncı maddesinde açık olan vatandaşın hak arama hürriyetini nereye koyacaksınız, mahkemelere erişim hakkını nereye koyacaksınız, adil yargılanma hakkını nereye koyacaksınız? Vatandaşa zorunlu ara buluculuğu, ilk önce iş hukukuna getirdiniz -Avrupa Birliği ülkelerinde bir tek iş hukuku uyuşmazlıklarında iradilik vardır, zorunlu ara buluculuk yoktur, dava şartı yoktur- daha sonra ticari davalara getirdiniz, şimdi tüketici uyuşmazlıklarına getiriyorsunuz ama Anayasa'nın 172'nci maddesi açık. Anayasa'nın 172'nci maddesi açık ve net diyor ki: " Devlet, tüketiciyi korumak ve koruyucu tedbirler almak zorundadır." Düşünebiliyor musunuz arkadaşlar, telefon diye salata gönderiyorlar, ondan sonra sen salata gönderen o şirketle vatandaşı müzakere yaptıracaksın, ara buluculuk müzakeresi. Böyle bir şey olabilir mi? Siz vatandaşın mahkemelerdeki yükünü azaltacağız deyip de mahkemelere erişim hakkını, hak arama hürriyetini niçin engelliyorsunuz? Hâkimler ne iş yapar, savcılar ne iş yapar? Hâkimlerin, savcıların görevi, iktidarın yaptığı o icraatları ya da iktidara yönelik yapılan muhaliflere karşı kararlar almak mıdır? Onu zaten hallettiniz, onu şöyle hallettiniz: Gittiniz, 2014'te sulh ceza hâkimliğini getirdiniz. Sulh ceza hâkimliğiyle birlikte ne yaptınız? Her türlü ihlalin ilk durağı sulh ceza hâkimliklerinde başladı. Ne yaptınız? Sulh ceza hâkimliklerini iktidarın sopası hâline getirdiniz arkadaşlar. Ne yaptınız? Somut delil olmadan tutuklama kararları verdirmeye başladınız ve en önemlisi iktidar lehinde bulunan icraatlarda erişim yasağını getirdiniz. Erişim yasağı artık sulh ceza hâkimlerinin bir numaralı kuralı hâline geldi. İktidara muhalif olanları somut delil olmadan tutukla, CMK 100'e aykırı davran, arkasından da iktidara muhalif olanlarla ilgili açıklama yapan olduğu zaman iktidara yakın olanlar için de erişim yasağı getir. Bakınız, Kanal İstanbul'la ilgili, Sayın Berat Albayrak'ın aldığı mülkle ilgili neden erişim yasağı getirdiniz? Erişim yasağına karşı erişim yasağı kondu. Bakınız, yine Kuzguncuk'taki Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanının kaçak yapısının yıktırılmasıyla ilgili niye erişim yasağı getirdiniz? Ya, bu hâkimler, savcılar işi gücü bırakıp da iktidarın vermiş olduğu hukuksuz kararlarla iktidarı korumaktan başka görevleri yok mu? Bu konuda kanunlara uyan, Anayasa'ya uyan, anayasal hak ve özgürlükleri savunan hâkim ve savcıları bir kenara koyuyorum. Zaten onlara gereğini yapıyorsunuz, yaz kararnamesinde yaptınız, sürgünlere gönderdiniz, çıktınız Man Adası davasında bozma kararı veren hâkimi sürgün ettiniz. Dün ve evvelsi gün verilen kararlar, bugün verilen kararlar açık. Davaya göre heyet oluşturuyorsunuz arkadaşlar; ÇHD davası, Sözcü davası, il başkanı Canan Kaftancıoğlu davası. Ya, ÇHD davasında yüzünüz tutmaz ya. 39 baro başkanı aldı, Adalet Bakanına geçen yıl dedi ki: "Adil yargılanma hakkı ihlal edilmiştir." Adalet Bakanına ocak ayında gönderdi, bir buçuk seneden beri cevap vermiyorsunuz. Nerede HSK? Nerede HSK'nin Başkanı? Avukat çocuklar şu anda açlık grevinde, neden hesap vermiyorsunuz? Adil yargılanma hakları ihlal edildi. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar)

Bakınız, arkadaşlar, yani somut delil olmadan erişimin engellenmesi kararları ver, tutuklama kararları ver, ondan sonra da... Anayasa'yı ihlal konusunda uzmanlaştınız. Hangi maddesini tutacaksınız? 36'yı mı, 2'nci hukuk devleti maddesini mi, 10'uncu kanunlar önünde eşitliği mi, Anayasa'nın üstünlüğünü mü, 138'i mi? Hangisini ihlal edeceksiniz? O kadar çok ihlal ettiniz ki getirdiğiniz yasa değişikliklerinde.

Bakınız, bugün ne yaptınız? Bugün de yine derdiniz gazeteciler, derdiniz muhalif basın, derdiniz medya. Ergenekon, Balyoz, Oda TV, askerî casusluk, kumpas davalarının ortak özelliği neydi? İsimsiz ihbarlar ve gizli tanıklardı. Ne oldu? Tüm kumpas davaları çöktü mü? Çöktü ama çoklu baro gibi FETÖ projeleri şu anda uygulanıyor. Yazık değil mi millete? En son Aytunç Erkin, Sözcü gazetesi yazarı; isimsiz ihbar mektubu gönderilmiş, hemen Anadolu Adliyesindeki savcı, şüpheli olarak ifadeye çağırıyor. Ya isimsiz ihbar mektubuyla FETÖ'cüler gibi FETÖ'cülerin taktiğiyle siz, muhalif yazarları; siz, iktidara karşı görüşlerini ortaya koyanları yine adliyelerde, yine mahkemelerde niçin süründürüyorsunuz? Nerede kaldı ifade özgürlükleri? Nerede kaldı 23, 25, 26, 27 ve basın özgürlükleri? İnsanlar istediğini yazamadıktan sonra, özgürce beyanda bulunmadıktan sonra, insanlar muhalif tavrını ortaya koyamadıktan sonra bu ülkede demokrasi mi olur, bu ülkede özgürlükler mi olur, bu ülkede... Bu ülkede demokrasi, özgürlükler, hukuk devleti yoksa, adil yargılanma hakkı yoksa bu memlekette eğitim de bu durumda olur, ekonomi de bu durumda olur, kültür de bu durumda olur arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlar, bu FETÖ taktikleri bir yere bırakılacak, ne yapılacak? FETÖ'yle kol kolayken... Vatanseverlere kumpas kuran FETÖ'cüler bu duruma o zamanlar ses çıkaranları cezaevine atıyorlardı ya onlar gibi yapmayacaksınız arkadaşlar; özgürlükleri genişleteceksiniz, anayasal hak ve özgürlükleri insanlara kullandıracaksınız, Anayasa'nın 34'üncü maddesindeki toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkını insanlara tanıyacaksınız, insanlara bir alan vereceksiniz, bir hava vereceksiniz; insanları karanlık bir toplum içerisinde kendisini ifade edemeyen duruma getirmeyeceksiniz. Yoksa -hep denir ya- biz bile sizi kurtaramayız!

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)